T24 Haber Merkezi
CHP’nin cumhurbaşkanı adayını belirleyecek ön seçimde tek aday olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, süreç ve planlamalarıyla yol haritasını açıkladı. CHP milletvekilleri, PM üyeleri, MYK üyeleri, il, ilçe başkanlarıyla bir araya gelen İmamoğlu, “Türkiye’de her şey çok hızlı değişir, o sandık eninde sonunda milletin önüne gelecek! Siyaseti dizayn etmeye çalışan başta Cumhurbaşkanı ve bu yönetim anlayışı tarihin en büyük hezimetini yaşayacak” dedi.
Hakkında birden fazla açılan davaları hatırlatıp “Sanıyorlar ki mahkemelerde halkın partisini durdurabilirler! Zavallılar, acizler!” diyerek iktidara yüklenen İmamoğlu, “Cumhuriyet halk Partisi halktır halk! Ekrem İmamoğlu da bu halkın oğludur, evladıdır. Onu milletin elinden alamazsın” dedi. “Bu yola kendime güvendiğim kadar size güvendiğim için çıkıyorum” diyerek birlik mesajı veren İmamoğlu, “Planımız programımız hazır, emaneti teslim almaya, 86 milyon insanımıza hizmet etmeye hazırız” mesajını verdi.
Yaşanan adaletsizliklere, vatandaşın içinde bulunduğu ekonomik zorluklara, sağlık ve eğitim alanında yaşanan sıkıntılara işaret eden İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte ülkenin çöküşe geçtiğini söyledi. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “tek adam” olmakla eleştiren İmamoğlu, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülmesi gerektiğini vurguladı; “Türkiye’nin kaderi millet iradesinin tecelli ettiği yerlerde çizilmek zorundadır. Davamız Türkiye’yi hak ettiği yere yükseltme davasıdır” ifadelerini kullandı.
CHP cumhurbaşkanı adayı belirleme ön seçiminde aday olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, adaylık süreci ve planlamalarıyla bilgi vermek üzere CHP milletvekilleri, PM üyeleri, MYK üyeleri, il, ilçe başkanlarıyla bir araya geldi.
“Sen seç tarihe geç” başlıklı programında konuşan İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Beykoz Belediyesi’ne kayyım: Bu öfke 1 hafta öncesine dayanıyor.
“Bu anlaşılabilir bir şey değil diyebilirsiniz ama ben bu öfkeyi ve bu hırs yansımasını, neden olduğunu biliyorum. Bu öfke bir hafta öncesine dayanıyor. Biliyorsunuz yine geçen hafta akşamüstü Beykoz Belediyemize polisler geldi. Bazı dosyalar istediler. Ellerinde de bir savcı imzalı belge vardı. Ne oldu biliyor musunuz? O savcının bundan haberi bile yoktu. Belgede imzası görülen savcının o belgeden haberi bile yoktu. Doğal olarak imzası da yok. Ben o belgeden anlamam ama o belgeye barkoda tutulduğunda o barkoddan hiçbir şeye ulaşılamıyor ve görülemiyor. Ortalık karıştı. Bu iş ayyuka çıkınca kötü planın sahibi, o akşam bu iş uygulanmayınca belli ki çok öfkelendi. Kişisel husumete işi döker gibi sabah saat 4’te belediye başkanının evine baskın yapıldı. Utanç verici! Bu normal işler değil. Bunlar gerçekten bu ülkede asla görmek istemeyeceğimiz, hiç kimsenin başına gelsin istemeyeceğimiz, bir kişinin dahi yaşamasını istemeyeceğimiz ayıp şeyler, kötü işler.
“Siyaseti dizayn etmeye çalışan Cumhurbaşkanı tarihin en büyük hezimetini yaşayacak!”
