Bu yıl altının “Altın yılı” oldu
03 Ocak 2021

Finansal yatırım araçlarının getirileri açısından çok dalgalı bir yıl olan 2020 birçok ülkede yaşanan ve geçmişte eşi benzeri görülmemiş bir parasal genişleme furyası sayesinde genelde yatırımcıları memnun eden bir yıl oldu.  

Bu yazıda Türk halkının finansal yatırımlarının büyük bir yüzdesinin yönlendiği yatırım araçlarının 2020 yılı getirilerini inceleyeceğim.

Öncelikle Kasım 2020’de yayınlanmış olan TCMB Finansal İstikrar Raporu’nda yer alan hane halkı finansal varlıklarının dağılımına bir göz atalım.

Geçmiş senelere göre çok önemli değişiklikler göstermemiş olan bu varlık dağılımına göre toplam finansal yatırımlarımızın %67’si vadeleri bir ayın biraz üzerinde olan döviz ve TL mevduattadır. TCMB verilerine göre, Eylül 2020 itibarı ile toplam hane halkı varlıkları yaklaşık 300 milyar Dolar civarındadır.  

Grafik TCMB resmi verilerine dayanarak oluşturulduğu için burada finansal sistem dışındaki döviz ve altın miktarı görünmemektedir.  ‘Yastık altı’ olarak tanımlanan bu varlıkların tutarının toplam hane halkının varlıklarının %30’u ile %50’si arasında (yani USD 100-150 milyar civarında) olduğunu iddia eden, bilimsel olmasalar da gözlemlere dayanan bazı tahminler mevcuttur.   

Yastık altı varlıkları da değerlendirmeye kattığımızda toplam finansal varlıklarımızın 1/3’ünün kısa vadeli Türk Lirası varlıklarda, 2/3’ünün de döviz ve altında olduğu genellemesini yapabiliriz.

I. Nominal Getiriler

İncelememize en çok tercih ettiğimiz finansal yatırım araçlarının 2020 yılı nominal getirilerini değerlendirerek başlayalım:

(Yatırımcıların döviz cinsi yatırımlarının 1/3 kadarı ağırlıklı Euro olmak üzere Dolar dışı para birimlerindedir.  Analizi sadeleştirmek için aşağıda sadece Dolar getirlerini inceledim. Çapraz kurlardaki oynamalar yazının vermek istediği mesajı etkileyecek düzeyde değildir.)

  1. Altın: Grafikte görüldüğü gibi, 2020 yılının getiri şampiyonu 2019 yılında olduğu gibi yine Gram Altın olmuştur. Bilindiği gibi, Gram Altının getirisi Dolar/TL’nin ve Ons Altın/Dolar’ın getirilerinin bileşiminden oluşmaktadır.  Dolar/TL’nin yıl içinde %25.1 artmış olması ve yıla 1,517 Dolar civarında başlayan Ons Altın fiyatının 1,898 Dolar seviyesinde kapanmış olması Gram Altının getirisini %56.5 ile zirveye taşımıştır.
  1. Hisse senetleri: 2020 yılına 1,144 seviyesinden başlayan BIST 100 endeksi Mart ayı içinde  yılın en düşük seviyesi olan 819’u gördükten sonra yıl sonunda 1,477 seviyesinde kapanmıştır. BIST 100 endeksinin artışı %29 olmuş, buna %1.25 ortalama temettü getirisi ilave edilince toplam getiri %31 olarak gerçekleşmiştir. 

Sektör bazındaki getirilerde geçmiş yıllara göre çok daha belirgin ayrışmalar gözlenmiştir.  Borsa İstanbul’da işlem gören tüm hisseleri kapsayan BIST TUM endeksi küçük ve orta orta ölçekli şirketlerde gözlenen yüksek değer artışları nedeniyle %40 getiri ile BIST 100 endeksine fark atmıştır. 

Bankaların ve sigorta şirketlerinin hisse senedi performanslarını gösteren BIST MALİ endeksinin yükselişi %16 ile sınırlı kalırken, salgın döneminde en olumsuz etkilenen sektörlerin başında gelen ulaştırma sektöründeki hisseler yılı ortalamada %3 düşüşle kapatmışlardır.

Sanayi hisseleri borsada çok iyi bir yıl geçirmişler, BIST SANAYİ endeksi yılı %68’lik bir yükselişle kapatmıştır. 

