Mutlaka bir yerlerde rastlamışsınızdır, bunu kaçırmanızın zor olduğunu biliyorum çünkü ben yazdığım, konuştuğum hemen her yerde ABD başkanı Trump ve adamlarının gizli bir amaçları olduğunu anlatıp duruyorum.
onların bu gizli amacı Evanjelik bir büyük din savaşı çıkarmak.
***
Aslında buna gizli demek de doğru değil.
çünkü bunlar amaçlarının bu olduğunu çoğu zaman açıklıyorlar ve bu savaş doğrultusunda adımları da açık atıyorlar.
burada ‘gizli Amaç’ lafını kullanmam bu hedeflerinin hiç bir resmi yazıda açıklamada yer almadığındandır.
Yoksa ortada gizli mizli olan bir şey de yok. her şey açıkta gözlerimizin önünde yapılıyor.
***
Bu din savaşçısı insanların hikayelerini anlatmaya başladığım günden bu yana Ertuğrul Özkök’ün taciz kampanyasının mağduruyum.
o benim anlattıklarıma inanmıyor. Ve bunların benim komplo teorim olduğunu söylüyor.
bu konuda ve beni takibinde amansız. Bu konu açıldığında sanki o kurbanını çoktan gözüne kestirmiş bir seri katil gibi hücum ediyor bana.
neler yaptığına bir örnek vereyim. Bir hafta önce bir televizyon kanalındaki tartışma programında bu konuyu anlatıyordum.
Bu defa ondan bir şey gelmez diye ümitliydim. çünkü eşi ile birlikte o gece Londra’da olduğunu biliyordum.
ama bu olamadı mesajlar yine gelmeye başladı. Hatta program bitti ben evime döndüm ve yatmaya hazırlanırken Londra’dan gelen son mesaj ‘Armageddon başladı mı?’ idi.
***
şimdi size bir şey soracağım elinizi vicdanıza koyun ve dürüst cevap verin. Eşiyle birlikte kısa süreliğine Londra’ya giden ve bir gece sanki orada yapılabilecek başka hiçbir şey yokmuş gibi Türk televizyonunda bir tartışma programını izlemeyi tercih edebilen bir insanın normal olabilmesi mümkün mü?
***
Ona sakin olmaya çalışıp defalarca anlattım. Ben sadece ABD ve Israil’deki bu insanların dediklerini ve yaptıklarını takip edip anlatıyorum. Ortada bana ait olan bir laf yok. yorum hiç yok.
Sadece onların çılgın beyinlerinin tuhaf gerçekliğini aktarmaya uğraşıyorum.
Ama buna rağmen ikna olmuyor ve beni komplo teorisyeni olmakla suçlamayı sürdürüyor. bugün son bir çabam olacak. Ertuğrul Özkök’e ‘sen de bunları bilseydin varacağın sonuç ne olurdu?’ diye sorarak bir kaç yaşanmış olayı sıralayacağım. Bunlar da onu ikna etmezse ‘İkna olmayacaksa olmasın ne yapayım yani’ deyip meseleyi unutacağım artık.
1-Trump ilk döneminde göreve başladığı günlerde Washington gibi seküler bir şehirde kongre binasının yanında Evangelist bir milyarderin finanse ettiği ve ağırlıklı olarak Evangelist savaşın hikayesinin anlatıldığı bir İncil Müzesi açıldı
2- Trump o günlerde dünyanın 58’inci zengin insanları olduğu belirtilen Miriam ve Sheldon Adelson ile New York ve Las Vegas’ta bir dizi toplantılar yapıyordu. Evangelist din savaşı hikayelerine militanca inanan bu ailenin ilk amacı Kudüs’ün ele geçirilmesiydi ve bunun için Trump’a ve çevresine para döküyorlardı. Trump ABD elçiliğini Kudüs’e taşıdığında Miriam herkesin gözü önünde ağladı.
