Son 60 günde 2 milyondan fazla vaka oldu, 12 binden fazla kişi öldü
02 Mayıs 2021

Türkiye, korona salgını başladığından beri yaşadığı en kötü günleri şu son 20 günde yaşadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni kısıtlama kararlarını açıkladığı 12 Nisandan bu yana 1 milyon yeni vaka saptandı. Buna o kısıtlama kararlarına neden olan Mart ayı rakamlarını da eklediğimizde toplam vaka sayısı 1.5 milyonu geçiyor.

Türkiye’nin geçen yılın Mart ayından bu yana toplamda 5 milyondan az vaka saptadığı dikkate alınacak olursa, bütün salgın boyunca saptayıp kayda geçirdiğimiz vakaların üçte birini son 5-6 haftada yaşadığımızı görüyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 Nisanda bir dizi yeni kısıtlama önlemini devreye aldı ve “İki hafta izleyeceğiz, eğer düşmezse daha sert önlemler gelebilir” dedi. Nitekim o daha sert önlemler de ggeçen hafta başladı. 17 Mayısa kadar gece gündüz sokağa çıkma yasağı var. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kez, salgının başından beri ilk kez rakamsal bir hedef de verdi, günlük vaka sayısı 5 binin altına düşene kadar önlemlerin devam edeceğini söyledi.

Grafik aşağıya döndü ama yol uzun

Erdoğan’ın ilk tur önlemleri açıkladığı 12 Nisanda Türkiye’de vaka sayıları bir süredir tırmanıştaydı zaten. Bu tırmanış önlem açıklamasından sonra da devam etti; çünkü önlemler genellikle 8-10 günlük bir gecikmenin ardından sonuç vermeye başlıyor. 12 Nisan’da günlük vaka sayımız 54 bin 562’ydi. Aradaki günlerde bu rakam 63 bine kadar tırmandı ve 10 gün sonra 22 Nisanda günlük vaka sayısı 54 bin 791’e geri geldi. Ama artık grafiğin yönü aşağı doğru.

1 Mayıs akşamı açıklanan rakamlar günlük vaka sayısının 28 bin 817’ye gerilediğini gösteriyor. Artık sokağa çıkma yasakları tam olarak devrede olduğu için bu gerileme daha da devam edecek, günlük vaka sayıları kısa süre içinde 20 binin altına da gelecek. Ama günlük 5 binin altına düşmek çok kolay değil.

Vaka sayısı kadar önemli olan test başına kaç pozitif vaka çıktığı. Önlemlerin başlangıcında bu rakam yüzde 20’lere kadar geldi. Bugün yüzde 12’ye düşmüş durumda.

Nasıl günlük 28 bin vaka bize düştü gibi görünse de aslında çok yüksekse, yapılan her 100 testten 12’sinin pozitif çıkması da aslında çok yüksek bir rakamı ifade ediyor. 

Test başına vaka oranından doğrudan bir hesaplama yapmak mümkün değil ama geçmiş dönem tecrübesi bize hasta olan her 1 kişinin 1’den fazla insana virüs bulaştırmaya devam ettiğini, yani bulaş oranını ifade eden R sayısının değerinin 1’den büyük olduğunu tahmin etmek zor değil.

20 günde 6 bin 500 can gitti

Şu son 5-6 haftanın Türkiye açısından ne kadar zorlu olduğunu  anlamak için “iyileşen hasta” sayılarına da bakmak lazım. Sağlık Bakanlığı verilerine göre salgının başından beri 4.4 milyondan fazla insan iyileşti. Bu iyileşenlerin 1 milyondan fazlası 12 Nisan ile bugün arasında, yani son 3 haftada iyileşti. Mart ayının ortasına doğru süreyi uzattığımızda 1.5 milyon kişinin hastane/doktor/ilaç sürecinden geçtiğini söylemek mümkün.

Nasıl büyük bir facianın içinden geçtiğimizi anlamanın bir başka yolu can kayıplarına bakmak. Sağlık Bakanlığı’na göre salgının başından beri 40 binden fazla canı korona virüs yüzünden kaybettik. Maalesef bu can kayıplarının 6 bin 565’i son 20 günde yaşandı. Ve yine maalesef, salgının doğasından kaynaklanan geç yansıma nedeniyle bugün vaka sayılarımız görece azalmış bile olsa can kayıplarımız önümüzdeki bir hafta boyunca artarak devam edecek. Doktorlar, bugün hayatını kaybeden bir korona hastasının virüsü ölümünden ortalama 20-24 gün önce aldığını hesaplıyor.

