Hani 90’lı yılların ünlü kitabı “Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten” vardı ya, ülkemizdeki siyasi bölünmede de buna benzer bir bölünme var sanki.
Elbette siyasi kutuplaşmanın artışı, sosyal medyanın hayatımızdaki rolünün artması ve geleneksel medyanın da aynen sosyal medyadaki gibi “yankı odaları”na dönüşmesi, iktidar veya muhalefet açısından tek sesli olması, siyasi kimlikler arasındaki iletişimsizliği besliyor. Herkes kendi cenahının “gerçek”lerinden besleniyor, başka bir “gerçek” daha olabileceği aklına bile gelmiyor. Bu da zaman içinde toplumdaki koca koca kesimlerin birbirleriyle aynı dili konuşmamasına, aynı metini farklı farklı anlamasına, birbiriyle diyalog kuramamasına, aynı kaygıları gütmemesine neden oluyor.
Tabii bu söylediklerim, siyasi ve kültürel konular. Yoksa elbette bazı somut konularda bir ayrılık yok. Yani “Bugün hava yağmurlu” dediğinizde karşıt siyasi kamptan biri “Hayır ne yağmuru” demiyor. Allahtan demiyor.
PanoramaTR araştırmasında, araştırmacılar katılan deneklere “Türkiye’nin gidişatını nasıl görüyorsunuz” diye de sormuş. Araştırmanın Türkiye ortalamasına göre cevap verenlerin yarıdan fazlası ülkenin “kötüye gittiğini” düşünüyor, dörtte birden biraz fazlası ise “İyiye gidiyor” diyor.
Bu kadar sıkıntılı bir dönemden geçerken kötümserliğin artması normal. Yani bu soru bir yerde “Hava yağmurlu mu” sorusu kadar somut bir durumu ölçmeye çalışan bir soru aslında. Toplumun yarıdan fazlası için yağmur yağıyor.
Araştırmacılar, iyimser ve kötümser yanıtları verenlerin “Bugün seçim olsa kime oy verirdin” sorusuna verdikleri yanıtlarla ilişkisine baktıklarında şaşırtıcı bazı sonuçlar çıkmış. Mesela, Ak Parti’ye oy vereceğini söyleyen her 10 kişinin 6’sı “Türkiye’nin de iyiye gittiğini” söylemiş. Ak Parti seçmeninin sadece yüzde 20’si “Kötüye gidiyor” demiş.
Ak Partili seçmendeki bu iyimserlik seviyesinin yanına bile yaklaşmıyor diğer partilerin iyimserleri. Mesela AKP’nin Cumhur İttifakı ortağı MHP’de seçmenin yüzde 20’den bile az bölümü ülkenin iyiye gittiğini düşünüyor; neredeyse yarısı “ülke kötüye gidiyor” demiş MHP’lilerin.
MHP seçmeni böyleyse diğer muhalefet partilerini tahmin etmek çok zor değil. Ama az önce de söyledim, bu kadar krizli bir dönemden geçerken “Gidişat nasıl” sorusu öyle duygularla ilgili değil bir hayli somut bir durumu ölçen bir soru. Fakat buna rağmen, Ak Parti seçmeninin ülkenin geri kalanından bu denli ayrışmasını anlamak ve anlamlandırmak o kadar kolay değil.
Türkiye’de aklın başında bütün iktisat eleştirmenleri aylardır Merkez Bankası döviz rezervlerini tartışıyor, çünkü Türkiye’nin bir ödemeler dengesi krizine girmesinden, dış yükümlülüklerini yerine getirememesinden endişe ediyorlar. Benzer bir endişeyle Moody’s Türkiye’nin kredi notunu Tanzanya seviyesine indiriyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan buna cevaben, “Bizim gerçeğimiz farklı, yukarı doğru pik yapıyoruz” diyor.
Ak Parti seçmeninin tutumuyla Cumhurbaşkanı’nın tutumu arasındaki paralellik çok çarpıcı. Gerçekten de galiba ülke gerçeğiyle bu insanların gördüğü/hissettiği gerçek bir birinden farklı anlaşılan. Ama gelin bir başka soruya bakalım: Deneklere geçen ayı ekonomik olarak nasıl geçirdikleri sorulmuş. Ak Partiye oy vertenlerin de çoğunluğu (yüzde 60’a yakın) ya geçinemeyip borçlandığını ya da zar zor geçindiğini söylemiş. Beşte ikisi, zorluk yaşamamış hatta kenara da biraz para ayırmış. CHP seçmenine baktığınızda yüzde 85’e yakını geçinememiş. Belki de AKP seçmeni çok zengin.