Ümit Özdağ, Cemal Enginyurt, Koray Aydın da var: ‘Yeni anayasa yapamazsınız’ bildirisi
06 Ağustos 2025

Aralarında Ümit Özdağ, Cemal Enginyurt, Koray Aydın’ın da bulunduğu 200 siyasetçi ve aydın “yeni anayasa” bildirisi yayınladı. Milletin ihtiyacının anayasa değil adalet olduğu belirtilen bildiride “Yargının Türk milleti adına mahkum ettiği katillerle ortaklaşarak yeni anayasa yapma girişimleri Meclis tarihine düşürülecek kara bir leke olacaktır” dendi.

Farklı siyasi partilerden 200’ü aşkın eski bakan ve milletvekili, Milli Egemenlik Platformu üyeleriyle bir araya gelerek yeni anayasa tartışmalarına ilişkin bildiri yayınladı. Bildiride, “Ekonomik olarak dar boğaza düşürülen insanımızın, açlıkla mücadele eden emeklinin, enflasyona ezdirilen ücretlinin, üretemeyen çiftçinin, işini sürdüremeyen sanayicinin, beslenemeyen çocuklarımızın ve en önemlisi de yabancı elçiliklerin önünde gelecek arayan gençlerimizin ihtiyacı yeni anayasa değil hukuk devleti ve adil yönetimdir” ifadeleri yer aldı.

Milletvekillerinin göreve başlarken, “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim” diyerek yemin ettiği hatırlatıldı.

Çeşitli dönemlerde, Türk milletinden yetki alarak, yasama ve yürütme organlarında görev yapmış ve bu yemini etmiş bakan ve milletvekilleri olarak, Milli Egemenlik Platformu üyeleriyle, parti ve ideolojik mensubiyetler bir kenara konularak bir araya gelindiği aktarılan bildiride, şunlar kaydedildi:

İktidarın ‘yeni bir anayasa’ yapma girişimleri ve kamuoyuna yansıyan değişikliklerinin içerikleri hakkındaki endişelerimizi milletimizle paylaşmayı görev bildik. ‘Yeni anayasa ya da anayasa değişikliği’ veya anayasanın maddelerinde değişiklik yapmayı teklif ve arzu edenlere, bizler gibi bu yemini etmiş olduklarını hatırlatıyoruz.

Bugünkü TBMM üyeleri, kurucu meclis üyeleri değildir. ‘Yeni bir anayasa’ yapmak üzere de seçilmemişlerdir. Şayet anayasa maddelerinde değişiklik yapacaklarsa; mevcut anayasanın usullerine göre yapmaları yasal zorunluluk, and içtikleri yemine bağlı kalarak yapmaları ise vicdani zorunluluktur. Türk milletinin çıkarlarına aykırı olarak; bölücülüğe ve teröre tavizler verilerek, yargının Türk milleti adına mahkum ettiği katillerle ortaklaşarak, onların taleplerini karşılamak amacıyla yeni anayasa ya da anayasamızda değişiklikler yapma girişimleri TBMM’nin tarihine düşürülecek kara bir leke olacaktır.

“Değişiklik içerikleri derhal açıklanmalı”

Mevcut anayasaya ve yasalara uymayanların ‘yeni anayasa’dan murat ve amaçlarının ne olduğu milletimize açıkça anlatılmalıdır. 1982 yılından itibaren birçok maddesi sayısız kez değiştirilen anayasada hangi maddelerin, hangi gerekçelerle değiştirilmek istendiği ve değişiklik içerikleri derhal açıklanmalıdır. Son mahalli seçimlerde ortaya çıkan tablo ve kamuoyu araştırmalarının sonuçları TBMM’deki iktidar blokunun sayısal çoğunluğuyla uyumlu değildir. Bu yüzden TBMM’de oy çokluğu hatta şaibeli milletvekili transferleriyle ulaşılacak çoğunluk oylarıyla yapılacak anayasadaki değişiklikler toplumda karşılık bulmayacak, millet iradesini yansıtmayacaktır. Bu kabul edilemez.

Şimdi milletvekili yemininde vücut bulan iradeyi, aklı ve kavramları bir kez daha hatırlatalım:

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine ve devletin temel niteliklerine aykırı olacak değişiklikler asla kabul edilemez.

Devletimizin varlığını ve bağımsızlığını, Türk milletinin birliğini tehlikeye düşürecek hiçbir değişiklik teklif dahi edilemez.

Vatan Türkiye’dir. Türk milleti de anayasamızda ve Büyük Atatürk’ün tarifinde yer alan Türk milletidir. Vatan ve millet bölünmez bir bütündür.

Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. Türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu yetkili organları eliyle kullanır. Etnik ve dini gruplar, sınıflar ve zümreler ortak edilemez.

Türk vatandaşlığını kabul eden ve özümseyen herkes Türk’tür, bireydir ve kanun önünde eşittir.

Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir. Bu niteliklerden vazgeçilemez.

Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı tehdit altındadır. Adalete olan güven kaybının en önemli sebebi tek adam rejiminin kuvvetler ayrılığını fiilen ortadan kaldırmasıdır. Bunun sonucunda devlet ve yürütme organları ayrımı ortadan kaldırılmış, devletin bekası iktidarın sürdürülmesine bağlanmıştır.

Eğitim ve öğretim Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.

Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi yönetimde keyfiliğe dönüşmüş, devlet mekanizmasındaki denge ve denetim yok edilmiş, vatanın ve milletin kaderi tek kişinin iradesine terk edilmiştir.

Bu sistemi tahkim edecek değişiklikler ülkemizi dönüşü olmayan mecralara sürükleyecektir.

Halkımızın, siyasi, etnik ve inanç üzerinden ayrıştırılma çabaları, adalet duygusunu derinden zedelemiştir.

Yargının siyasi ve toplumsal muhalefete karşı sopa olarak kullanılmasının ancak otoriter rejimlere özgü bir uygulama olduğu gerçektir. Maalesef bugün toplumda şiddetle ve yaygın olarak kullanıldığı kanaati büyüyerek yerleşmektedir.

Bu şartlarda herkesin insan haklarından temel hürriyetlerden eşit şekilde faydalanma imkanı ve ülküsünden bahsetmek mümkün değildir.

Devlet yetkisini, devletin kurum ve organlarını kullananlar anayasa ve yasaları zorlayarak, toplumu kontrollü olarak germekten ve macera aramaktan vazgeçmelidir.

Ekonomik olarak dar boğaza düşürülen insanımızın, açlıkla mücadele eden emeklinin, enflasyona ezdirilen ücretlinin, üretemeyen çiftçinin, işini sürdüremeyen sanayicinin, beslenemeyen çocuklarımızın ve en önemlisi de yabancı elçiliklerin önünde gelecek arayan gençlerimizin ihtiyacı yeni anayasa değil hukuk devleti ve adil yönetimdir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”

ÇOK OKUNANLAR