 

Endekslerin salgının ilk dalgasının zirvesi olduğu düşünülen Mart ayı içindeki en düşük seviyelerinden yıl sonunda dek gerçekleştirdikleri yükselişler çok çarpıcıdır. Sanayi şirketleri ortalamada dip seviyeye göre %145, yılı ekside kapatan ulaştırma sektörü şirketleri bile %107 artış kaydetmişlerdir.

2020 yılı borsa yatırımcı sayısının yüksek arttığı bir yıl olmuştur.  Yılbaşında 1.2 milyon kişi düzeyinde olan toplam hisse senedi yatırımcısı sayısı Kasım ayı itibarı ile 1.9 milyon kişiye ulaşmıştır.  Bu artışta mevduat faizlerinin reel getirisinin yıl boyunca negatif seviyelerde olmasının ve halka arzların etkisi büyüktür.

2020 yılı içinde şirketler borsada halka açılarak 1.1 milyar TL tutarında kaynak sağlamışlardır. Bu tutar geçmişte halka arzlardan sağlanan tutarlara göre düşük olmasına rağmen halka arzların sayısal olarak artması memnuniyet verici olarak düşünülebilir.  Ancak genelde küçük ve orta ölçekli şirketler halka açılmakta, ülkemizin önde gelen birçok büyük şirketi hala borsaya uzak durmaktadır. Yeni halka açılan şirketlerin ortalama performanslarını yansıtan BIST HALKA ARZ endeksi 2020 yılı içinde tüm endekslerin üzerinde, %197’lik bir artış göstermiştir.

Finnet2000.com verilerine göre 2020 yılı içinde en çok kazandıran ve kaybettiren hisselerin listeleri aşağıdadır.  Özellikle küçük ve orta ölçekli birçok hissede normalin ötesinde sert fiyat ve hacim hareketleri ve manipülatif işlemler gözlemlenmiştir.  Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Ekim 2020 içinde bu konuda ek düzenlemeler yaparak kanununda piyasa dolandırıcılığı olarak tanımlanan bu tür işlemleri yapanlara verilecek cezaları arttırmış ve yüklü cezalar vermeye başlamıştır.

Manipülatif işlemlerin artması piyasamızın saygınlığını düşürmekte ve sermaye piyasamızın sağlıklı gelişmesine engel olmaktadır.  

Manipülasyon ile mücadelede asıl görev aracı kurum yöneticilerine, çalışanlarına ve halka açık şirketlerin ortaklarına düşmektedir.  

Aşağıdaki listelerdeki hisselerin bazılarının yıl içindeki en yüksek ve en düşük seviyeleri arasındaki fark hayret vericidir.

Tüm hisseler arasında en çok kazandıran hisseler:

BIST 30 hisseleri arasında en çok yükselenler:

Tüm hisseler arasında en çok düşenler:

  1. Yastık altı Dolar: 2020 finansal varlıklarının büyük bölümünü dövizde değerlendiren Türk yatırımcılar için güzel bir yıl olmuş, yılbaşında Dolar alıp bunu kasasında, evinde, cüzdanında saklayan bir yatırımcı kur artışı nedeniyle Dolar’da %25, Euro’da %36 getiri elde etmiştir.  
  1. Bankadaki Dolar: Yine yıl başında Dolar alıp bunu bankalarda aylık mevduat olarak değerlendiren bir yatırımcı (%20 stopaj sonrası) ortalama %0.79 net faiz getirisi elde etmiştir.  Yıla %2 brüt seviyesinde başlayan Dolar mevduat faizi yıl ortasından itibaren %1 seviyesine düşmüştür.  Doların TL karşısında değerlenmesi ve faiz geliri dövizini bankada değerlendiren yatırımcının toplam getirisini %26’ya getirmiştir.
  1. Eurobondlar: Yerli yatırımcıların Eurobondlara olan ilgileri günden güne artmaktadır. Geçmişteki Eurobond getirileri konusunda sağlıklı bir veri tabanına sahip olmadığım için banka ve şirketlerimizin yurt dışında ihraç ettikleri ve özellikle yüksek varlık düzeyindeki yerli yatırımcıların yatırım yaptıkları Eurobond getirilerinin detaylı bir analizini yapamıyorum.  Ancak, 2020’nin Eurobond yatırımcıları için (Şubat-Mayıs ayları arasında sert düşüşte duyulan tedirginlik hariç) iyi bir sene olduğunu söylememiz mümkün.  

