Teknolojik işsizlik
02 Mayıs 2025

1 Mayıs denilince aklımıza ilk gelen polis müdahaleleri, kapanan yollar ve sesini bir türlü duyuramayan kitleler oluyor. Dünyanın pek çok ülkesinde son derece renkli kutlamalara sahne olan 1 Mayıs’ın, ülkemizde bu şekilde cereyan ediyor olması en hafif tabiriyle üzücü. Bazı ülkelerde yapıldığı gibi şenliklerle kutlayamasak da bu özel günü en azından çalışanların sorunlarını tartışmak için değerlendirebiliriz.

Ülkemizde yoğun gündemden henüz hak ettiği tartışma alanını bulamamış konulardan bir tanesi teknolojik işsizlik. Her ne kadar teknolojik işsizlikten bahseden kişiler “teknoloji düşmanı” gibi algılansa da, yeni teknolojilerin insanları işsiz bırakması tarihsel süreçte daha önce defalarca karşılaşılan gerçek bir sorun. Örneğin, makinelerin insanların yerini alarak bir işsizlik sorunu yaratmasını engellemek için başlatılmış en önemli hareketlerden olan İngiliz tekstil işçilerinin Luddite hareketi 1811 ve 1816 yılları arasındaydı.

Teknolojik işsizlik tartışmalarına ilişkin genel kanı, teknolojik gelişmeler nedeniyle bazı işler yok olsa dahi daha nitelikli yeni işlerin zamanla yaratıldığı yönünde. İçerisinde bulunduğumuz dördüncü sanayi devrimi sonucunda da benzer bir durum yaşanacağını belirten uzmanların sayısı az değil. Ayrıca, otomasyonun bir işin tamamını değil, bir işi oluşturan görevlerden bazılarını üstlendiğini, bu nedenle de aslında çalışanların işini kolaylaştırdığını savunanlar da var. Araştırmalar gösteriyor ki, her iki görüş de belirli bir ölçüde doğru olsa da büyük oranda hatalı.

Dördüncü sanayi devrimi, önceki sanayi devrimlerinden farklı olarak, belirli işleri otomasyona devredip, yerine insanların makinelerden daha avantajlı olduğu iş kolları yaratmıyor. Otomasyona büyük ölçekli bir avantaj sağlayarak çok sayıda insanı işsiz bırakma potansiyeli taşıyor. Veri analisti gibi yeni oluşan iş kollarında ihtiyaç duyulan insan sayısı ise, işsiz kalan insan sayısı ile kıyaslanamayacak kadar az. Bazı araştırmalara göre, durum o kadar vahim ki, 2055 senesine kadar mevcut işgücünün %60’ı geçimini iş olarak nitelendirilemeyecek, yapay zekanın yerine getiremediği ufak tefek (el yazısını okuyabilmek, fotoğrafları tasnif edebilmek gibi) görevlerden aldıkları son derece düşük ücretlerle (yaklaşık saatte 40 TL) sağlamak zorunda kalabilir.

Otomasyonun çeşitli görevleri üstlenerek insanlara destek olduğu “insan-makine iş birliği” sürecinin de fazla uzun sürmeyeceği belirtiliyor. Bunun temel nedeni ise firmaların genel olarak üretimi ve verimliliği arttırmaya değil, otomasyonun kullanım alanını genişletmeye yatırım yapıyor olması. Otomasyona yapılan bu ölçüsüz yatırım, yeni iş kolları üretebilecek sektörlerin gelişmesini başlamadan bitirdiği gibi, toplum için de herhangi bir fayda üretmiyor.

Çözüm tabii ki teknolojik gelişmeleri durdurmak değil

Unutulmaması gereken bir diğer husus ise tarihsel olarak da sancılı geçtiği bilinen “geçiş dönemi”. Yeni işler zaman içerisinde gerçekten yaratılsa bile, belirli bir süre ciddi bir işsizlik sorunu baş gösteriyor ve bu dönemi yaşayan jenerasyon hayatlarını derinden etkileyen ekonomik zorluklarla karşılaşıyor. Örneğin, İngiliz Sanayi Devrimi sonucunda hem maaşlar hem de iş gücüne olan talep artış gösterdi, fakat bu artış durağan maaşlar, artan yoksulluk ve son derece zor yaşam koşulları ile geçen 80 yıllık bir sürenin sonunda yaşandı. Bu da demek oluyor ki, işlerini korumak için dokuma tezgahlarını kıran ve bu nedenle de teknolojinin sağladığı imkânları anlamamakla itham edilen Luddite hareketinin üyeleri, yaşadıkları süreçte gerçekten de son derece zor ekonomik koşullar altında kaldı.

Çözüm tabii ki teknolojik gelişmeleri durdurmak değil. Pek çok konuda olduğu gibi, teknolojik işsizliğin olumsuz sonuçlarını hafifletmekte de iş yine devlete düşüyor. Çalışanların yeni teknolojilere ayak uydurabilmeleri için eğitimler düzenlenmesi, yeni iş imkânları yaratılması için çalışmalar yapılması, ölçüsüz otomasyonun en azından bir süre engellenmesi ve işsiz kalması muhtemel vatandaşlar için bir fon oluşturulması gerekiyor.

Önümüzdeki 1 Mayıs’ın bu ve benzeri konuları tartışmaya vakit ayırdığımız, hatta belki de birtakım çözümler üretebildiğimiz bir gün olması dileği ile…

ÇOK OKUNANLAR