Büyük soru: Düşen uçağın burnu ve kuyruğu neden koptu?
12 Kasım 2025

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait C130 askeri kargo uçağının Azerbaycan’dan Türkiye’ye dönerken Gürcistan sınırları içinde düştüğü haberi, tüm Türkiye’yi yasa boğdu. 20 askerimizin şehit olduğu kazanın enkazında incelemeler sürerken, sosyal medyada uçağın düşüş sebebine ilişkin çok sayıda iddia gündeme geldi. Dün neyse ki uçağın lkara kutusu bulundu, bu sayede uçağın gerçek düşük nedeni anlaşılabilecek.

Uçağın düşüş anını gösteren video neredeyse kaza anından beri dünya çapında dolaşımda ve bu videoda dikkat çeken bir şey var: Uçağın burun kısmı ve kuyruk kısmı, yani önü ve arkası kopmuş gözüküyor. Nitekim havadan uçakla birlikte ama ondan ayrı olarak başka bazı parçaların da yere düştüğü görülüyor.

Peki uçağın kokpitinin ve kuyruğunun kopmasına ne sebep olmuş olabilir? Sosyal medyada onlarca ayrı teori ve spekülasyon var.

Hürriyet web sitesi, Emekli Hava Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş ve İstanbul Aydın Üniversitesi Ulaştırma Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Uçak Teknolojisi Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Osman Nuri Sunar ile bu iddiaları tek tek masaya yatırmış.

Dr. Öğr. Üyesi Osman Nuri Sunar, C130’ların, Türk Hava Kuvvetleri’nde yıllardır kullanılan ve görevlerinde kendilerini kanıtlamış uçaklar olduklarına dikkat çekerek, “Olay yaşandığı andan bu yana birçok kez dile getirildi: Bu güvenilir bir uçak. Geldiği rota biliniyor. Pilotlarımızın daha önce de kullandığı bir rota. Dolayısıyla bu konuda onların eğitimleri açısından bir tereddüt olduğunu da düşünmüyorum” dedi.

Uçak kazalarında teknik sebeplerin, pilotaj unsurunun ve hava koşullarından kaynaklı sorunların her zaman söz konusu olabileceğini ifade eden Sunar, “Bir de olmasını hiç istemediğimiz ancak bu tür olaylarda hep konuşulan, fiziki olarak içeriden ya da dışarıdan bir etkinin olması söz konusu” dedi ve şöyle devam etti:

“‘İçeriden’ ile kastettiğimiz şu: Normalde belli kısıtlamalar var tehlikeli maddelerin taşınmasıyla ilgili. Bu hem sivil havacılıkta geçerli hem de askeri havacılıkta. Askeri havacılıkta durum tabii ki biraz daha farklı. Burada savunma ihtiyaçları göz önünde bulundurularak çeşitli şekillerde silah ya da mühimmat gibi birtakım şeyler taşınıyor. Bu uçaklarda mühimmat taşınmasıyla ilgili son yönergeleri bilmiyorum ancak taşındığını düşünelim. İçeride bir mühimmat ya da bir hava aracının mühimmat içeren bir parçası taşınıyorsa bunlar tetiklemiş olabilir.”

Düşen uçağın bir kargo uçağı olarak çeşitli yükler taşıyor olmasının da göz ardı edilmemesi gereken bir faktör olduğuna vurgu yapan Sunar, “Arkadaşlarımız ne kadar eğitimli de olsalar, burada hava koşullarından kaynaklı bir dengesizlik olduğunda, bir ‘stall’ durumu söz konusu olduğunda, bu yükün kayması veya yer değiştirmesi bu uçağı zor bir koşula sokmuş olabilir. Yükün kayması, dengenin bozulması ve toparlanamaması sonucunda havada buna bağlı olarak bazı fiziki durumların söz konusu olması mümkün. Bunların hepsinin incelenmesi lazım” dedi.

Uçağın düşüş nedeni ile ilgili tahminde bulunan Emekli Hava Korgeneral Dr. Karakuş ise motorun kopup kokpiti, oluşan hava basıncının da kuyruğu parçaladığını düşündüğünü söyledi.

