İnsan Türkiye’de sık sık aynı benzetmeyi yapmak zorunda kalıyor. Malum, elinizdeki yegane araç çekiçse, bütün sorunlar size çivi gizi gözükmeye başlar.
Elinizdeki yegane araç yargı gücünü kullanıp toplumu hizaya sokmaksa hayatın bütün sorunları da adli meseleye dönüşebilir.
Türkiye günlerdir bir belden aşağı magazin konusunu ve onun yanında çok daha ciddi olan dizi sektöründe haksız rekabet konularını konuşuyor.
Ama bizim İstanbul Başsavcılığımız bu tümüyle ekonomik ve sosyal olan meseleleri bir adli vakaya dönüştürmek üzere.
Neymiş efendim, oyuncu Serenay Sarıkaya ile şarkıcı Mert demir’in yaşayıp bitirdikleri “aşk”ları aslında “reklam aşkı”ymış. Öyle ya da değil, savcılığı bu durum neden ilgilendiriyor?
Olayda adı geçen herkes, menacer Ayşe Barım da, oyuncu Serenay Sarıkaya da, şarkıcı Mert Demir de vergi mükellefi insanlar. Gelirleri ve giderleri sık sık denetlenen veya Maliye tarafından istendiği anda denetlenebilen kişiler.
Olayda sözü edilen rakam, 5 milyon dolar, öyle kolayca gizlenecek, elden teslim edilecek, sonra azar azar sisteme sokulacak bir miktar değil. Kaldı ki bu ödeme gerçek olsa ve para elden teslim edilmiş olsa, zaten savcılık onu tespit edemez. Ayrıca bu tespiti yapmak zaten savcılığın işi değil, vergi denetim elemanlarının işi.
Çok ama çok tuhaf işler bunlar.