Bu yaz karayoluyla Bodrum’a giderken yarım saat geç gitmeyi göze alın, bu hazineyi gezin
13 Mayıs 2025

Türkiye’nin arkeolojik hazineleri saymakla bitecek gibi değil ama bunlardan bir tanesi var ki, onun varlığının pek az kişi farkında.

Bunun sebebi anayol üzerinde olmaması değil; hemen yakınındaki bir başka kentin fazlasıyla gölgesinde kalmadı. Antik çağda hayatta kalmayı başaran gladyatörlerin emekliliklerini gelip yaşadıkları meşhur Stratonikeia Antik Kenti, Milas-Yatağan arasında, hemen hemen ana karayolunun üzerinde sayılır.

Ama bu kentin bir de 8,5 kilometre kadar içeride bir kutsal alanı var. Lagina adlı bu alan, en azından 5 bin yıldır varolan bir alan. Burası antik çağlarda da, onu izleyen Roma ve Bizans dönemlerinde de sadece dini ayinlerin yapıldığı, sadece tapınakların ve bu tapınaklara ibadet için gelenlere hizmet veren kimi dükkanların yer aldığı bir kentti.

Buranın keşfedilmesi ve kazılmasının öyküsü de ilginç. 18. yüzyıl sonundan itibaren Batıda arkeoloji merakının başlaması, Batı kültürüne mensup olanların kendi kültürel köklerini antik Yunanda aramaya başlaması sonrası Osmanlı yönetimindeki Batı Anadolu neredeyse yağmalandı. Alman, İngiliz, Fransız meraklılar gördükleri  her yeri kazıp buldukları her şeyi çalıp götürdüler. O kadar ki, Almanlar Bergama kentindeki koca tapınağı, İngilizler Bodrum’daki koca anıt mezarı (mozole) çaldılar ve müzelerinde bu yapıları yeniden kurdular.

19. yüzyılda Osmanlı’da da ilk arkeoloji merakını başlatan insan, bugün dünyanın kendi alanında sayılı müzelerinden biri olan İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin de kurucusu olan, ayrıca ressam olarak da müthiş bir ünü ve kariyeri olan Osman Hamdi Beydi. Ve Lagina antik kutsal alanını ilk keşfeden, buraya ilk kazmayı vuran da bir Batılı değil Osman Hamdi Bey oldu. Bundan 134 yıl önce Osman Hamdi Bey ve Halit Ethem bey tarafından başlatılan Lagina kazılarını bugün Prof. Dr. Bilal Söğüt devam ettiriyor.

Lagina Hekate Kutsal Alanı’nda bu yıl Geleceğe Miras Projesi kapsamında kentin giriş kapısı ve dükkanlarında kazı çalışması yapılıyor.

Stratonikeia ve Lagina Kazı Heyeti Başkanı Söğüt, AA muhabirine, Lagina’da 12 ay kazı, restorasyon ve çizim çalışması yaptıklarını söyledi.

Lagina’nın yaklaşık 8,5 kilometre uzağındaki Stratonikeia Antik Kenti’nin iki dini merkezinden biri olduğunu belirten Söğüt, antik dönemin önemli tanrıçalarından Hekate adına yapılan tapınağın Lagina’da olmasının kutsal alanı daha da önemli kıldığını kaydetti.

Söğüt, Hekate adına yapılan daha büyük bir kutsal alanın bulunmadığını, Lagina Kutsal Alanı’nda antik dönemde törenler yapıldığını, Doğu Akdeniz’den İspanya’ya kadar 22 ülkeden insanların bu törenlere katıldığını ve bu nedenle önemli bir merkez olduğunu ifade etti.

Bu tapınak, Kültür Turizm Bakanlığı’nın Kültür Portalı’nda şöyle anlatılıyor:

Bugüne kadar yapılan araştırmalarda, ortaya çıkarılan sütunların üzerine gelen tapınağın dış cephesini süsleyen frizlerde dört ana konunun işlendiği belirlenmiştir. Tapınağın doğu cephesindeki frizde Zeus’un doğumu ve yaşamı ile ilgili konular yer alır. Kuzey cephede Amazonlar ile Grekler arasındaki barış ve dostluk anı işlenmiştir. Burada Hekate dostluğun onuruna yere kutsal içki dökerken betimlenmektedir. Batıda Tanrılar ile Gigantlar arasındaki savaş (Gigontomakhia) ele alınmıştır. Hekate’nin bu savaşa elindeki meşaleyi bir silah gibi kullanarak katıldığı görülmektedir. Güney yöndeki betimlemeler ise kesin olarak tanımlanamamışsa da figürlerin Karialı tanrıları ve onların kentlerini simgelediği düşünülmektedir.”

Bu özelliği dolayısıyla kente gelen ziyaretçi sayısının da her geçen yıl arttığına dikkati çeken Söğüt, şöyle konuştu:

“Bu yıl Geleceğe Miras Projesi kapsamında antik kentin giriş kapısı ve kapının yanında bulunan diğer yapıları açığa çıkararak kazı çalışması yapıyoruz. İnsanlar kutsal alana girmeden önce burada hangi dükkanları görüyorlar, burada ne tür yapılar var, yazıtlardan bildiğimiz yapıların hangisi bu tarafta onu öğrenmek istiyoruz. Yürüttüğümüz kazı çalışmalarından çok iyi sonuçlar alıyoruz. Şimdi stoa (Antik Yunan mimarisinde bir sokak) dükkanlarını bulmaya başladık. Onun arkasındaki diğer yapılar da çıkıyor. Bunların hem duvarları hem mimari elemanları gün yüzüne çıkmaya başladı. Çatılardan düşen kiremitleri de orijinal yerlerinde tespit ettik.”

“Verilerin hepsini açığa çıkarmayı planlıyoruz”

Antik dönemdeki kutsal alanlar ve buna benzer düzenlemelerin çoğunu genel anlamda bildiklerini aktaran Söğüt, kutsal alan girişindeki düzenlemelerin ve yapıların nasıl olduğunu ise henüz bilmediklerine işaret etti.

Burada yaptıkları çalışmalarla buna dair verilerin hepsini açığa çıkarmayı planladıklarını anlatan Söğüt, “Helenistik ve Roma döneminden kesin emin olduğumuz alanlarda çalışıyoruz. Burada 2 bin 400 yıl öncesinden günümüze ait kalıntılar var. Onlardan eminiz. Buradaki süreçlerin tamamını açığa çıkardıktan sonra hangi yapıyı hangi seviyede koruyacağımıza karar vereceğiz.” diye konuştu.

Söğüt, çıkan blokları 3D programla anında birleştirdiklerini, mimari elemanların tamamı açığa çıktıktan sonra nasıl sergileneceklerine karar vereceklerini vurguladı.

Kentte bulunan giriş kapısının antik dönemde Hekate adına düzenlenmiş ve kutsal alana yakışır bir şekilde farklı bir mimari gösterdiğini ifade eden Söğüt, bu nedenle alandaki kazıların ve çıkan eserlerin önemli olduğunu sözlerine ekledi.

ÇOK OKUNANLAR