Türk Eurobondlarının fiyatlanmasında en önemli gösterge olan 5 yıllık  CDS primi 2020’ye 276 seviyesinde başlamış, Mart ayında en yüksek seviyesi olan 652’yi görmüş ve yılı 307 civarında kapatmıştır.  Bilindiği gibi, önemli bir ülke riski göstergesi olan CDS (kredi temerrüt takası) primlerinin düşmesi genel faiz seviyelerinde bir değişiklik olmaması durumunda Eurobond fiyatlarının yükselmesine ve toplam getirilerinin artmasına neden olur.

Aşağıdaki tabloda dolaşımda olan bazı önemli Eurobondların faiz getirilerini ve değer artışlarını görebilirsiniz.  Örneğin Garanti Bankası’nın 2027 yılı vadeli Eurobond’unun fiyatı 2020 yılı içinde CDS primimizdeki artışa rağmen yurtdışı Dolar faiz oranlarının düşmesi nedeniyle %3.4 artmıştır.  Bu tahvili portföyünde bulunduran bir yatırımcı bu artışın yanı sıra tahvilin yıllık %6.125’lik kupon faizini almış ve toplamda %9.8 getiri elde etmiştir. Yurt dışında işlem gören Eurobondlarımız genelde Dolar bazında %10 ile %15 arasında getiriler sağlamışlardır.

  1. Hazine Bonosu: 2020 yılı başında getirisi %12.25 olan bir yıllık hazine bonosunu alan bir yatırımcı %10 oranındaki stopaj kesintisi sonrası net %11.03 getiri elde etmiştir. 2020 yılı boyunca tahvil faizleri sürekli düşüş göstermiş,  TCMB’nin Kasım ayında düşük faiz politikasını sonlandırması ile tekrar yükselişe geçmiştir. 

Bilindiği gibi tahvillerin faizleri düşünce fiyatları yükselir.  Yıl başında bir yıldan daha uzun vadeli tahvil alan bir yatırımcı faiz düşüşü nedeniyle (tahvilin fiyatının artması sonucu) yukarıdaki orandan daha da yüksek bir getiri elde etmiştir.  1986 yılından beri yapmakta olduğum bu analizi daha basit tutmak amacı ile tahvillerdeki sermaye kazançlarını (veya kayıplarını) bu hesaplamalara katmıyor, 1 yıllık tahvillerin yıl başında alınıp yıl sonuna kadar tutulduğunu varsayıyorum.

Türk Lirası cinsinden tahvillerin getirileri son 10 yılda sürekli enflasyonun gerisinde kalmıştır.  

  1. TL Mevduat: 2020 yılı başından itibaren her ay düzenli olarak TL mevduat yapan bir yatırımcı (ki mevduat sahiplerinin çoğunluğu bu tanıma girer) yıl boyunca (yılbaşında %15, Ekim ayından itibaren %5 olan stopaj sonrası) %8.7 net bileşik getiri elde etmiştir.  Bu oran büyük bankaların mevduata verdikleri faizlerin ortalamasıdır.  Daha yüksek faiz veren küçük ve orta ölçekli bankalar ile çalışanlar veya büyük montanlı hesapları nedeniyle daha iyi oran alan mevduat yatırımcıları bunun %2 ile %4 üzerinde bir ortalama getiri elde etmişlerdir. 

TÜİK verilerine göre  %15 civarında olan yıllık TÜFE oranının çok altında kalan mevduat faizleri yatırımcıların döviz, altın ve hisse senedi gibi alternatif yatırım araçlarına yönlenmelerine neden olmuştur.

II. Reel (Enflasyondan arındırılmış) Getiriler

2020 yılı Tüketici Fiyat Endeksi artışı 4 Ocak 2020 günü resmi olarak açıklanacaktır. TÜİK tarafından açıklanacak yıllık artışın %15 civarında olacağını tahmin ediyorum.  Siz “benim enflasyonum bunun üzerinde oldu” diyebilirsiniz, büyük bir ihtimalle haklısınızdır da, ancak maalesef reel getirileri hesaplarken resmi verileri kullanmaktan daha doğru bir yöntem düşünemiyorum.

