Paris’te ev ararken, Saint-Germain’de bir daire ilanı dikkatimi çekti: Balkonundan Eyfel Kulesi görünen tarihi bir yapı, şömineli salon, konum harika… Üstelik piyasa değerinin %40 altında.
Heyecanla emlakçıyı aradım. Cümle daha bitmeden şu yanıt geldi:
“Viager, monsieur.”
Yani: “O ev aslında satılık değil, hayatı boyunca yaşanacak bir hikâyeye kiralanmış.”
Viager Nedir?
Fransa’ya özgü bu sistemde, yaşlı bir mülk sahibi evini satıyor ama yaşamı boyunca içinde oturmaya devam ediyor. Mülkiyet, ancak vefatından sonra alıcıya geçiyor. Sistem üç temel unsura dayanıyor:
1.Bouquet (Peşin Ödeme): Evin değerinin %20–30’u peşin ödenir.
2.Rente Viagère (Aylık Ödeme): Satıcı hayattayken düzenli gelir alır.
3.Usufruct (Kullanım Hakkı): Satıcı, yaşamı boyunca evde oturur.
Yaşlı biri için bu model, evinden çıkmadan yaşam boyu güvence demektir. Alıcı içinse, sabırla beklenen ama piyasanın çok altında değerle sahip olunacak bir gayrimenkul.
Viager’in Efsanesi: Jeanne Calment Vakası
1965’te, 90 yaşındaki Jeanne Calment, Arles’teki evini noter André-François Raffray’e viager yoluyla satar. Anlaşmaya göre Calment’e ayda 380 frank ödenecek, vefat ettiğinde mülk Raffray’a geçecektir.
Ancak Calment tam 32 yıl daha yaşar ve 122 yaşında hayatını kaybederek tarihin en yaşlı insanı olur. Raffray ise ondan iki yıl önce vefat eder. Ödemeleri dul eşi sürdürür.
Calment sonunda dairenin iki katı kadar gelir elde eder ve gülümseyerek şöyle der:
“Hayatta bazen kötü anlaşmalar yapılır.”
Bu olay viager’in sembolü hâline gelir. Çünkü sistemin özü, bir yatırım değil, belirsizlik üzerine kurulu bir hayat anlaşmasıdır.
Ahlaki İkilem: Yatırım mı, Vicdan mı?
Viager yatırımcısı için mesele yalnızca sayılarla sınırlı değildir.
Bir yanda yaş, sağlık durumu, aile geçmişi, yaşam beklentisi gibi verilerle yapılan hesaplar vardır.
Diğer yanda ise insanın iç sesi:
“Bu yaşlı insanın gözünün içine bakarak, ne zaman öleceğini beklemek etik mi?”
Sistem işte bu gri alanda çalışır.
Peki Hâlâ Neden Bu Kadar Yaygın?
Çünkü Fransa’da demografik ve ekonomik gerçeklikler bunu destekliyor:
•Yaşlı nüfus hızla artıyor.
•Emekli maaşları yetersiz.
•Tek başına yaşayan yaşlılar çoğalıyor.
•Evler, bir tür “hayat sigortası” işlevi görüyor.
Devlet de bu modele vergi avantajları ve sosyal haklarla destek veriyor. Viager sayesinde yaşlılar evlerinden çıkmadan bağımsız, onurlu bir yaşam sürebiliyor.
Türkiye’de Uygulanabilir mi?
Türkiye’de viager benzeri sistemler yok denecek kadar az. Bunun temel nedenleri:
•Geleneksel aile yapısı: Yaşlı birey, evi satarsa “miras kaçırıyor” suçlamasıyla karşılaşabilir.
•Toplumsal önyargı: “Ev satıp içinde oturmaya devam etmek” fikri henüz sindirilmiş değil.
•Hukuki altyapı: Vefat sonrası mülkiyet devri gibi konular netlikten uzak.
Ancak Türkiye de hızla yaşlanıyor. Milyon dolarlık evlerde yaşayıp sağlık masraflarını karşılayamayan, gezemeyen, yardımcı tutamayan emekliler artıyor. Eşleri ya da çocukları, evin satılmasına karşı çıkabiliyor. Bu da yaşlı bireyi pasif ve kırılgan bir pozisyona itiyor.
Ne Yapılmalı?
Türkiye’de viager benzeri bir sistemin gelişebilmesi için:
•Yasal düzenlemeler yapılmalı, mülkiyet geçişi ve taraf sorumlulukları netleşmeli.
•Toplumsal bilinç artırılmalı; yaşlıların varlıklarını yaşarken değerlendirme hakkı olduğu anlatılmalı.
•Kamu–özel sektör iş birliğiyle güvenli modeller oluşturulmalı.
•Pilot projelerle sistem test edilmeli.
•Etik çerçeve belirlenmeli, istismara açık alanlar önlenmeli.
Sonuç: Viager, Hayatla Yapılan Bir Anlaşmadır
Viager, bir ev satın alma biçimi değil, yaşamın öngörülemezliğine duyulan bir saygıdır.
Kimi zaman uzun ömürlü yaşlılar sistemi avantaja çevirir, kimi zaman alıcılar şanslı çıkar.
Ama her koşulda, parayla ölçülemeyecek bir gerçeklik karşınıza çıkar: İnsan hayatı.
Belki de Calment haklıydı:
“Kötü bir anlaşma sizi 122 yaşına kadar yaşatabilir.”
Ya da en azından size huzurlu bir sonbahar bahşeder.