Türk ekonomisi 24 Ocak 1980 kararlarıyla ithal ikameci olmaktan vaz geçip dünyaya açılmaya karar verdiğinde, en önde koşan sektör tekstil ve hazır giyim olmuştu. Türkiye ihracatla kalkınacaktı, ihracatta öncülüğü de bu iki sektör üstleniyordu.
Uzun on yıllar boyunca da bu böyle oldu. Her zaman Türkiye’nin tekstil ve konfeksiyon ihracatı, bu alanda şampiyon sektör oldu. Neden sonra, 2010’lardan itibaren tekstil ve konfeksiyon şampiyonluğunu otomotive kaptırdı ama hala milyarlarca dolarlık ihracatla Türkiye’nin önde gelen endüstriyel gücü bu alanda olmaya devam etti.
1980’lerden itibaren Türk girişimciler bu iki alanda inanılmaz yatırımlar da yaptı, devasa tekstil fabrikaları kuruldu, Türkiye’de pamuk üretim bu sebeple çok arttı, hatta bazen yerli pamuk fabrikaların taleplerine yetişemedi.
Ama tekstil ve konfeksiyonda dünyanın manzarası 2000’lerin başından itibaren dramatik biçimde değişti. Türkiye’nin çok düşük katma değer elde ettiği, minicik kâr marjlarıyla çalıştığı sektöre Çin’in ardından Vietnam, Bangladeş gibi çok daha düşük fiyata üretim yapabilen ülkeler girdi, Türkiye ise bu gelişmeleri seyretti, kendi katma değerini yükseltecek, dünya çapında rekabet avantajı elde edecek girişimlerde bulunmadı.
Türk ekonomisindeki gelişmeler de tekstil-konfeksiyon sektörüne yardımcı olmadı. 2018’den itibaren TL’nin değerindeki keskin düşüşe yüksek enflasyon eşlik etmeye başlayınca, tekstil ve konfeksiyon sektörü zaten küçük olan kâr marjını kaybetmeye başladı.
Bugün gelinen nokta çok çarpıcı. Çünkü sadece 2025 yılında, bu yılın başında tekstil konfeksiyon sektöründe 59 bin 101 şirket vardı; Eylül ayı sonu itibarıyla şirket sayısı 54 bin 782’ye düştü bile. Yani sadece yılın ilk 9 ayında toplam 4 bin 319 şirket kapandı, gitti.
Ekonomi gazetesinden Yener Karadeniz’in haberine göre istihdam tarafındaki tablo da en az şirket sayısı kadar çarpıcı. Aynı dönemde sektörde çalışan sayısı 959 bin 395’ten 873 bin 178’e düştü. Yani yalnızca dokuz ayda 86 bin 217 kişi işini kaybetti. Son bir yıllık toplam kayıp ise 103 bin 111 çalışan seviyesine ulaşarak sektörün istihdamda ivme kaybını net biçimde ortaya koydu.
Rakiplerde fark açılıyor
TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, ihracatta gerilemenin devam ettiğini belirterek, “Özellikle ana pazarımız Avrupa Birliği’nde gerilemenin ve yıllardır gerçekleştirdiğimiz ihracat ortalamasının altına düşülmesinin daha da önemli bir veri. Sıkıntı orada daha da büyük. Genel ihracatta, mal ticaretinde rakiplerimizin toparlandığı bir dönemde bizim ekside olmamız sıkıntımızın ne kadar uzun süreceğinin ve boyutunun da ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Pandemi sonrası enflasyondan sonra yükselen faizler ile tüketim daralması olmuştu ama 2025’in başından itibaren rakiplerimiz toparlanmaya başlamış işlerini düzeltmişken bize yansımaması ve eksilmenin devam etmesi aslında alınan ekonomik kararların bizi ne kadar ayrıştırdığı da önemli bir gösterge. Bu bizim için hem şirket kapanışlarında hem de istihdam çakışlarında durumu çok net özetliyor” dedi.
Son çeyrekte daha da artacak
Peki son çeyrekte nasıl bir performans bekliyor sektörü? Fayat, istihdam çıkışlarının son çeyrekte daha da artacağını dile getirerek, bunu şöyle açıkladı: “Yeni belirlenecek , kıdem tazminatı ve ihbar yüküne maruz kalmak istemeyen ve bu nedenle de küçülmeyi yıl bitmeden tamamlamak isteyen bir sektör tekstil ve hazır giyim sektörü. Çünkü 2026’nın ilk ayları için alınan sipariş miktarlarının çok kötü olduğunu görüyoruz. İhracat iklim endeksinde düzelme olsa da bizim sektör toparlanamadı. Hatta PMI verilerinde de en altlarda. Bu yakın gelecekte de siparişlerin iyi olmadığını gösteren başka bir veri. 2025 kötü bitecek yaklaşık 17 milyar dolar civarında ihracat ile kapatacağız” dedi. 2026 için ise Fayat, “Önümüzdeki yıl da çok farklı olmayacak. Zor geçecek. Fakat ikinci yarısının özellikle enflasyonu galiba düşürüyoruz verileri ile finansman maliyetleri bize yardımcı olabilir. Faizler düşerken dövizin de şu ankinden daha fazla salınarak enflasyonun üstünde bir devalüasyona izin verileceği bir patika bekliyoruz. O da önümüzdeki yılın bahar ayları ile başlayacağı için yılın ikinci yarısının ilkine göre daha iyi olmasını bekliyoruz. Yılın da baz senaryoda 17 milyar dolar ihracat ile kapanmasını, dramatik kapanmalar ve istihdam çıkışlarının da sınırlı kalacağını öngörüyoruz. 2026 geçiş yılı olacak ihracatta artış 2027 ile başlayacak” ifadelerini kullandı.

