Sahip olmadan yaşamak bizi özgür mü yapıyor yoksa köksüz mü bırakıyor?
Bir zamanlar ev almak geleceğin garantisiydi. Arabası olan güçlü sayılırdı. Dolap dolusu kıyafet, en şık çantalar, yıllarca saklanan hediyeler. Sahip olunan her eşya güven duygusu verirdi. Elin dolu ise kalbin de sakindi sanki. Oysa bugün dünya başka bir sayfaya geçti. Çoğumuz artık satın almıyor sadece erişiyoruz.
Abonelikle izliyor kiralıyoruz; arabayı saatlik alıyoruz; kıyafeti bir geceliğine giyiyoruz; ev tutuyoruz ama sahip olmuyoruz…
Sahip olmak yerini dokun bırak sistemine bıraktı. Deneyim var ama kök yok. Hafiflik var ama iz yok. Dünya geçici bir depo, biz geçici misafir gibiyiz.
Kulağa modern geliyor. Üstelik çevre açısından umut verici.
Az üretim az atık az karbon.
Kıyafet tekrar tekrar giyiliyor.
İsraf düşüyor, doğa nefes alıyor.
Ekonomi kiraladıkça dünya temizleniyor. O açıdan kiralama adil. Dünyaya daha az yük. Geleceğe daha fazla şans.
Ama ruh burada biraz soruyor.
Kiralık bir gelinlik güzeldir ama hatırası başkasınındır. Hem sürdürülebilir hem yabancı hisli.
Koltuk senin evinde dursa da sen koltuğun sahibi değilsen anının da sahibi misin. Sahip olmak eşya değil aslında bağ kurmak demekti. Kiralamak ise hızlandırmak.
Ama belki sahip olmak da baştan beri kutsal değildi.
Belki eşyaya sahip olmak insanı zengin değil yorgun kılıyordu.
Dolap doluydu ama ruh bazen boştu.
Kimi ev sahibi oldu da huzuru olmadı.
Kimi arabaya sahipti ama yolun tadını alamadı.
Kimi çantalar aldı ama kimseyle paylaşacak hikayesi yoktu.
Sahip olmak bazen kök bırakır bazen zincir.
Tamamlayabilir de tutabilir de.
Belki kiralamak özgürlük, belki sahip olmak ağırlık.
Belki tam tersi. Belki ikisi birlikte.
Yeni dünya ikisinin tam ortasında duruyor.
Kiralık sistem doğaya iyi geliyor ama insanı hafifletirken biraz da yüzeyselleştirebilir.
Sahiplik ise hatıra verir ama bazen fazlalıkları biriktirir, nefesi daraltır.
O yüzden soruyu yeniden kurmak gerekiyor.
Gerçek lüks eşyanın sahibi olmak mı yoksa eşya tarafından esir olmamak mı?
Belki kiralamak bizi özgür kılar…
Belki sahip olmak bizi tamamlar…
Belki en doğrusu ikisinin dengesi…
Bir elbiseyi bir gece kiralayıp anısını saklamak; bir kitabı satın alıp altını çizebilmek; bir arabayı kullanıp yükünü taşımamak; bir evde yaşayıp kök salmak…
Belki cevap ne kiralamak ne sahip olmak.
Belki cevap seçebilmek.
Çünkü dünya kiralanabilir; eşya kiralanabilir; zaman bile parça parça yaşanabilir.
Ama ruh kiralanır mı?
Hatıra kiralık olur mu?
Sevgi abonelik paketine sığar mı?
Belki geleceğin en büyük lüksü hiç sahip olmadan yaşamak değil…
Her şeye sahip olup kaybolmak da değil…
Ne kadarına bağlanacağını bilerek yaşamak.

