Türkiye’de bir merkez medyanın olmaması hiç kuşkusuz iktidarın işine yarıyor. Bu medyanın illa siyaseten taraflı olması gerekmiyor iktidarın ondan hoşlanmaması için; hatta tarafsız olması daha çok öfke çekiyor.
Çünkü taraflı da olsanız tarafsız da olsanız son birkaç aya sığan bazı önemli şeyleri görmemezlik edemezdiniz. Mesela sahte alkolden ötürü yaşanan toplu ölümleri. Bu yıl başından beri sahne alkol nedeniyle ölenlerin sayısı 150’yi geçti. Daha geçen gün haftalardır yoğun bakımda olan bir kişi daha hayatını kaybetti. Medyamız olmadığı için bu konu yaygın tartışma gündemine giremedi.
Neden sahte alkolden ölüyoruz peki? Çok basit bir sebebi var: İçki fiyatlarının yüzde 70’i vergilerden oluşuyor ve iktidar içki içmeyi caydırmak için bu vergilere yüklendikçe yükleniyor.
Ama onlar içki içmeyi caydıralım derken işi abartınca meydan sahte içki üretenlere kalıyor; devletin payı olan yüzde 70’ten bir miktar kesinti yapan suç şebekeleri devlet sayesinde dehşet paralar kazanıyor. Arada da maalesef böyle toplu ölümler oluyor.
Daha iki gün önce 2 milyon litre sahte alkol yapımında kullanılacak alkol ele geçirildi. Suç şebekesi litre başına 100 lira kazanç elde ediyor olsa, 200 milyon lira yapar. Dehşet verici bir kazanç.
Bu suç, devlet teşvikiyle yaratılan çok tipik bir suç. Devlet bu karaborsayı istese tek harekette yok eder, vergileri biraz düşürmesi yeterli olur ama yapmıyor.
Bugün 10Haber’in bir numaralı haberi, bir başka devlet eliyle teşvik edilen suç daha var: Dolandırıcılık. Medyamız olsa bu suçun neden bu denli yaygın olduğunu tartışıyor olurduk. Ama yok.
Faizler negatif düzeye inmeseydi ne Seçil Erzan dolandırıcılığı yaşanırdı ülkemizde ne ÇiftlikBank ne onlarca başka örneğini bildiğimiz dolandırıcılık vakası.
Ülkemizde böyle bir korku atmosferi bulunmasaydı ve bu korku atmosferi bu denli yaygın olmasaydı, “Ben polisim” diye arayanlara kim bankadan parasını çekip çanta içinde teslim ederdi?
Kötü yönetimin vatandaşına yaptıklarının sadece bazıları bunlar.