Sebebi 1 Marttaki zamansız açılma

Türkiye’nin bir kabus olarak yaşadığı ve aslında hala tam olarak içinden çıkamadığı son 5-6 haftanın ve bu dönemde yaşanan olağanüstü yüksek can kayıplarının ardında hükümetin 1 Martta Türkiye’nin önemli bir bölümünde salgın kısıtlamalarını kaldırması, hayatı normale döndürmeye kalkışması yatıyor.

Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin bu yükselişi ve halen içinden geçmekte olduğumuz dalganın ne kadar büyük olduğunu son olarak 20 Nisan günü köşesinde yazmıştı. Ergin’in Sağlık Bakanlığı açıklamalarından kendi derlediği rakamlarla oluşturduğu grafik, salgının aslında Ocak ayı sonundan itibaren yükselişte olduğunu gayet net biçimde gösteriyordu.

Gevşemek yerine sıkılaşmalıydık

Hükümet, 1 Martta kısıtlamaları gevşetmek yerine arttırmalıydı. Ama Ak Parti’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından övgü dolu olarak “lebaleb” diye nitelediği kalabalık kongreleri ve o kongre salonlarının yakınındaki kahvehanelerin kapalı olması arasındaki çelişki siyaseten hükümeti zorluyordu. O yüzden 1 Martta lokantalar, kafeler ve kahvehaneler açıldı.

1 Mart 2021 günü Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan korona tablosuna göre, salgının başından itibaren 2 milyon 711 bin vaka saptanmıştı. Bugün toplam vaka sayısı 4 milyon 850 bin. Yani son iki ayda 2 milyondan fazla pozitif vaka var.

Yine 1 Martta toplam can kaybımız 28 bin 638 kişiydi. 1 Mayıs akşamı bu rakam 40 bin 504 olmuştu. Yani son 60 günde 12 binden fazla yurttaşımızı kaybettik. (Bunların yarısından fazlasını son 20 günde toprağa verdik maalesef.)

5 bin vakaya ulaşmak mümkün mü?

Peki Türkiye, Cumhurbaşkanı’nın koyduğu 5 bin vaka hedefine ulaşabilir mi? Kuşkusuz evet. Ama bunun için sadece sokağa çıkma yasağı yeterli olmayacaktır; yasak kalktığı anda vaka sayıları yeniden yükselecektir.

Önümüzde çok çarpıcı bir İngiltere örneği var. Bu ülke, bütün kısıtlamalara ve çok yoğun aşılamaya rağmen uzun süre çok yüksek vaka sayılarıyla ve can kayıplarıyla boğuştu. Ancak aşılamada belli bir sınır aşıldıktan sonra günlük 2 bin vakanın altına düşebildi. Bugün bütün Birleşik Krallık’ta 34 milyondan fazla kişi ilk doz, 15 milyona yakın kişi de ikinci doz aşısını olmuş durumda. Ülke yoğun aşılamaya yıl başında başladı; yılın ilk haftalarında günlük ortalama 60 bin vaka civarındaydılar. Ocak ayının sonuna geldiklerinde kısıtlama ve aşılama sayesinde ortalama 20 bin vakaya gerilediler. Vaka ortalamasının 6 binlere inmesi Mart ayı başını buldu. Mart sonunda 3 bin 500’e inmişti. Bugün günlük 2 bin civarında vakaları var. Bütün bunlara ve olumlu gelişmelere rağmen ülke ancak 12 Nisanda kısmi serbestleşmeye gitti; hala pek çok şey kısıtlı. Bu arada Birleşik Krallık nüfusunun 66 milyon olduğunu da hatırlatmalıyım. Yani ülkede yaşayan her iki kişiden biri en az 1 doz aşı olmuş durumda.

Dört kat fazla aşı yapmalıyız

Türkiye’nin vaka sayılarını 5 binin altına düşürmek ve bu arada kısmi de olsa normalleşmek için bugüne kadar uyguladığımız 23 milyon dozdan kat be kat fazla aşıyı yapabilmemiz lazım. Son verilere bakılacak olursa Türkiye’de 14 milyon kişi ilk doz, 9.3 milyon kişi ise iki doz aşısını da olmuş durumda. 

Bizim nüfusumuz 84 milyon. Yani en az bundan dört kat fazla aşı yapmalıyız, iki doz birden uygulanmış insan sayısı 60 milyonu geçmedikçe Türkiye’de hayatın normale dönmesi kolay değil. 17 Mayıstan sonra belki hafta içi günler sokağa çıkma yasakları kalkacak ama büyük olasılıkla hafta sonları yasak olmaya devam edecek. İçinden geçtiğimiz büyük felaket bize bunu emrediyor.