Kızıl Goncalar: Kadının isyanı
21 Ocak 2025

Sadi Hüdayi’nin (Erkan Avcı) derin yapıyla iş tuttuğunu öğrenen Cüneyd (Mert Yazıcıoğlu) tarikatta hizip çıkarmış, Zeynep’i de (Mina Demirtaş) bu derin yapıyı açığa çıkarması için ajan olarak amcasının safına göndermişti. Yeni bölümde Cüneyd, Sadi Hüdayi’nin paraya olan zaafını kullanarak onu tutuklatacak, böylelikle hem onu derin yapının pençesinden kurtaracak hem de derin yapı mecburen Cüneyd’i muhatap alacaktı ve maske düşecekti. Ancak sivri zekâ ikilimiz Zeynep ve Cüneyd’in planı birbirini tutmadı, Sadi Hüdayi yakalanmadı. Sinirlendiğimizle kaldık.

Ulular mı derinler mi?

Cüneyd ve Sadi Hüdayi arasında yapılan oylamayı muhtemelen Zeynep’in dahliyle Ulular, yani hakemler bastı. Nicedir beklediğimiz Settar Tanrıöğen de Uluların şeyhi Âli Aziz olarak herkesi payladı. Kim derdi ki şehvetli olduğu kadar ikonik Saldıray abimiz önce Şerbo’nun muhafazakâr Abdullah’ı, ardından tarikatın hakemi olacak? Fakat kafalar karıştı, zira Tanrıöğen’i bu bölümde ilk kez, derin yapının sözcüsüne emir veren adam olarak gördük. O halde Ulular derin yapının maşası mı yoksa bizzat derin yapı mı? Derin yapı Ulular kılığına mı girdi? Bu gizemli hallerle derin yapı Zeynep de çıksa şaşırmayız artık.

Birgül’ün isyanı

Tarikattaki kadınların mesleki eğitime devam etmesi meselesi büyüdü ve Sadi Hüdayi’nin gazıyla kadınlar, kocaları tarafından eve kapatıldı. Zamanında tarikatla ters düşse de hemcinsleri için geri dönen Birgül (Sitare Akbaş) bile bu haksızlıktan nasibini alınca kıyamet koptu. Birgül, Sadi Hüdayi’nin ve tarikattaki erkeklerin, hatta Hasna ve Müyesser gibi (Selen Öztürk, Asiye Dinçsoy) kadınların bile kendi tahakkümlerini sürdürmek için dini kullandıklarını deşifre etti ve sembolik olarak başörtüsünü çıkardı.

Dizi yansıması

🔴 Birgül’ün isyan sahnesi haftalar öncesindeki fragmandan beri çok konuşuldu. Sosyal medyada sahnenin kutsal değerleri aşağıladığı gerekçesiyle başlayan eleştiri yağmuru sonucu, yapım şirketi Gold Film bir özür metni yayınlamıştı. Bu bölümde gördük ki sahne revize edilmiş; yeni versiyonda Birgül’ün saçlarını değil, bonesini görüyoruz. Bu revizyon ise farklı tepkiler aldı:

Tepkili izleyicilerden kimi diziye geri adım attırmanın sevincini yaşarken kimisi, baskı kurulmasa ilk haliyle yayınlanacağını söyleyip bundan da memnun olmadı. Birgül’ün isyanının dini kullananlara yönelik olduğunu anlayan, sahneden rahatsız olmayan izleyicinin eleştirisiyse, isyan ve cesaret vurgusu yapan bir dizinin bile tepkilere boyun eğip geri adım atmasınaydı. Başından beri diyoruz, ‘Kızıl Goncalar’ kimseye yaranamayan bir dizi.

🔴 Sahneyi tek başına incelersek haklı bir isyan görüyoruz. Birgül din istismarcıları ile dinin kendisini ayıran, kadın haklarından da başörtüsünden de vazgeçmeyen çok özel bir karakter. Bu nedenle kızgın izleyici grubunun “Birgül isyan etmek için başka yollar da bulabilirdi” eleştirisi anlaşılabilir. Ancak Birgül dinî bir sembol olan başörtüsünü kullanarak, tam da dini kendi çıkarları için kullananlara ayna oldu. Tarikata, tarikatın dilinden isyan etti. Özetle izleyici refleksinden gördük ki niyet, dizinin genel mesajından da Birgül’ün duruşundan da nasiplenmek değil, bağcıyı dövmekmiş.

🔴 Bu sahneden sonra Cüneyd’in hem mürşit hem de bir mümin olarak Birgül’le dertleştiği sahne, verilmek istenen mesajı daha da pekiştirdi. Önceki bölümlerde Zeynep’in “Günahı Allah yazar” repliğine paralel şekilde Birgül de, isyanına Allah’ın karıştırılmasına şu cevabı verdi: “Allah gücenir veya affeder. O onun bileceği iş.”