Karakuş “Uçağın düşüş nedenleri ile ilgili çalışmalar yapıyorum. Ben uçağın bir motorunun koptuğunu, öbür motoru da koparttığını, kalan iki motorla da sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. Ben motorun koparak kokpit kısmını parçaladığını, önden giren havanın basınç farkı yüzünden kuyruk kısmını da parçaladığını tahmin ediyorum. ABD’de de benzer bir kaza olmuştu. ABD’deki kazada motoru tutan yan sanayi parçanın kopmuş olabileceği belirtilmişti. Dediğim gibi bu tarz kazalar ABD’de de oluyor” ifadelerini kullandı.

Emekli Hava Korgeneral Dr. Karakuş uçağın vurulmuş olmasına yönelik spekülasyonlarla ilgili bir yorum yapmanın şu aşamada mümkün olmayacağını da ifade etti ve şunları söyledi:

“Şimdi kesin bir şey söylemek imkansız ama olabilir de. Şu anda Türkiye ile Azerbaycan’ı bağlayacak Zengezur Koridoru’nun açılması bölgede büyük bir sıkıntı yaratıyor. Rusya koridorun açılmasına karşı. Ermenistan’a gelirsek Başbakan Paşinyan koridorun açılmasından yana ancak Ermenistan’da buna karşı olan büyük bir kesim var. Üstelik Hindistan’dan hava savunma sistemlerini daha yeni aldılar. Ermenistan sınırına çok yakın bir noktadan geçiyor uçak. Ermenistan içerisinde sıkıntıların olduğu kadar Gürcistan içerisinde de sıkıntılar var. Gürcistan’da ABD taraftarları ile Rusya taraftarları karşı karşıya geliyor.”

Karakuş, 1976 yılında Kars’ta Sovyetler Birliği tarafından Türk savaş uçağının düşürüldüğünü hatırlatarak, “Sovyetler Birliği, Ermeni bir erin Türklere kızdığı için uçağı SA füzesi ile vurduğunu açıkladı ve olay bu şekilde kapandı. Ege’de Muavenet gemisinin ABD gemisi tarafından vurulması olayı var. 5 tane şehidimiz var bu olayda. Bu tür şeyler her an olabiliyor. Belli bir araştırma yapılmadan bir yorum yapamam. Ama olmama ihtimali yok da diyemeyiz” dedi.

Peki bu bilgi kirliliği daha ne kadar devam eder? Uzmanlar bu aşamada kara kutu deşifresinin önemine dikkat çekti.

Dr. Öğretim Üyesi Sunar, “Ana konu yani uçağın düşüşüne sebep olan konu çok kısa bir sürede netleşir. Ondan sonra detayların incelenmesi gerekir. Yani herhangi bir patlayıcı iziyle ya da dışarıdan herhangi bir müdahaleyle ilgili ihtimaller çok çabuk netleşir diye düşünüyorum. Orada emareler çok fazladır” dedi.

Paylaşılan görüntülerdeki detayları da hatırlatan Sunar, “Benim gördüğüm videolarda hava aracının bütünlüğü çok bozulmuş ve yanmıştı. Bu nedenle yükün kayması ve ‘stall’ gibi durumların emarelerinin o enkazdan çıkarılması çok zor olabilir. Orada da kara kutu dediğimiz ses kayıt ve veri kayıt cihazlarımızın deşifre edilmesini beklemek gerek” diye konuştu.

Emekli Hava Korgeneral Dr. Karakuş da kara kutunun hemen bulunacağını söyleyerek “Bu uçakların modernizasyonunu biz yaptık. Bizim koyduğumuz kara kutuysa zaten deşifresi hemen yapılır. ABD malı kara kutu ise uçağı üreten firma ile karşılıklı işbirliği içerisinde kara kutu kısa zamanda çözülür” ifadelerini kullandı. 

Dr. Öğretim Üyesi Sunar, çok önemli bir ayrıntının altını da şu ifadelerle çizdi:

“Herhangi bir ikaz yok pilotlardan. Çok ani gelişen bir durum. Bir mecburi iniş teşebbüsü ve buna benzer bir şeyden bahsedilmiyor. Bu dikkat çekici bir şey. Olayın ani geliştiğini, birdenbire olduğunu gösteriyor bize. Bunun incelenmesi önemli olabilir.”

