Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında İBB’ye yönelik soruşturmaya ilişkin olarak “Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, sahtekarlığın, ahlaksızlığın partisi, pırtısı, kimliği olmaz. İster İstanbul’da ister başka yerde olsun; ortada bir deli dumrul düzeni varsa, yargıdan buna göz yummasını kimse bekleyemez. Her kim haramilik yapıyorsa, her kim beytül mala el uzatıyorsa, her kim ondan bundan haraç kesiyorsa, kimliğine bakmadan hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde hesap sorulmasını sağlamak boynumuzun borcudur” dedi. Erdoğan, soruşturma dosyasına da giren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve korumalarının bir otelde kaydedilen görüntüleriyle ilgili, “Güya her işlerinde şeffaf olacaklardı ama gördük ki; bantçı olup çıkmışlar” dedi.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için “Cumhurbaşkanı olacaktı, şaibeli bir şekilde tarih oldu. Şimdi ne kapısını çalan ne de halini, hatırını soran var” diyen Erdoğan, CHP lideri Özgür Özel’i hedef alarak “Bunun nefesi 2028’e kadar yetecek mi? Hep birlikte izleyip göreceğiz. Eskiler, ‘Keçiyi yardan uçuran bir tutam otmuş’ derler. Bakalım Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek” şeklinde konuştu.
AKP’nin TBMM Grup Toplantısı’nda Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Yek vücut olmazsak mum gibi eriyip gideriz”
“AK Parti, milletin desteği ile girdiği her mücadeleden galip çıkmış bir partidir. Yaşadığımız sıkıntıları, kayıpları, aramızdaki mesafeyi bu açıdan okumak zorundayız. Kabahati asla millette aramayacağız, kendimize soracağız. Neyi yarım yamalak yaptığımıza odaklanacağız. Yeniden milletimize yönelip milletimiz ile daha güçlü kucaklaşıp yek vücut olacağız. Aksi takdirde mum gibi eriyip giden partilerden birine dönüşürüz.
15 yıl önce 2023 vizyonu dedik ve bu hedefe ulaştık. Şimdi de 2053 diyoruz. Uzak bir tarih gibi göründüğüne bakmayın, iktidara geldiğimizde de 2023 uzak tarih gibiydi. Nefesimizin kesileceğini söyleyenler çıkmıştı, onları hayal kırıklığına uğrattık. Pekleşe pekleşe yolumuza devam ettik. Kuvvetle, cesaretle geleceğe güvenle, umutla heyecanla bakıyoruz. Unutmayın sel gider kum kalır, asıl olan milletimiz ile aramızdaki bağdır. 86 milyona kazandırdığımız hizmetlerdir. Asıl olan necip milletimizin hayır duasıdır.
“CHP’nin başındaki zat ucuz yollardan gündeme gelmeye çalışıyor”
Siyasi beleşçilik ülkemizdeki muhalefetin tarzıdır, işidir. Bunlar, ülkeleri, milletleri, şehirleri için hiçbir hayalleri, vizyonları, programları, projeleri olmadığı halde her seçimde iktidara gelme hevesine kapılırlar. Son örneğini 2023 seçimlerinin ardından gördüğümüz üzre, sandıktan, seçmenden tokadı yiyince de başlarlar millete hakaret etmeye, milleti aşağılamaya, milleti suçlamaya. Kendilerinin, içinde hiçbir şey olmayan boş çuval gibi ayakta durmalarının mümkün olmadığını görmek, kabullenmek istemezler.
Türk demokrasisisin kalitesini düşüren temel sorunlardan biri, daha önce de söylediğim gibi toksik muhalefet anlayışıdır. CHP Meclis’teki sandalye sayısına göre, ülkenin en büyük muhalefet partisidir. Toplumun siyaset kurumuna güveninin artırılmasından en az iktidar partisi, en az bizim kadar onlar da sorumlu. Ama CHP’nin başındaki zata bakıyorsunuz; FETÖ’cülerin üfürükleri ve üçüncü sınıf sokak dedikodularıyla siyaset yaptığını sanıyor. Liseli gençlerimizi kullandırtmadığı için Milli Eğiti Bakanımıza, ekonomimize yönelik oyunlarını bozduğu için Hazine ve Maliye Bakanımıza, yalanlarını yüzlerine vurduğu için İçişleri Bakanımıza, yolsuzluk iddialarının üzerine korkusuzca gittikleri için yargı mensuplarımıza, sokak terörüne izin vermedikleri için emniyet güçlerimize saldırarak ucuz yollardan gündeme gelmeye çalışıyor.