“Türkiye’de her şey çok hızlı değişir, o sandık eninde sonunda milletin önüne gelecek! Siyaseti dizayn etmeye çalışan başta Cumhurbaşkanı ve bu yönetim anlayışı o gün anlayacaklar ki bu milletimizin kafasında hiçbir şeyi dizayn edememişler. Tarihin en büyük hezimetini yaşayacaklar. Onları göndermeyi dört gözle bekliyorum.
“Bir kavşaktayız, geleceğin rotasını tayin etmenin eşiğindeyiz”
“Bir kavşaktayız, geleceğin rotasını tayin etmenin eşiğindeyiz. 102 yıl önce büyük bir yıkımın ardından bitap düşmüş bir memleketin adaletini birliğini inşa etme sorumluluğuyla karşı karşıya olan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının azmine ve kararlılığına bugün ihtiyacımız var. bugün hep birlikte yeniden yola çıkıyoruz. dünya yeniden kurulurken Türkiye’nin bu yeni dünyada nasıl yer alacağına hep birlikte karar vereceğiz. 102 yıldır en hayati kararları CHP verdi. Bakınız 1923’ten bu yana yasalar önünde herkesin bir diğeri ile eşit vatandaş olduğu bir cumhuriyette yaşıyor olmamızda bu çatının imzası var. milleti iradesine dayanan bi milletin inşa edilmesinde de CHP’nin iradesi var. 1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde 1929’da dünya ekonomik bunalımda doğru tepkiler vererek milli bir ekonominin kurulmasında da bizim imzamız var. Ülkede sermayenin çok kıt olduğu koşullarda kurulan ulaşım alt yapısında temel ihtiyaçların üretimi için açılan fabrikalarda banaklarda bizim imzamız var. Türkiye’nin çok partili döneme geçişini de biz sağladık. Cumhuriyetin ilk çeyrek asrının her anına damgasını vuran CHP 1950’den sonra iktidarda olmadığı dönemlerde de ülke siyasetine yön verdi.
“Milletin kabahatinden değil kendi eksikliklerimizden iktidar olamadık”
“Ne var ki 1980’den sonra aynı kabiliyeti gösteremedik. Milletin kabahatinden değil kendi eksikliklerimizden iktidar olamadık. Biz iktidar olamayınca Türkiye’miz sosyal hukuk devleti olmaktan ve demokrasiden uzaklaştı. Yıllar içinde daha da otoriterlersen ve ülkemizi krizlerden koruyamayan hatta krizlerin içine gömülmesine fırsat tanıyan iktidarların eline düştü. Uzun zamandır iktidar olamadığımız için cumhuriyetin ikinci yüzyılına köklü kurumları zayıflamış bir devletle işlevsizleşmiş bir meclisle, liyakati sorgulanan bir bürokrasi ile ne yazık ki çökmüş bir adalet sistemi ile, demokratik dünyadan uzaklaşmış bir ülke ile yarısı yoksulluk sınırının altında bir nüfusla girdik! Ve cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına vatandaşlarımızı yerli ve milli olanlar ve olmayanlar diye ayrıştırarak, tahammülsüz, adaleti paramparça etmiş ,eğitimi çökertmiş ülkemize eşi benzeri görülmemiş bir hayat pahalılığı yaratan bu iktidarla girdik. Buna son vermek zorundayız.
