Diyarbakır’daki evinden 4 Kasım 2016’da gözaltına alınıp tutuklanan ve hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) iki kez, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bir kez ihlal kararı verip tahliyesini istediği eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için AİHM bir ihlal kararı daha verdi. Ancak Demirtaş’ı yargılayan mahkeme bir kez daha bu ihlal kararlarına uymadı ve Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ı tahliye etmedi.
Avukatlar, AİHM’nin son kararının ardından tahliye ve ardından beraat için harekete geçerek, Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve tüm Kobani davası tutukluları hakkında tahliye başvurusunda bulundu.
Ancak tahliye başvurusu, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilerek, AİHM’in verdiği karara rağmen Demirtaş ve diğer tutukluların cezaevinde kalmasına hükmedildi. Mahkeme kararında, AİHM kararının kesinleşmediği belirtildi.
Buna göre, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı’nın Demirtaş’ın AİHM kararıyla ilgili mahkemeye gönderdiği inceleme yazısında, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İkinci Dairesi 8 Temmuz 2025 tarihinde Selahattin Demirtaş’ın başvurusuna ilişkin incelemesini tamamlamış ve ihlal kararı vermiştir. Karar henüz kesinleşmemiştir” denildi.
DEM Parti kızgın: Sürecin de gereği
DEM Parti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) üçüncü kez verdiği karara rağmen Kobani davası tutuklularının tahliye edilmesine, “Mahkeme, uluslararası hukuku ve Anayasa’nın 90. maddesini çiğneyerek açıkça suç işliyor” diyerek tepki gösterdi. Açıklamada, “Siyasi nedenlerle cezaevinde tutulan yoldaşlarımızın serbest bırakılması Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin de bir gereğidir” denildi.
DEM Parti’den yapılan açıklamada karara tepki gösterilerek, şunlar kaydedildi:
“AİHM’in üçüncü kez verdiği karara rağmen, başta Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş olmak üzere Kobanî Kumpas davası tutsaklarının serbest bırakılmasına ilişkin yapılan başvuruyu reddeden mahkeme, uluslararası hukuku ve Anayasa’nın 90. maddesini çiğneyerek açıkça suç işliyor. Siyasi nedenlerle cezaevinde tutulan yoldaşlarımızın serbest bırakılması sadece hukukun ve adaletin değil, aynı zamanda Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin de bir gereğidir.”