“Rüşvetçileri demokrasi kahramanı ilan ediyor”
Batıdaki hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük operasyonlarına alkış tutarken, kendi partisini ahtapot gibi saran rüşvetçileri, arsızları, sahtekârları demokrasi kahramanı ilan ediyor. Sadece kendisini değil, partisini ve ülkesini de utandırıyor. Ettiği lafların içi tamamen boş. Nezaket deseniz hak getire, üslup deseniz neye benzetsek ona haksızlık edeceğimiz derecede berbat. Buradan şahsımız, kabine üyelerimiz ve çalışma arkadaşlarımıza yaptığı hakaretleri, kullandığı çirkin ve seviyesiz ifadeleri CHP Genel Başkanı ve şürekasına misliyle iade ediyorum. Kusura bakmasın, biz ne kimseye edepsizlik ederiz, ne de yol ve dava arkadaşlarımıza edepsizlik yapılmasına sessiz kalırız.
Sayın Özel, aklınca bize meydan okuyor. Ya insan önce bir aynaya bakar, insan önce kendini bir ölçer, tartar, sigaya çeker. Senin siyaset seviyen, bırakınız bizi, herhangi bir şehrimizin herhangi bir mahallesindeki parti temsilcilerimizin bile fersah fersah gerisinde.
“Cumhurbaşkanı olacaktı, şaibeli bir şekilde tarih oldu”
Bir de kalkmış, bu perişan haliyle Cumhurbaşkanlığı adaylığı peşinde koşmaya başlamış. Ondan önceki de aynı hevesle kurmadık masa, çalmadık kapı, basmadık düğme, önünde eğilip bükülmedik terör örgütü bırakmamıştı. Ama sonuç ortada. Cumhurbaşkanı olacaktı, şaibeli bir şekilde tarih oldu. Şimdi ne kapısını çalan ne de halini, hatırını soran var. Bunun nefesi 2028’e kadar yetecek mi? Hep birlikte izleyip göreceğiz. Eskiler, ‘Keçiyi yardan uçuran bir tutam otmuş’ derler. Bakalım Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek.
Bizim milletimize kazandırdığımız binlerce hizmetten herhangi birinin zekatı, bu kişinin ömrü boyunca yaptığı siyasetle elde ettiği neticeleri 10’a, 100’e, 1000’e katlar. CHP Genel Başkanı, önce bir mahalle temsilcimizin siyaset kalibresine çıksın, ondan sonra ne diyor diye kulak kabartırız. Girdiği bu yanlış yolda ısrar ederse, kendisini muhatap almayız. Hatalarından dönene, kendisine biraz çeki düzen verene kadar bu şahsı, kendi partisindeki ayak oyunlarıyla oyalanmaya, edep ve adap yoksunu üslubunun içinde debelenmeye mahkûm ediyoruz.
“Güya şeffaf olacaklardı; bantçı olup çıkmışlar”
Unutmayın, izahı olmayanın mizahı olur diye meşhur bir söz vardır. CHP’de olup bitenleri başka türlü anlamlandırmak mümkün değil. Güya her işlerinde şeffaf olacaklardı. Ama gördük ki; bantçı olup çıkmışlar. Biz, siyasi rakibimiz olarak giderek dibe batan CHP’den şikayetçi değiliz. Bugün dediğini yarın tevil eden, sürekli tekzip yiyen, yalanlanan bir CHP Genel Başkanı bizim işimize gelir. Biz, sadece CHP’ye umut bağlamış insanlarımız adına üzülüyoruz. Karşımızda demokratik bir ülkeye yakışır bir üsluba ve ahlaka sahip muhalefet olmadığı için sözümüzü doğrudan milletimize söylüyoruz.
