“İki yıldır yapılanın tersini yapalım, ekonomi düzelir”
07 Aralık 2020

Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’a göre Türkiye’de ekonominin düzelme rotasına yeniden girmesi için yapılması gereken şey basit: Son iki yılda yapılan her şeyin tersini yapmak.

Karar gazetesinde Taha Akyol’a bir mülakat veren Durmuş Yılmaz’ın görüşleri özetle şöyle:

  • İster üretim ister harcamalar hangi yönden değerlendirilirse değerlendirilsin büyümenin motorunun güçlü kredi büyümesi olduğu açıktır. 2’nci çeyrekte kapanan ekonomi 3’üncü çeyrekte açılmış ve ekonomiye olağanüstü bir kredi desteği verilmiştir.
  • Bakan Bey büyümenin istihdam yarat(a)madığını ve sürdürülmesinde güçlükler olduğunun farkındaydı. Olumlu bir gelişme.
  • Yurttaşlar büyümeyi hissedebildi mi? Sağlıklı değerlendirme için büyümeden ziyade istihdama odaklanmak daha doğrudur. Yüksek büyüme oranı istihdam yaratır, pandemi sürecinde kaybedilen gelirlerin bir bölümünü ikame eder. İlave istihdam yaratmak bir yana, büyüme var olan istihdamın bile sürdürülmesine olanak vermedi. İstihdam o kadar kötü etkilendi ki, istihdam ve büyüme 2020 yılı 1’inci çeyreğinde 100 kabul edilse büyüme 3’üncü çeyrekte 105’e yaklaşırken, istihdam 90’a geriliyor.
  • Geniş tanımlı işsizlik oranının %28,6’ya çıktığı ortamda emeğin GSYH’den aldığı pay %29,7 den %26,6’ya gerilemiştir. Bu husus oldukça dengesiz bir büyümeye işaret etmektedir.
  • Yönetimler bir tercih yapmak zorunda kaldıklarında elbette sağlık seçilmeli ve ekonominin kapanma süresince yurttaşların beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek gelirleri olmalı. Türkiye bunu tercih etmedi. Ağırlıklı olarak borç ertelemeleri ve kredi kolaylıkları sağladı.
  • Bütçe mali bir hareket alanı sunmasa da harcama kalemleri arasında yapılacak tercih değişiklikleri buna imkân tanır. Ayrıca; bu günler düşünülerek hareket edilseydi, TCMB yedek akçesi bu işe yeterdi.
  • Artık bunlar yok, ama hâlâ çözüm var. Pandeminin başında gerek uygulayıcılar gerekse akademisyenler; üzerinde iyi çalışılmış, giriş ve çıkış yöntemleri belirlenmiş, suiistimalden uzak şeffaf bir plan çerçevesinde Merkez Bankası kaynaklarının kullanılabileceği yönünde görüş bildirmişlerdir. Şimdi detayına girmeye gerek yok. Henüz vakit geçmiş değil ya kısa vadeli avans şeklinde ya da TCMB’ye ihraç edilecek özel tertip “Pandemi Tahvili” ile kaynak sağlanabilir. Çok hassas bir konu, kaş yapayım derken göz çıkarmamak için disiplin ve temiz sicil şart.
  • 2013’te 951 milyar dolarla zirve yapan milli gelir, bugün 730 (tahmini) milyar dolara geriledi.  Fakirleştik, orta gelir tuzağına geri döndük, en önemli kazanımlarımızdan olan TFV neredeyse sıfırlanmıştır. Önceki dönemde içsel tutarlılığı olduğunu söylediğim makro politika yapımı ve karar alma süreci bugün kaybolmuştur. Artık makro sorunlarımıza günü birlik mikro çözümlerle tepki veriyoruz.
  • Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle MB bağımsızlığı çok büyük tahribata uğradı. Kredibilitesinin yeniden inşası şart. Bu yurttaşlık hakkına saygının bir gereğidir. Bağımsızlığın olduğu yerde bir miktar demokrasi açığı vardır. Ancak, bu bağımsızlık “elitist bir fantezi” ya da popülist siyasetin iddia ettiği gibi “küresel finans çetesinin bir komplosu” değildir. MB bağımsızlığı önemlidir çünkü, paranın itibarının ve ülke varlıklarının değerinin korunması bir zorunluluktur.
  • Yurttaşın cebindeki paranın değerini tırtıklamak hırsızlıkla eşdeğerdir. Enflasyon ahlaksızlıktır, enflasyon kanunsuz bir vergidir.
  • Artık ağızlara sakız olan ve hepimizin söylemekten yorulduğu hukuk, yapısal reform falan demeyeceğim. Aklı ve rasyonelliği esas alan kurala dayalı toplumsallığı güçlendirelim. Bunun için son birkaç yılda yapılmaması gerektiği halde yapılanların tümünün tersini yapalım yeter.