Anayasa Mahkemesi (AYM), içeriği belli olmayan HTS kayıtlarının tutuklama gerekçesi olamayacağına hükmetti. AYM, eski HDP milletvekili Hüda Kaya’nın tutuklanmasına ilişkin verdiği kararda, tutuklamaya gerekçe gösterilen HTS kayıtları için “İçeriği belli olmayan görüşme kayıtlarının kuvvetli suç belirtisi olarak kabulü mümkün görülmemiştir” dendi. Yüksek Mahkeme, Kaya’ya 200 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 2014 yılında Kobani protestoları (6-8 Ekim) kapsamında yapılan sosyal medya çağrıları nedeniyle HDP MYK üyeleri hakkında soruşturma başlattı. O dönem HDP milletvekili olan Hüda Kaya hakkında da fezleke hazırlandı. Kaya’nın “PKK/KCK propagandası yaptığı” ve “6-8 Ekim olaylarına halkı teşvik ettiği” iddia edildi. Başlatılan soruşturmalarda, Kaya hakkında yurt dışına çıkış yasağı kararı verildi. Süreç içinde Kaya’nın Ankara’daki dosyası Diyarbakır’daki dosya ile birleştirildi, ancak ilerleyen yıllarda tekrar ayrıldı. 2023’te hakkında kaçaklık kararı verilerek yokluğunda tutuklama kararı çıkarılan Kaya, 1 Kasım 2023’te İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alındı ve Ankara’da çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Aynı gün, soruşturma dosyasına kısıtlama kararı getirildi.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde birleşen dosyada, 25 Haziran 2024 tarihinde tahliyesine karar verilen Hüda Kaya, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, basın yayın organlarının soruşturma sürecindeki yayınları nedeniyle masumiyet karinesinin, aynı eylemden dolayı mükerrer yargılama yapılması nedeniyle de aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama ilkesinin ihlal edildiği öne sürüldü.
200 bin TL tazminat
Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Kaya’nın hukuka aykırı tutuklandığına ve soruşturma dosyasına erişiminin kısıtlanmasının hak ihlali olduğuna karar verdi, Kaya’ya 200 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesinde, eldeki belgelere göre, somut olayda suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin soruşturma makamlarınca yeterince ortaya konulamadığı, meydana gelen şiddet olayları ve ölümler ile başvurucunun herhangi bir eylemi arasında illiyet bağı bulunduğunu gösteren bir delil ortaya konulmadığı, başvurucunun söz konusu şiddet eylemlerini azmettirdiği veya bu eylemleri yönettiği ya da böylesi suç oluşturan davranışları desteklediği konusunda bir delil bulunmadığı aktarıldı.
Dosyaya erişim kısıtı
Kaya’nın, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması iddiasını da yerinde gören AYM’nin gerekçesinde, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanmasını haklı gösterecek önemli bir kamu yararının varlığının ortaya konulamadığı belirtilerek, Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının da ihlal edildiği kaydedildi.
“İçeriği belli olmayan telefon görüşme kayıtları kuvvetli suç belirtisi olarak kabul edilemez”
AYM’nin kararında, son dönemdeki birçok soruşturmada suçlamalara gerekçe gösterilen, HTS kayıtlarıyla ilgili de dikkat çeken bir görüş yer aldı. Hüda Kaya ile ilgili soruşturmada, HTS verilerinin de suçlama konusu yapıldığı belirtilen kararda şöyle denildi:
“Bu HTS kayıtlarının dokuz yıllık bir süreye ilişkin olduğu görülmüştür. Bu zaman zarfında bir siyasetçinin onlarca farklı kişi ile görüşmesi olağan bir durumdur. Pek çok kişinin çeşitli sebeplerle irtibat kurmak isteyeceği bir siyasetçinin kendisini arayan kişilerin kim olduğunu bilmemesi dahi mümkündür. Bu durumda somut olayın koşulları itibarıyla -içeriği belli olmayan- bu telefon görüşme kayıtlarının başvurucuya isnat edilen suçlar bakımından kuvvetli suç belirtisi olarak kabulü mümkün görülmemiştir.”