Trump daha sonra Beyaz Saray’daki bir törende Miriam’a ABD Kongresinin şeref madalyasını taktı
3- Evangelist senatör Tom Cotton’un verdiği bir yasa önerisiyle Batı Şerianın adı İncil’deki ad olan Judea Samaria olarak değiştirildi. Amerikan devletinin geçmişe giderek nerede Batı Şeria lafı geçiyorsa onu çıkartıp yerinen Judea Samaria konulması yasa gereği oldu. Bunun yanında eğer ABD bölgeden bir mal veya ürün alırsa bunlarda mutlaka ‘İsrail’de üretilmiştir veya ‘İsrail malıdır’ yazısının bulunması zorunlu hale getirildi.
4- Arzu edilen savaşın çıkarılması için Trump‘ın bir ikinci dönemi daha olması gerekiyordu. ilk dönemin sonunda seçimi kaybedince Kongrenin basılmasıyla sonuçlanan o olay aslında bir dini kalkışmaydı.
5- Trump ikinci dönemi için yemin eder etmez bu olayda yer alan Evangelist militanların hepsini affetti ve Ayrıca Biden’ın daha önce batı Şeria’da toprak işgal etmiş İsraillilere koymuş olduğu yaptırımları da kaldırdı. Bunun üzerine israil de ABD gibi Batı Şeria’nın adını Judea Samaria olarak değiştirdi ve bölgedeki işgalci israil vatandaşlarının işgal ettiği toprakların onların mülkiyetleri olacağını yasayla belirledi.
6- Evangelist dini hikayenin olabilmesi için onlara göre Kudüs ve çevresinin bütün filistinlilerden arındırılması gerekiyor. İsrail ve ABD birlikte plan yapıp Batı Şeriayı Israil’in ilhak etmesi için hazırlığa başladılar. Bölgedeki filistinlilerin çoğunun Ürdün’e sürülmeleri kararlaştırıldı ve bu karar alel acele Beyaz Saray’a çağırılan Ürdün kralına deklare edildi
7- Batı Şeria ile ilgili bu kararların resmen Trump tarafından açıklanması gerekiyor. Ancak o ana kadar bölgedeki filistinlilere yönelik baskı ve ortadan kaldırma politikası amansız sürüyor, evleri yıkılıyor ve toprakları güç kullanılarak ellerinden alınıyor.
8- Evangelist dini savaşın onların istediği gibi sürebilmesi için Kudüs’ün onlar için kıymeti büyük. Üstelik gök kubbede bir mabedin olduğuna ve onun yeryüzündeki izinin düştüğü yere bir mabedin de yapılması gerektiğini her yerde anlatıyorlar. O mabedin izinin düştüğü söylenen o yerde bugün Mescid-i Aksa bulunuyor.
9- Trump’ın beyaz Saray bünyesinde oluşturduğu ‘İnanç Ofisi’ne Evangelist tarikatın lideri Frank Graham’ın çevresinden olan bir kadın atandı. Frank Graham Trump’ın yemin töreninde konuşmasını yaparken davetililer büyük huşu içinde dinliyorlardı. Aynı Frank o törende müslüman bir din adamının da konuşmasını engelledi. Frank Graham ile tarikatın önde gelenleri Trump oval ofiste çalışma masasında otururken bir yandan dua edip ona dokunmaya çalıştılar ve bunun fotoğrafı da tüm dünyaya servis edildi
10- Netanyahu Kongre’de konuşmasını yaparken onu büyük çoşkuyla alkışlayanların büyük bölümü Evangelist tarikattandılar. o alkışlar o çoşku geleceğine inanılan büyük savaş içindi
toparlamayı 10 maddede kestim ,daha fazlasını ve ayrıntıları merak edenler yakında piyasada olacak ‘’Trump ve Zamanın Sonu ‘ kitabıma bakabilirler.
Bunun olumlu bir sonucu olacağına inanmasam da kitabı bizzat Ertuğrul Özkök’e de imzalı takdim edeceğim gayet tabii ki.