İsrail en çok ondan korkuyor: En güçlü 10’uncu donanma Türkiye’nin
02 Ağustos 2025

İsrail basını, Gazze’de yaşanan insani krizin Türkiye’nin Tel Aviv yönetimine karşı tutumunu sertleştirmesine neden olduğunu belirtti. Türkiye’nin denizlerdeki 10’uncu büyük donanmaya sahip olduğu vurgulanırken denizdeki bir çatışma ihtimaline karşı İsrail’in hazırlıklı olması gerektiği kaydedildi.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları ve bölgede yaşanan açlık ve kıtlığı silah olarak kullanılması, uluslararası kamuoyunda büyük tepki toplarken İsrail basınında dikkat çeken bir analiz yayımlandı.

İsrail’in bu nedenle izole edildiği belirtilen yazıda sivil toplum kuruluşlarının, Netanyahu hükümetine “Madleen” ve “Hanzala” yardım gemileri ile denizden meydan okuduğu belirtildi.

Türkiye’nin de “Madleen” ve “Hanzala” yardım gemilerinin uluslararası sularda durdurulmasına karşı çıktığı ve Filistin halkıyla dayanışmanın somut örneği olarak donanmasıyla bu çabalara destek verebileceği ifade edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İsrail’i “soykırım ve açlıkla insanlık suçu işlemekle” suçladığı öne sürüldü ve Erdoğan’ın net tavrının Tel Aviv’in yönetiminin doğrudan hedefte olduğunu algılamasına neden olduğu iddia edildi.

Son dönemde Türkiye ve İsrail arasındaki gerginliğin arttığı ancak savaş düzeyine ulaşmadığı vurgulanırken, öne sürülen iddialar arasında Türkiye’nin Gazze’ye yönelik yardım girişimlerinin ve Filistin’e verdiği desteğin İsrail’i deniz yoluyla hedef almaya dönüşebileceği yer aldı.

En uygun alan deniz

Emekli İsrail ordusu subayı ve Denizcilik Politikası ve Stratejisi Enstitüsü’nün başkanı Profesör Şaul Horev ile aynı kurumda araştırma görevlisi olarak görev yapan avukat Dr. Benny Speiner ortaklığında kaleme alınan yazıda, İsrail ordusunun Türkiye ile yaşanabilecek olası bir deniz çatışmasına karşı hazırlıklı olması gerektiği belirtildi.

İsrail ile Türkiye arasındaki tansiyonu yükselten en önemli noktanın Gazze konusu olduğu belirtilen yazıda, şu ifadeler yer aldı:

“Türkiye açısından İsrail ile çatışma durumunda en uygun alan deniz alanıdır. İsrail’in geçmişten ders alıp denizcilik alanında Türkiye ile olası bir çatışmaya hazırlıklı olması ve bunu mümkün olan en erken aşamada kontrol altına alması gerekmektedir. 7 Ekim’den bu yana, İsrail ile Türkiye arasındaki gerginlik artmaktadır”

ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın ilişkisi olduğu belirtildi ve bu nedenle tansiyon yükselse de herhangi bir çatışmanın çıkmadığı kaydedildi. Ancak Gazze’de yaşanan insani krizin derinleşmesi durumunda, Ankara hükümetinin Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu göstermek amacıyla denizden harekete geçebileceğinin altı çizildi.

Son yıllarda Doğu Akdeniz’in İsrail ve Türkiye arasındaki gerilimin merkezi haline geldiği ifade edilirken Türk Deniz Kuvvetleri’nin dünyadaki en güçlü 10’uncu donanma olduğu vurgulandı.

Donanma gücünün yanı sıra Türkiye’nin, denizdeki faaliyetlerinin de aktif olduğu ve Doğu ‘de gaz ve petrol arama çalışmalarına başlamak amacıyla gemi göndermesi “meydan okuma” olarak değerlendirildi.

Türkiye’nin olası bir deniz çatışması durumunda en az zararla ayrılacağı ve İsrail’in böyle bir ihtimale karşı hem siyasi hem de güvenlik açısından dikkatli olması gerektiği belirtildi. 

Olası bir deniz çatışmasının Türkiye’de birleştirici olacağı, “Deniz Türkler için yalnızca bir sınır değil, bir mücadele ve egemenlik alanıdır. Bu nedenle Türkiye’nin atacağı adımlar, toplum nezdinde tam destek bulacaktır” sözleriyle belirtildi.

İsrail’in öncülüğündeki ABD destekli “East Med Gaz Forumu” girişiminin iki ülke arasındaki bir diğer gerilim noktası olduğu kaydedildi ve Ankara’nın bölgede enerji merkezi olma hedefini engellemeye yönelik bu durumu kabullenmeyeceği açıkça itiraf edildi.

Aralık 2019’da Türkiye’nin İsrail’in “Bat Galim” gemisini durdurarak bölgeden çıkardığı hatırlatılırken, Türkiye ile İsrail arasındaki gerilimin sadece Gazze ile sınırlı olmadığının vurgulandı.

Ayrıca, Azerbaycan’dan Türkiye’ye oradan da İsrail’e uzanan enerji hatlarının da Ankara tarafından denetlenebileceği ve tankerlere müdahale edilebileceği öne sürüldü.

Mavi Marmara’ya gönderme

Türkiye’nin gelecekte Filistin’e yönelik yardımlarının devlet destekli hale gelebileceği ve bu desteğin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından yürütülebileceği iddia edildi.

2010’daki Mavi Marmara olayına gönderme niteliği taşıyan iddianın yanı sıra benzer bir olayın yaşanması halinde Türkiye’nin daha güçlü yanıt verebileceğinden endişe duyulduğu kaydedildi.

Mavi Marmara saldırıya uğramış ve 9 Türk yardım gönüllüsü hayatını kaybetmişti.

ÇOK OKUNANLAR