%15 TÜFE artışı varsayımına göre 2020 yılı içinde bu çalışmada incelenen yatırım araçlarının reel getirileri aşağıdaki tablodadır:  

 III. Uzun Vadeli Getiriler (1986-2020)

“Geleceğe Yatırım – Aileler İçin Tasarruf ve Yatırım Tavsiyeleri” adlı kitabımızda en çok tercih edilen finansal yatırım araçlarının getirilerini borsamızın başlangıç yılı olan 1986’dan beri incelemiştim.  O çalışmayı 2020 yılını dahil ederek yeniledim. 

1986-2020 yılları arasındaki nominal getiriler aşağıdadır:

1986-2020 döneminde ortalama enflasyon (TÜFE artışı) %34.6 olmuştur.  Bu 35 yıllık dönemde en düşük %6.2 (2012 yılında), en yüksek de %125.5 (1994 yılında) olarak gerçekleşmiştir

Nominal getiriler üzerinden yorum yapmak anlamlı olmadığı için yıllık ortalama reel getirileri inceleyelim. Aşağıdaki reel getiri rakamları yıllık geometrik ortalamalardır.  1986 yılındaki 100TL bu getiriler ile bileşik faiz hesabıyla aşağıdaki tablonun son kolonundaki reel değere ulaşır. 

 

pastedGraphic_11.png

Görüldüğü gibi, 1986-2020 döneminde en yüksek getiriyi yıllık %6.88 ile hazine bonoları getirmiş ve her yıl hazine bonolarına düzenli yatırım yapan bir yatırımcı 1986 yılında 100TL olan birikiminin alım gücünü yaklaşık 10 misli arttırarak TL 1,027 düzeyine çıkarmıştır. 

BIST 100 hisseleri %6.83 ortalama toplam getiri ile ikinci sırayı almışlardır.  Bu dönemde BIST 100’ün ortalama temettü getirisi %2.3 civarında gerçekleşmiştir. Toplam getirinin geride kalan kısmı hisse senetlerinin değer artışlarından gelmektedir.  %5’in altında olan yıllık ortalama fiyat artışının riskli (fiyat oynaklığı yüksek) bir yatırım alanı için çok da cazip olmadığını söylemek mümkündür.

Yukarıdaki tablodaki en çarpıcı sonuç, yastık altında tutulan doların 35 yıl içinde alım gücünün 2/3’ünü kaybetmiş olmasıdır.  (O dönem boyunca ortalama enflasyon yıllık %34.6, ortalama yıllık Dolar getirisi %31 olmuştur).  Yatırımcıların Dolar ve altınlarını evde tutmalarının en önemli iki nedeni sisteme duyulan güvensizlik ve dini nedenlerle faize karşı olan hassasiyettir.  Katılım bankacılığı sistemi yatırımcılara islami kurallara uygun yatırım araçları sunarak ikinci soruna çare getirmiştir.  Ancak güven sorununu çözmek için yoğun çaba sarf etmemiz gerekmektedir çünkü yastık altındaki birikimlerin ne ülke ekonomisine, ne de yukarıda görüldüğü gibi yatırımcılara bir hayrı vardır. 

Dövizlerini bankada değerlendiren yatırımcılarının getirileri özellikle 1990’lı yıllardaki yüksek faizler nedeniyle yastık altına göre çok daha yüksek olmuştur. Düşen faizler son yıllarda aradaki farkı çok daraltmıştır.

Altın ve TL mevduat bu dönemde birikimlerin alım gücünü korumuş, ancak tatmin edici bir uzun vadeli katkı sağlayamamışlardır. 

Dönemsel Getiriler

Getirileri dönemlere göre incelemekte de fayda vardır.  Aşağıdaki tabloda görülebileceği gibi, 1986-2010 arasında çok yüksek reel getiriler üreten hazine bonoları 2011 sonrası ancak enflasyonu karşılayabilmişlerdir.  

Aynı olumsuz durum borsa için de geçerlidir.  2011 sonrasında hisse senetleri ortalamada reel getiri üretememişlerdir. 