“Sanıyorlar ki mahkemelerde halkın partisini durdurabilirler! Zavallılar! İmamoğlu halkın evladıdır”
“Korkuyorlar. Bu milletin onlara verdiği yetkiyi, onun için sonuna kadar istismar etmeye başladılar. Benim hakkımda 25 yıla varan hapis cezası bir şekilde kurguladılar. Siyasi yasak getirmek istiyorlar. Partimizin kurultayını iptal etmek, partimize kayyım ataması için süreç takibi yapıyorlar. Gözleri o kadar kararmış ki bu milletin yaptığı tercihleri asla zalimlerin zulmüne kurban etmediğini, seçimlerin özellikle tercihlerinin seçme yetkisinin ellerinden alınmasına izin vermediğini unutmuşlar. Sanıyorlar ki ellerindeki geçici yetkilerle milletin kararına el koyabilirler. Sanıyorlar ki mahkemelerde halkın partisini durdurabilirler! Zavallılar, acizler! Cumhuriyet halk Partisi halktır halk! Ekrem İmamoğlu da bu halkın oğludur, evladıdır. Onu milletin elinden alamazsın. Sanıyorlar ki Ekrem İmamoğlu’nu aday yapmazlarsa kurtulurlar, şu salonda kaç tane İmamoğlu var biliyor musun’ Görmüyorlar! Buradaki her milletvekili, her bir il başkanı her bir gençlik kolları başkanı her bir cumhuriyet halk partisi neferi bizim cumhurbaşkanı adayımızdır.
“Bu yola kendime güvendiğim kadar size güvendiğim için çıkıyorum”
“Bir avuç insanın yerle bir ettiği devlet yapıcısı hukuku, demokrasiyi ekonomiyi sağlığı eğitimi yeniden inşa etmek. Devleti bir avuç insanın değil, milletin çıkarlarının güvenliğinin geleceğinin bekçisi haline getirmek. Yüce Türk milleti devlet geleneğimizi iyi bilir. Bizim devlet geleneğimizde insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışı vardır. Bu amaç her şeyden önce makama değil mücadeleye odaklanmayı gerektiriyor. Bu mücadele milletin onayını seçim kazanmayı ülkeyi iyi yönetmeyi gerektiriyor. İşte bunun için yola çıkıyoruz. Bu yola kaprisle egoyla tek başına çıkılmaz. Bu yolda hep birlikteyiz. Sadece CHP’liler değil milletimiz var, ortak akıl var, iş bölümü var. Ben bu yola mücadele için üstüme düşeni en çok koşan en çok çalışan bir nefer sorumluluğu ile yerine getirmek için siz yol arkadaşlarımla birlikte çıkıyorum. Bu yola kendime güvendiğim kadar size güvendiğim için çıkıyorum. Bütün bedelleri birlikte göğüsleyeceğimiz için rahat ve huzurluyum. Bu yolda dalga dalga büyüyeceğimize, hayalleri tarumar edilmiş gelecek kaygısı içindeki bütün vatandaşlarımızı kadınlarımızı gençlerimizi yanımızda göreceğimize yürekten inanıyorum. Onun için bugün bu salondan çıkacağız, memleketin dört bir yanına dağılıp üyelerimizin her biriyle tek tek buluşacağız. Bu memleketi salon siyasetinden hep birlikte kurtaracağız.
“Partizanlık yapmayacağız”
“Partizanlık yapmayacak hep birlikte kurtuluş mücadelemizi büyüte büyüte milletin Türkiye’yi ayağa kaldıracak iktidarını kuracağız. İsraf iş bilmezlik ve özellikle kimin nasıl yönettiği belli olan kibrin sebep olduğu ekonomik krizden her gün kriz yaratan siyasetten adalet ve sistemlerimizdeki çöküşten her yere üşüşmüş olan mafya çetelerinden ihmal sebebiyle yaşanan ölümlerden yorulmuş büyük milletimize sesleniyorum, içinizi ferah tutun, uzun ve zahmetli bir yola çıkıyoruz, bu düzeni değiştirmek artık bu karanlıktan yorulan milletimizi iyileştirmek için yola çıkıyoruz.
“Her gün siyasi bir ayak oyunuyla muhatap oluyoruz, Tükiye’nin buna vakti yok!
“Her gün siyasi bir ayak oyunuyla muhatap oluyoruz. Buradan sesleniyorum Türkiye’nin artık bu tarz siyasi oyunlarla, hukuki baskılarla, koltuğunu korumak için üretilen siyasi çatışmalara boşa harcayacak tek bir zamanı bile kalmamıştır. Ülkemizle dünyanın güçlü ülkeleri arasındaki fark her geçen gün daha da artıyor.