“Anı değil geleceği gözeterek plan yapıyoruz”
Dünya gömlek değiştireceği zaman hadiseler sakınılmaz olurmuş. Bugün küresel siyasette karşı karşıya olduğumuz tablo tam da budur. Kuzeyimizde ve güneyimizde tırmanan gerilimleri, oynanan sinsi oyunları takip ediyoruz. Gazze başta olmak üzere, son dönemde dünyanın farklı bölgelerinde vuku bulan her olay ve katliam, bir hakikati tekrar hatırlatmıştır. Bu hakikat de batının, bilhassa 2. Dünya Savaşı sonrası tüm dünyaya dayattığı sözde değerlerin aslında bir illüzyondan, aldatmacadan ibaret olduğudur. Kendi güvenlik ve refahları için tüm insanlığı bu illüzyona inandıranlar, bugün ‘şapka düştü, kel göründü’ misali, asıl yüzlerinini deşifre olmasının şaşkınlığı içindedir. Esasen, bizim, milli iradenin üstünlüğü, adalet, hukuk, özgürlük gibi batının istismar ettiği kavramlarla ilgili hiçbir sorunumuz, bunlara hiçbir itirazımız bulunmuyor. Tam aksine bu kavramlara sahip çıkıyoruz. İtirazımız, batının da başta Türkiye olmak üzere kendinden görmediği herkese karşı sergilediği çifte standarda, riyakârlığa, sahte gülücüğedir.
Bakın biz, bu tezgahın farkında olduğumuz için üretim ve hizmet altyapımızı 23 yıl boyunca güçlendirmekten, askeri ve siyasi konumumuzu sağlamlaştırmaya kadar her alanda kendi rotamızda ilerledik. Bilhassa salgınla başlayan son süreçteki gelişmeler, bir dönem bize en sert eleştirileri yöneltildiği bu stratejinin ne kadar isabetli olduğunu tekrar tekrar ortaya koymuştur. Türkiye, dünyanın en istikrarsız bölgesinin tam ortasında, her şeye rağmen bir güven, huzur, umut adası olarak yükselmektedir. Günlük sıkıntıların kargaşası içinde bu büyük kazanımı kimse gözden kaçırmamalıdır. Bugün de doğrudan veya dolaylı, ülkemizi ilgilendiren hiçbir meseleye bigane kalmıyor, hassas dokunuşlarla gelişmelere yön veriyoruz. Bunu yaparken, ilk sıraya Türkiye’nin güvenliğini, milletimizin huzurunu, vatandaşlarımızın ihtiyaç ve beklentilerinin karşılanmasını koyuyoruz. Attığımız her adımı, verdiğimiz her kararı, anı değil geleceği gözeterek planlıyor ve hayata geçiriyoruz.
Cumhur ittifakı olarak günü kurtarmanın değil, Türkiye’nin istikbalini inşa etmenin derdindeyiz. Büyük bir sabırla yürüttüğümüz ‘Terörsüz Türkiye’ projesini de dikkatle takip ettiğimiz Suriye’deki gelişmeleri de Akdeniz’de giderek kızışan çekişmeleri de ekonomideki hassasiyetleri de işte böyle bir projeksiyonla yönetiyoruz. Yine deprem meselesi başta olmak üzere, insanımızı ilgilendiren her hususta aynı şekilde hareket ediyoruz.
“Ortada bir deli dumrul düzeni varsa yargı göz yummaz”
Kendilerine emanet edilen ve üzerinde yetim hakkı olan kaynakları yağmalayanların adalete hesap vermesi de ülkemizde hukuk devletinin işlediğinin en somut işaretidir. Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, sahtekarlığın, ahlaksızlığın partisi, pırtısı, kimliği olmaz. İster İstanbul’da ister başka yerde olsun; ortada bir deli dumrul düzeni varsa, yargıdan buna göz yummasını kimse bekleyemez. Bu miletin hakkını, hukukunu, çıkarlarını savunmak hepimizin görevidir. Her kim haramilik yapıyorsa, her kim beytül mala el uzatıyorsa, her kim ondan bundan haraç kesiyorsa, kimliğine bakmadan hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde hesap sorulmasını sağlamak boynumuzun borcudur.
“İstanbul’un gerçek gündeminden kopuklar”
Devletin ve milletin bekası için üstlendiğimiz sorumluluklar ve aldığımız riskler, kendi kısır siyasetlerini karıştıranlara laf yetiştirerek kaybedecek vaktimiz yok. Tam tersine, onların yapamadıkları görevleri de gerektiğinde biz omuzlayıp icraata dönüştürüyoruz. Şimdi son İstanbul depremiyle önemi bir kez daha idrak edilen kentsel dönüşüm konusunda da benzer bir hazırlık içindeyiz. Milletimizin hiçbir ferdinin, bilhassa İstanbullu vatandaşlarımızın canlarını, mallarını, akıbetlerini kifayetsiz muhterislerin kaprislerine bir İstanbullu olarak bırakamayız. 23 Nisan’dan bu yana verdiğimiz mücadele ile bunu bir kere daha ortaya koyduk. Burada ilginç olan şudur; İstanbul’u ağzından düşürmeyen CHP Genel Başkanı, depremden ancak 5 gün sonra şehrin yolunu hatırlamıştır. Onda da milletle dertleşmeye değil, koltuğunu borçlu olduğu patronundan talimat almaya gitmiştir. İstanbul’un gerçek gündeminden işte bu derece kopuklar.