2011-2020 arasında yüksek reel getiriler üreten döviz ve altın yatırımcılarının yüzlerini güldürmüşlerdir.  Düşen faizler nedeniyle son yıllarda yastık altı Dolar ile bankada tutulan Dolarların getirileri birbirlerine yaklaşmışlardır.

pastedGraphic_12.png

Aşağıdaki tabloda herhangi bir yıl içinde en çok kazandıran (yeşil ile işaretli) ve en çok kaybettiren (kırmızı) yatırım araçları görülmektedir.  Görüldüğü gibi hisse senetleri 15 sene en düşük, 14 sene de en yüksek getiriyi sağlayarak en riskli yatırım aracı olduklarını teyit etmişlerdir.  Bu çok doğaldır, tüm dünyada hisse senedi piyasaları yüksek oynaklık gösterirler.  Ancak, bu oynaklığın ödülünün yüksek getiri olması gerekir.  Yatırımcıların özellikle son yıllarda daha düşük oynaklık ile daha yüksek getiri sağlayan döviz ve altına yönelmiş olmaları son derece rasyonel bir davranıştır.  Bu 35 yıllık dönemde bankada değerlendiren Dolar 9 yıl,  Cumhuriyet Altını ise 6 yıl en yüksek reel getiriyi sağlamışlardır.  

 

pastedGraphic_13.png

Uzun vadeli analizde karşımıza çıkan ilginç bir gözlem de döviz ve borsanın yıllar içinde ters yönlerde hareket etmeleridir. Teknik deyim ile hisse senetleri ve dövizin getirilerinin korelasyonu negatiftir.  Genelde borsanın çıktığı yıllarda döviz düşer, düştüğü yıllarda ise döviz çıkar.  

Aşağıdaki tablo bunu gözler önüne sermektedir.  Tablonun üst kısmında o sene içinde en yüksek getiriyi, en altında ise en düşük getiriyi sağlayan yatırım araçları yer almaktadır. 2005 yılında zirvede olan borsa, 2006 yılında dibe düşmüş, 2007 yılında tekrar zirveye çıkmıştır.  Dolar ve borsanın yıllar içindeki hareketlerini incelerseniz bu çarpıcı ilişkiyi görebilirsiniz.

 

IV. 2020 yılında yurtdışı piyasalarda yaşanan gelişmeler

2020 finansal piyasalar açısından eşi benzeri görülmemiş bir yıl oldu.  Bir çok varlık sınıfı açısından iyi bir sene olan 2019’un ardından tüm finansal piyasalar 2020 yılının ilk haftalarında hızlı başlangıçlar yaptılar. Şubat ayından itibaren Covid salgınının Avrupa ve ABD’ye sıçraması piyasalarda büyük bir panik başlattı.

Piyasalardaki panik Mart ayının ikinci yarısında zirveye çıktı.  O günlerde hemen hemen her varlık sınıfında büyük düşüşler kaydedilmişti. Bazı borsalarda kayıplar %40 seviyelerine çıkmış, petrol kontratları tarihte ilk defa negatif fiyattan işlem görmüş, altın ve kısa vadeli ABD tahvilleri dışındaki tüm piyasalar eksiye düşmüşlerdi.  Piyasalarda büyük bir umutsuzluk hakimdi.  Dünya borsalarında kayıp 20 trilyon Doları geçmiş, gelişmekte olan ülke hisse senetlerinden ve tahvillerinden çıkışlar rekor seviyelere ulaşmıştı.  

 pastedGraphic_15.png

Piyasalarda karamsarlığın en yüksek olduğu noktada FED 2008 krizinde olduğu gibi parasal genişleme yönünde kararlar aldı ve bu konudaki duruşunu yıl sonuna kadar değiştirmedi.  Tarihte eşi benzeri görülmemiş olan bu parasal genişleme varlık fiyatlarındaki düşüşü tersine çevirdi ve başta Nasdaq olmak tüm ABD borsaları yılı tarihi zirvelerinde kapattılar. 

Borsalar

2020’yi %44 yükselişle kapatan Nasdaq Composite endeksi parasal genişlemenin etkisi ile Mart ayındaki en düşük seviyesine göre %94’lük bir artış kaydetti. Yıl boyunca %16 yükselen S&P 500 endeksi dip seviyeye göre %71 artış kaydetti.

