Hırs, insanın ilerlemesini sağlayan en kuvvetli itici güçlerden biridir. Tarihte büyük liderlerin, yenilikçi iş insanlarının ve olağanüstü askerî stratejistlerin arkasında hep bu tutku yatmıştır. Ancak, hırsın sınırlarını bilmeyenler için, bu aynı zamanda bir felaketin habercisi olabilir. Önemli olan, hırsın sizi sürükleyen bir fırtına değil, yönünüzü bulmanızı sağlayan bir rüzgâr olmasıdır.
Ben de hayatta kendi hırsımı yöneterek ilerledim. Ortanın altı bir aileden geldim; önüme sunulan ayrıcalıklar yoktu. Ama içimde sönmeyen bir tutku vardı: öğrenmek, üretmek, başarmak ve kalıcı bir etki bırakmak. Hayatta hiçbir şey kendiliğinden gelmez; alın teri, azim ve kararlılıkla şekillenir.
Bugün bulunduğum noktaya ulaşmamı sağlayan en önemli şey, hırsımı dizginlemeyi öğrenmem oldu. Zaman içinde fark ettim ki, başarı sadece ne kadar çalıştığınızla değil, aynı zamanda ne zaman ilerleyeceğinizi ve ne zaman durmanız gerektiğini bilmekle ilgilidir.
Siyasette Hırs: Güçlü Bir Vizyon mu, Tehlikeli Bir Saplantı mı?
Siyaset, ihtirassız yapılamaz. Halkı peşinden sürükleyen liderler, büyük değişimler yaratan siyasetçiler, her zaman güçlü bir iradeye ve hırsa sahiptir. Ancak hırs, toplumun iyiliği için kullanıldığında bir vizyona dönüşür; kişisel çıkarlar için kullanıldığında ise kontrolsüz bir açgözlülüğe evrilir.
Atatürk de büyük ihtiras sahibiydi, ama gücün ve hırsın sınırlarını biliyordu. Onun tutkusu, kişisel çıkarlar için değil, halkının refahı içindi. Bugün bazı liderlerin ihtirası ise, toplumu ileriye taşımaktan çok kişisel güçlerini pekiştirmeye odaklanıyor. Devlet adamlığı onun için bir kariyer değil, bir sorumluluktu.
Oysa tarihte birçok lider, güç ve iktidar hırsına kapılarak halklarını kaosa sürükledi. Napolyon’un Avrupa’yı ele geçirme hırsı, Hitler’in dünyayı fethetme saplantısı, sonunda onları tarihin en büyük trajedilerine dönüştürdü.
Bugün de dünyanın her yerinde siyasette kontrolsüz ihtirasın nelere yol açabileceğini görüyoruz. Bir liderin en büyük sınavı, gücü eline geçirdiğinde başlar. Eğer iktidarı toplumu ileriye taşımak için kullanıyorsa, tarihe büyük bir lider olarak geçer. Ancak sadece kendi siyasi ömrünü uzatmak ve kişisel menfaatleri için hareket ediyorsa, ülkesine en büyük zararı veren kişi haline gelir.
İş Dünyasında Hırs: Başarı mı, Yıkım mı?
İş dünyasında hırs, büyük başarıların anahtarıdır. Apple’ı, Amazon’u, Tesla’yı yaratan şey, liderlerinin vizyoner hırslarıydı. Ancak bu hırs kontrolsüz hale geldiğinde, etik değerler hiçe sayıldığında ve kısa vadeli kazançlar uzun vadeli felaketlere tercih edildiğinde, trajedi kaçınılmaz olur.
2008 finans krizini hatırlayalım. Wall Street’in en büyük şirketleri, daha fazla kâr elde etme hırsıyla etik değerleri bir kenara bıraktı. Bunun sonucunda milyonlarca insan işini, evini ve birikimlerini kaybetti. Bir zamanların devleri olan Lehman Brothers gibi şirketler, ihtiraslarını dizginleyemedikleri için tarihe büyük bir çöküşle geçti.
Ben de kendi iş hayatımda hırsı doğru yönetmenin ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Çok çalıştım, hep daha iyisini hedefledim, büyük hayaller kurdum. Ancak hiçbir zaman kısa vadeli kazançlar için uzun vadeli değerlerden ödün vermemeye çalıştım. Çünkü biliyorum ki, gerçek başarı sadece zirveye çıkmak değil, zirvede kalmayı başarmaktır.
Askerî Stratejide Hırs: Zaferin Anahtarı mı, Yıkımın Habercisi mi?
Askerî tarihte hırs, zaferi getirebileceği gibi yıkımı da hazırlayabilir. Büyük İskender, Fatih Sultan Mehmet, Cengiz Han, imparatorluklarını büyük bir ihtirasla kurdular. Ancak Napolyon’un Moskova Seferi, Hitler’in Rusya’yı işgali gibi örneklerde, ihtiras akılcılığın önüne geçtiğinde, felaket kaçınılmaz hale geldi.
Gerçek liderler, ne zaman ilerlemeleri gerektiğini bildikleri kadar, ne zaman durmaları gerektiğini de bilirler. Askerî tarihte birçok savaş, yalnızca güç dengelerinin değil, aynı zamanda liderlerin hırslarını ne kadar dizginleyebildiklerinin de bir sonucudur.
Son Nefese Kadar Çalışmak, Ama Dengede Kalmak
Benim için hırs, her zaman bir pusula oldu. Hâlâ da öyle. Çalışmayı, üretmeyi, öğrenmeyi ve öğretmeyi asla bırakmadım. Hayatım boyunca hep daha ileri gitmeyi, daha büyük projeler üretmeyi, dünyada bir iz bırakmayı hedefledim. Ancak zaman içinde öğrendim ki, başarı sadece tutkuyla çalışmak değil, aynı zamanda ne zaman duracağını bilmekle de ilgilidir. Hırsın tanımı ve hedefleri zamanla değişiyor.
Eğer hırsınızı yönetemezseniz, hele hele hırsınız aklınızın ötesine geçerse, siz onu değil, o sizi yönetmeye başlar. Ve unutmayın, insanı zirveye çıkaran hırsı değil, orada tutan dengesi ve vicdanıdır.