“Her depremde İstanbul için yüreğimiz ağzımıza geliyor”
İstanbul’un üzerine karabasan gibi çöken gevşekliğin, umursamazlığın devam etmesine asla gönlümüz razı değildir. Şayet kesintiye uğratılmasa, bizim daha önce İstanbul’da başlattığımız kentsel dönüşüm çalışmalarıyla acilen yenilenmesi gereken 600 bin konut çoktan bitip, sahiplerine teslim edilecekti. Hatta bu dönemde hedeflediğimiz 1,5 milyon konutun yenilenmesine doğru ilerliyor olacaktık. Deprem bölgesinde 2 yılda 201 bin konutu teslim ederek, yıl sonuna kadar da 453 bin konutu bitirmeyi planlayarak, bu konudaki rüştümüzü zaten ispatladık. Ama iş yapmak yerine sadece şov yapanlar yüzünden her depremde İstanbul için yüreğimiz ağzımıza geliyor. Deprem riski olan başka şehirlerimizde kentsel dönüşüm çalışmalarını engelleyenler varsa, onlar da aynı vebalin ortağıdır.
“Millet bahçelerinin deprem anında hayati rol oynadığı bir kez daha anlaşıldı”
İstanbul başta olmak üzere 81 vilayetimizi depreme karşı güvenli ve dayanıklı hale getirmek için canla başla çalışıyoruz. Bu amaçla son 23 yılda TOKİ vasıtası ile 1 milyon 547 bin konut ürettik. Türkiye genelinde toplamda 3 milyon 700 bin dönüşüm konutu ve sosyal konut inşa ettik. 1 milyona yakın konutun dönüşümü halen devam ediyor. Sadece bununla kalmadık. Ulaşım altyapımızı her sene daha da güçlendirdik. Muhalefetin dudak büktüğü millet bahçelerimizin deprem anında ne kadar hayati rol oynadığı geçen hafta bir kez daha anlaşılmıştır. Kağıthane Hasbahçe’yi ziyaret ettik. Vatandaşlarımız orada dinlenirken biz de çay içtik. Orası millet bahçesiydi. CHP belediyelerinde böyle millet bahçeleri bulamazsınız. Onların böyle bir derdi yok. Biz dertliyiz, dertli. Millet bahçelerimizden her gün 20 milyon insanımız istifade ediyor.
“İstanbul’da 200 bin kişi deprem riskinden kurtulacak”
Dar gelirli kardeşlerimizi bir yuvaya kavuşturacak projelere ağırlık verdik. İstanbul’da 50 bin sosyal konutun inşası için çalışmalar sürüyor. TOKİ geçen yıl aralık ayında ihaleleri tamamladı. Arnavutköy Baklalı köyünde 28 bin 100 konutun inşasını başlattık. 3 bin 900 konutun inşası bitme aşamasına geldi. İnşallah bu konutlar yıl sonuna kadar teslim edilecek. Kalan 24 bin 100 konutun inşası hızla devam ediyor. 50 bin konutun tamamlanmasıyla 200 bin kişi, deprem riskinden kurtulacak.
“Yarısı bizden kampanyasında destekler artıyor”
İstanbul’un hizmetindeyiz, emrindeyiz. Yeni bir kararı devreye alıyoruz. Yarısı bizden kampanyasındaki destek tutarını arıtıyor, 700 bin lira olan hibe tutarını 875 bine, kredi desteğini 875 bine, taşınma desteği tutarını da 100 binden 125 bin liraya çıkarıyoruz. Kentsel dönüşümde kimsenin ideolojik takıntıları ile uğraşacak vaktimiz yok. Yapı stokunun yenilenmesi bizim için ertelenemez meseledir.
Daha büyük acılar yaşamadan 86 milyon olarak el ele verip, bütüncül planlama ile süreci yöneteceğiz. Tüm yerel yönetimleri, bilim insanlarını bu sürece destek olmaya davet ediyorum. Depremin ilk anından itibaren İstanbul halkının yanında olan bakanlarımızı, bürokratlarımızı tebrik ediyorum.”