Endeks 2020 Artış En Dibe Göre Yılbaşı / En Düşük
NASDAQ 44% 94% -28%
S&P 500 16% 71% -32%
MSCI EMERGING MARKETS 16% 70% -32%
MSCI WORLD 14% 68% -32%
MSCI TURKEY 13% 52% -26%

Başta Tesla olmak üzere bazı Nasdaq hisseleri baş döndürücü artışlar kaydettiler:

Tesla 743%
Moderna 434%
Zoom 396%
Apple 82%
Amazon 76%
Microsoft 43%
Google 31%

2020 ABD hisseleri açısından çok olumlu bir yıl olmasına rağmen diğer gelişmiş ülke borsaları için iyi geçmedi.  Gelişmekte olan piyasalar da sene sonuna doğru toparlandılar.

Gelişmekte olan ülke borsalarının getirilerini Dolar bazında gösteren MSCI Emerging Market Endeksi %16, tüm dünya borsalarının getirilerini yansıtan MSCI World Dolar endeksi de %14 yükseldi.  MSCI Turkey endeksindeki hisseler de Dolar bazında %13 yükseliş kaydettiler.

Emtia fiyatları

Yılın ilk çeyreğindeki ekonomilerdeki ani duruştan etkilenen ve değerli madenler dışında büyük düşüşler kaydeden emtia piyasaları yılın ikinci yarısından itibaren toparlanma içinde girdiler. 

20 Nisan 2020 günü, dünya ham petrol fiyatlarının en önemli göstergesi olan West Texas Intermediate Crude Oil (WTI) 20 Mayıs vadeli kontrat fiyatı o güne dek herhangi bir varlık sınıfında gözlenmedik bir şekilde negatif değere düştü. WTI üzerinde işlem yapanlar bir varillik kontratı ellerinden çıkarmak için 40 Doların üzerinde ödeme yapmak zorunda kaldılar.  2020’ye 61 Dolar civarında başlayan petrol yılı 48 Dolar seviyesinde kapattı.

2015 yılından beri yükselme trendinde olan altının Ons fiyatı yıl içinde %25 artarak 1,518 Dolardan 1,898 Dolara çıktı. 

Uzun yıllardır yatay seyreden gümüş fiyatı Mart ayındaki yılın en düşük seviyesi olan 11.7 Dolardan 26.4 Dolara çıktı. Gümüş yılı %48 yükselişle kapattı. 

Altın ve gümüşe göre daha egzotik yatırım araçları olan Paladium ve Platin sırasıyla %27 ve %11 değer kazandılar. 

Para birimleri

Amerikan Dolarının diğer para birimleri karşısındaki değerini gösteren Dolar Endeksi 2018 yılından beri bir yükselme trendi içindeydi.  2020 yılına 96.5 seviyesinden giren endeks, Mart ayı ortasında 103 seviyesini geçti ancak o noktadan itibaren sürekli bir düşüşe geçerek yılı %7 düşüşle, 89.9 seviyesinden kapattı.  

Doların popüler para birimleri karşısındaki değer kaybı aşağıdaki grafiktedir: 

pastedGraphic_16.png

    Kaynak: Finviz.com

Bitcoin

Şüphesiz ki, Tesla gibi birkaç hisse senedi dışında, tüm yatırım araçları arasında 2020 yılının şampiyonu Bitcoin oldu.

2017’de 20,000 Dolar seviyesini zorlamış olan Bitcoin daha sonra sert bir düşüşe geçmiş ve 2019’da 3,200 seviyesine gerilemişti.

2020 yılı başında 7,196 Dolar olan Bitcoin fiyatı, Mart ayında 3,870 Dolara kadar düştükten sonra Mayıs ayında 9,000 Dolar seviyesine yükseldi.  Ekim ayı ortasına kadar yatay seyreden Bitcoin yılın son çeyreğinde tarihi bir yükselişe imza attı ve 29,435  Dolara yükseldi.   

Bitcoin’in 2020 yılı artışı %309 oldu. 

Özetle, 2020 yılı yazımın başında da belirttiğim gibi, finansal varlıklara yatırım yapan yatırımcılar açısından çok kötü başlayan ama genelde iyi biten bir yıldı.  Ancak, salgın dönemi maalesef hem ülke ekonomilerine büyük zararlar verdi, hem de gelir ve varlık düzeyleri düşük olan bireyleri ve aileleri finansal açıdan büyük sıkıntılara soktu.     

2021 yılında salgın döneminin sona ermesini umuyor, herkese mutlu, neşeli, sağlıklı ve bereketli bir yeni yıl diliyorum.

Not: Attila Köksal’ın bu yazısı TurcoMoney dergisi için yazıldı.