“Planımız programımız hazır, emaneti teslim almaya, 86 milyon insanımıza hizmet etmeye hazırız”
“Türkiye bu treni kaçırırsa batı medeniyetleriyle aramızdaki mesafe bir uçuruma dönüşecek, aramızdaki gelir-gider farkı 10 katına çıkacak. Onun için sıçrayarak kalkınmak zorundayız. Ülkemiz artık yorgunluğu yozlaşmayı ve yaşanan çürümeyi kaldıramaz kaldırmıyor. Yeni genç dinamik ve akılla üreten akılla hareket eden bir yönetimle ülkemizi hep birlikte umuda kavuşturmamız gerekiyor. Biz bu güzel milleti umuda kavuşturmanın Türkiye’yi yeniden ayağa kaldırmanın ve hızla ilerleyen dünyayı yakalamanın yolunu biliyoruz. Planımız programımız hazır, emaneti teslim almaya, 86 milyon insanımıza hizmet etmeye hazırız.
“Türkiye seçilmişlerin değil atanmışların yönettiği bir ülke oldu!”
“Cumhurbaşkanlığı hükümet sitemi ile milletimiz hukuk devleti olmaktan ne yazık ki uzaklaştı, seçilmişlerin gücü zayıflatıldı. Türkiye’de bütün yönetimin gücü tek bir kişinin sırtına yüklendi. Recep Tayyip Erdoğan bu koskoca ülkeyi kendi başına yönetmedi. Cumhurbaşkanı adına sorumsuzca yetki kullanan bürokratik bir oligarşi oluşturuldu. Türkiye seçilmişlerin değil atanmışların yönettiği bir ülke oldu. Cumhurbaşkanlığı sistemi devreye girdiğinden bu yana yaşadığımız çöküş bütün günü elinde topladığını zanneden ne yazık ki sistemin 2018’den bu yana ülkeyi nasıl yönetemediğinin de göstergesidir. Bu iktidar demokrasi ile adalet ile asgari ücretli ile emekli ve çalışanlarla ilişkisini koparmış durumda. Bu iktidar Türkiye’nin ezici çoğunluğunun ne ekonomik ne de demokratik sıkıntılarını anlayacak durumda değil.
Parlamenter sisteme dönüş mesajı
“Bu ülkede yargıçlar siyasilerden daha fazla konuşuluyorsa çok büyük sorun var demektir. Bu ülkede savcıların isimlerini insanlar günlük konuşmalarında kullanıyorsa çokça sorun vardır. Buradan cumhurbaşkanına seslenmek istiyorum bu insanların konuşulması sadece muhalefet için sorun değildir bu iktidar için de büyük bir sorundur. Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetme sorumluluğu sizde millet bu yetkiyi size verdi. Atanmış yargı mensuplarına vermedi. Türkiye çok büyük bir ülkedir bu büyük ülke böyle yönetilemez. Atanmışlar tarafından yönetilemez: milleti temsil etmeyen bir ülke olamaz. Türkiye milleti temsil eden meclisin güçsüz ve sözünün kıymetsiz olduğu bir ülke olamaz. Türkiye’yi bir an önce parlamenter demokrasiye kavuşturmak zorundayız. Türkiye’nin kaderi millet iradesinin tecelli ettiği yerlerde çizilmek zorundadır. Davamız Türkiye’yi hak ettiği yere yükseltme davasıdır.
İmamoğlu’ndan CHP’ye katılma çağrısı: Kadrolarımızı genişleteceğiz
“İktidara doğru yürüyüşümüzde bize yeni kadrolar katılacak. Gel seç tarihe geç belki bugün ve yarın var ama yarından da sonra aramıza katılmamıza özellikle bu canım ülkenin gençlerin, kadınların siyasete katılmalarını, özellikle bugün yarın üye olmaya davet ediyorum.”