Dünden bu yana tartışılan konulardan biri de uçağın yaşı oldu.

C-130’ların uzun yıllardır Türk Hava Kuvvetleri’nde görev yapmasına değinen Emekli Hava Korgeneral Dr. Karakuş, havacılıkta uçağının yaşının değil yapılan bakımın ve modernizasyonu önemli olduğunu vurgularken, B-52’ler gibi ABD’de çok daha yaşlı uçakların faal olarak kullanıldığını hatırlattı.

Karakuş, “Bizim envanterimizde bulunan F4 savaş uçaklarının Türkiye’ye gelişinin 50’nci yılı. Ben Lojistik Komutanı iken envanterimizdeki bazı F4’ler 2044’e kadar uçabilecek şekilde gövde ömrüne sahipti” dedi.

Türk Hava Kuvvetleri’nin bakım kabiliyetlerinin üstünlüğüne dikkat çeken Karakuş, “Ben Lojistik Komutanı iken Hollanda Hava Kuvvetleri’ne ait F16’larının uçuş yüzdesi yüzde 45 iken bizim F16’larımızın uçuş yüzdesi yüzde 85’in üzerindeydi. Hollanda Hava Kuvvetleri Komutanı da bu yüzden bizi ziyarete geldi. Lojistik ve bakım tesislerimizi incelemek ve bu konularda bilgi almak istedi. Düşünebiliyor musunuz milli geliri bizden yüksek bir ülke uçak bakımı konusunda bizden destek almak istiyor. Türkiye’nin bakım ve lojistiğe gösterdiği hassasiyet tartışılmaz. Zaten Kayseri’deki bakım merkezi 1920’lerde uçak fabrikası olarak kurulmuştu. Türkiye 1960’lardan ve 74’teki Kıbrıs Harekatı’ndan itibaren havacılığını geliştirmek için yoğun çaba sarf etti” diye konuştu.

Bu noktada uçağın eski olmasının ya da eski dönemde tasarlanmış olması önemli olmadığını söyleyen Dr. Öğretim Üyesi Sunar da şöyle devam etti:

“Önemli olan onun bakımlarının ve gerekli kontrollerinin doğru zamanda yapılmış olmasıdır. Üreticiler de ürünlerinin arkasında durur zaten. Bu uçaklar dünyada halen güvenle kullanılıyor, biz de kullanıyoruz. Bakım sistemimizin de oturduğu bir uçak. Dolayısıyla burada deneyimimiz de iyi. Düşündüğünüz zaman geçmiş yıllarda bir kaybımız da yok. Olsa oralarda da birtakım sorunlar olur. Yalnız şu önemli bir ayrıntı: Malzeme yorulması ya da uçağın gövdesinin yorulması gibi şeyler tespit edilemezse, büyük bir parça kopması gibi, bu da onu getirebilir. Bu da sorgulanır ve sonrasında hızlı aksiyon alınır. Belki kimsenin başına gelmemiş bir durumdur ama bir anda dünya üzerindeki başka uçaklarda da olduğu keşfedilebilir. Ama onu da şöyle dışlayabiliyoruz. Bu uçak 70 yıla yakın süre kullanıldı ve bu süreçte mutlaka bazı işaretler verirdi. Burada teknik anlamda gözden kaçan kritik bir husus olabilir. Çok ekstrem bir durum olabilir yoksa yine yakalanırdı.”

Emekli Hava Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş, İngiltere’den alacağımız ikinci el C130-C uçaklarının Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki C130’lardan çok daha yeni ve modern uçaklar olduğunu söyleyerek “Onlar taş gibi uçaklar.” dedi. Karakuş “Onlar C17 uçaklarına geçtiği için C130-C uçaklarını elden çıkarıyorlar. Bizde düşen uçak harici 18 adet C130-C ve E var. Keşke tüm uçaklarımız C130-C seviyesinde olsa hatta keşke 10 tane aldığımız A400M kargo uçaklarından biraz daha alabilsek” ifadelerini kullandı.

ÇOK OKUNANLAR