Avrupa Komisyonu’nun Rus Gazını Yasaklama Hamlesi: Türkiye’ye Yansımalar
20 Temmuz 2025

Avrupa Komisyonu, 17 Haziran 2025 tarihinde, Rusya’dan doğal gaz ve LNG ithalatını 1 Ocak 2028 itibarıyla tamamen yasaklamayı öngören yeni bir düzenleme teklifini kamuoyuna sunuyor. Bu adım, 2022’de başlatılan REPowerEU planının doğal bir uzantısı gibi görünse de, içeriği, dayandığı yasal çerçeve ve pratikteki uygulanabilirliği açısından hem Avrupa Birliği içinde hem de dış çevresinde geniş yankı uyandırıyor.

Komisyon’un önerisi, Avrupa’nın enerji haritasını radikal biçimde dönüştürmeyi hedefliyor. Ancak bu dönüşüm, yalnızca Brüksel merkezli bir değişimi değil; Türkiye gibi kilit transit ve tüketici ülkeleri de doğrudan etkiliyor.

Yasal Temelin Belirsizliği

Avrupa Komisyonu, teklifini Avrupa Birliği Antlaşması’nın 207. ve 194. maddelerine dayandırarak meşruiyet kazandırmaya çalışıyor. 207. madde, AB’nin ortak ticaret politikasını düzenlerken; 194. madde enerji politikalarında paylaşımlı yetki prensibini esas alıyor ve üye devletlere kendi enerji karışımlarını belirleme hakkı tanıyor.

Ancak doğrudan ithalat yasağı getiren açık bir hüküm bu maddelerde yer almıyor. Komisyon’un, nitelikli çoğunluk oylaması yoluyla bu yasağı geçirmeye çalışması, özellikle Macaristan ve Slovakya gibi ülkeler tarafından hukuki ve siyasi açıdan ciddi şekilde sorgulanıyor. Bu yaklaşım, Avrupa Adalet Divanı önünde uzun sürecek hukuki mücadelelerin de önünü açıyor.

Enerji Gerçekliği ve Siyasi Dönemeçler

2025 yılı itibarıyla AB, Rusya’dan yıllık yaklaşık 36 milyar metreküp doğal gaz ve LNG ithalatını sürdürüyor. Güneydoğu Avrupa ülkeleri, özellikle altyapı eksiklikleri nedeniyle Rus gazına halen bağımlı durumda. Komisyon her ne kadar kaynak çeşitliliğini ve yeni tedarik hatlarını ön plana çıkarsa da, 2028’e kadar bu geçişin tamamlanması hem teknik hem de ekonomik açıdan ciddi zorluklar içeriyor.

Spot piyasalara yönelme ihtiyacı, halihazırdaki uzun vadeli sözleşmeleri hukuki ihtilaflara sürüklüyor. Komisyon, bu bağlamda “mücbir sebep” (force majeure) savunmasına yaslanmak istiyor ancak geçmişteki uluslararası tahkim kararları, bu savunmanın oldukça kırılgan olduğunu gösteriyor.

Türkiye’ye Yansımalar: Zorluklar ve Olası Kazanımlar

AB’nin bu yasağı, özellikle Türkiye açısından önemli yansımalar doğuruyor. Türkiye, hâlihazırda Rus gazının Avrupa’ya taşındığı en güvenilir transit ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. Bulgaristan, Yunanistan ve Macaristan gibi ülkeler, Rus gazını TurkStream boru hattı üzerinden almaya devam ediyor.

Bu bağlamda, eğer AB bu hattı da yaptırım kapsamına dâhil ederse, Türkiye’nin kendi enerji arzı doğrudan etkilenmese de, Avrupa’ya yönelik enerji transit rolü ciddi biçimde zayıflıyor. Bu durum, iki ana sonuç yaratıyor:

1. Jeopolitik Etki Alanının Daralması

Türkiye’nin doğu-batı yönlü enerji koridoru kimliği, Rus gazının dışlanmasıyla birlikte anlam kaybına uğruyor. Bu nedenle, Türkiye’nin yeniden konumlanması ve Türkmenistan, Azerbaycan ile Doğu Akdeniz gibi alternatif kaynaklara yönelmesi önem kazanıyor.

2. Yeni İş Birliği Fırsatları

Diğer yandan, AB’nin Rus gazı sonrası yeni tedarikçiler arayışı, Türkiye için taze fırsatlar doğuruyor. Türkiye; LNG terminalleri, artan depolama kapasitesi ve TANAP gibi projeleriyle hem tüketici hem de transit ülke olarak ön plana çıkıyor. Özellikle Doğu Akdeniz gazının Avrupa’ya ulaştırılmasında Türkiye’nin rolü yeniden tartışma konusu hâline geliyor.

Ayrıca, Karadeniz’de keşfedilen doğal gaz rezervleri ve büyüyen LNG altyapısı, Türkiye’yi AB için potansiyel bir enerji partneri konumuna taşıyor. Ancak bu fırsatların gerçekliğe dönüşmesi, Ankara ile Brüksel arasında enerji temelli yapıcı bir diyaloğun yeniden kurulmasına bağlı görünüyor.

Uyum mu, Direniş mi?

Türkiye’nin önümüzdeki dönemde kendi enerji güvenliğini koruma refleksiyle hareket etmesi bekleniyor. Bununla birlikte, AB ile enerji uyumunu sürdürmek de Yeşil Mutabakat ve karbon sınır mekanizması bağlamında stratejik önem taşıyor. Bu nedenle, Türkiye’nin Rusya ile enerji ilişkilerini dikkatle yönetmesi, aynı zamanda AB ile olan diyalog kanallarını açık tutarak enerji geçiş ülkesindeki konumunu korumaya çalışması kaçınılmaz görünüyor.

Sonuç: Sağlam Hukuki Zemin Olmadan Yola Devam Etmek Riskli

Avrupa Komisyonu’nun Rus gazını yasaklama kararı, politik açıdan stratejik bir hamle olarak görünse de, yasal dayanak ve pratik uygulama açısından ciddi soru işaretleri barındırıyor. Bu durum, yalnızca AB içindeki enerji entegrasyonunu değil; çevresindeki önemli enerji oyuncuları ile olan ilişkileri de derinden sarsıyor.

Türkiye açısından bu gelişmeler, bir yandan jeopolitik bir meydan okumayı beraberinde getirirken, diğer yandan da yeni enerji diplomasisi fırsatlarına kapı aralıyor. Ancak bu fırsatların kalıcı kazanımlara dönüşmesi, dikkatli ve öngörülü bir enerji stratejisi ile AB ile sürdürülebilir iş birliğine bağlı.

ÇOK OKUNANLAR