Bugün korona virüsün bütün Avrupa’da yeniden yükselşini izliyoruz. Bir ülke hariç: İsveç.
Korona salgını başladığında Türkiye de dahil neredeyse bütün ülkeler, salgının yayılmasını sınırlamak için zecri tedbirler aldı. Bu tedbirler arasında sokağa çıkma yasakları da vardı, lokantaları, AVM’leri ve berberleri kapatmak da.
İsveç bunların hiçbirini yapmadı. Onun yerine halkını salgına karşı uyarmakla yetindi. Hatta okulları bile kapatmadılar; sadece üniversiteler ve 16 yaş üstü için okullar kapandı, daha küçükler eğitimlerine bir gün bile ara vermedi.
İsveç’in bu stratejisinin arkasındaki isim Anders Tegnell’di. Başından beri, uyguladığı bu stratejinin sonuçlarının uzun dönemde anlaşılacağını söyledi. “Biz sürdürülebilir bir strateji peşindeyiz” diyordu ve diğer stratejilerin bir kapanıp bir açılmayla sonuçlanacağını tahmin ediyordu.
Bugün baktığımızda İsveç gerçekten de Avrupa’da (Almanya’yla birlikte) salgının kafasını en az yükselttiği ülke. Avrupa Birliği’nin Salgın Hastalıkları Kontrol ve Önleme biriminin (ECDC) yaptığı hesaba göre İsveç’te son 14 günde ortaya çıkan yeni vakaların toplamı, 100 binde 22’ye denk geliyor. Aynı rakam İspanya’da 100 binde 279, Fransa’da 158.5; Çekya’da 118; Belçika’da 77 ve Britanya’da 59.
Ancak tabii İsveç’in bugün başarılı gibi duran stratejisi başta çok tartışıldı. Özellikle ülkede ölüm sayılarının çok tırmandığın aylarda, İsveçli çok sayıda bilim insanı toplu halde bir dilekçe verip Tegnell’in çizdiği stratejinin “aptallık” olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini söylediler. Ama strateji değişmedi.
Yine de, aslında İsveç’te ölüm miktarı komşularına göre çok yüksek. 100 bin nüfusta 574 kişi öldü ülkede şimdiye kadar. Bu Danimarka’nın beş, Norveç ve Finlandiya’nın 10 katı fazla ölüm demek. Ama yine de Britanya, İspanya ve İtalya’ya göre hayli düşük.
Tegnell, France-24 kanalına verdiği bir söyleşide yüksek ölüm oranının stratejinin yanlışlığından değil, yaşlı bakım evlerinde yaşanan rezaletten kaynaklandığını söyledi. “Yaşlı bakım evlerinde virüsün yayılmasını engelleyemedik” dedi.