🔴 Gelelim işin magazinine. İlk bölümden itibaren sevdiğimiz, bazen hata da yapsa üzgün kaşlarına kanıp affettiğimiz Arif (Yakup Turğut) yeniden Sadi Hüdayi’nin yörüngesine girip Birgül’ü eve kapatınca hem zevcesini kaybetti hem bizi. Kendisi gözümüze gözükmesin bir süre.

🔴 Arif gözden düşerken birkaç bölümdür Feyza (Zehra Kelleci) yükselişte malum: Zeynep, Birgül ve Meryem (Özgü Namal) sayesinde ufku genişleyen Feyza okumak ve çalışmak istiyor. Bu bölümde babasını karşısına alarak Cüneyd’in saflarında yer aldı. Birgüllere ise “Siz hiç korkmaz mısınız böyle bayrak açmaktan? Erlerin karşısına dikilmekten?” sorusu samimi bir merak içeriyordu. Kabuğunu kırdı kıracak, ama kolay olmadığının farkında. Ailesine olan sevgisi ile öfkesi, hayalleri ile korkusu arasında kalmışlığıyla en gerçekçi karakter diyebiliriz.

🔴 Bu bölüm Levent’in (Özcan Deniz) halktan kopukluğuna da tanık olduk. Karılarını eve kapatan kocaların kapısına polis dayadı, ama kadınlar korkudan zorla tutulduklarını söyleyemedi. Levent’in hâlâ her şeyi hukuk yoluyla çözmeye çalışması gözlerimizi yaşartıyor.

🔴 Hande’nin (Duygu Sarışın) hamileliği meselesiyse yerli dizi klişesine yenik düştü. İstenmeyen bir hamilelik, ardından kürtaj yaptırmak isteyen bir kadın, ardından doğurmaya ikna edilmesi, sonra da hayati tehlike yüzünden bebeğin alınması (ve düşük yapmak). Hande’nin hayati tehlikesi olmasına rağmen etrafındakilerin hâlâ bebeği düşünmesinin tuhaflığını geçtik, Hande baştan kendi iradesiyle bebeği aldırsaydı bu kadar travmatize de olmayacaktı yahu.

Gözden kaçmayan detaylar

🔴 Zeynep’in Cüneyd’le haberleşmek için iki mum yakması önemli bir semboldü. Zeynep bunu Mevlana’dan “Bir mum başka bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez” sözleriyle açıkladı. Yani kendi dışında, tarikattaki diğer kızları da aydınlatmanın peşinde. Meryem ise kurtuluşa giden yolda birlikte yanmak mesajını pekiştirerek  “Kadınların yanında olmam gerekiyor. Yanarız, kavruluruz, vakti geldiğinde de yakarız” demişti. Bunlar size de “Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” dizelerini anımsattı mı?

🔴 Genel kültür sahnelerinin gözden kaçmasına asla izin vermiyoruz malumunuz:

🔺 Meşhur felsefe konuşmaları bu kez Cüneyd-Seçkin (Tuğrul Tülek) ikilisinden geldi. Cüneyd hayatta anlam bulamamış insanların, bazı (dinî veya değil) prensiplere göre hareket eden idealist kişilere tahammül edemediğini hatırlattı. Bunu yaparken de Sartre’a ve ‘Bulantı’sına değindi. Burada varoluşçuluğun ya da nihilizmin eleştirilmesinden ziyade, Seçkin gibilerimizin anlam arayışı içinde sıkışmışlığına vurgu yapıldı.

🔺 Levent’ten de ders geldi elbette. Geçen hafta Stockholm sendromunu, belli gruplara sorgusuz sualsiz inanan insanlar üzerinden anlatmıştı. Bu bölümde de tarikattaki kadınların kocalarından çekinmesini, öğrenilmiş çaresizlikle açıkladı.

🔴 Bölümün açılış sözü, Birgül’ün isyanını hem tamamlar hem açıklar şekilde üstadımız Virginia Woolf’tan geldi: “Kadın, binyıllardır erkek için sihirli bir aynaydı; bakınca kendisini olduğundan büyük gördüğü…” Biz devamını da ekleyelim: “Kadınlar gerçeği söylemeye başlarsa erkeğin aynadaki görüntüsü küçülmeye başlar” – ki Birgül’ün sahnesinde olan tam da buydu.

35. bölüm fragmanı

Künye
Yayın mecrası: NOW TV
Yapım: Gold Film
Yapımcı: Faruk Turgut
Yönetmen: Ömür Atay, Özgür Sevimli
Senaryo: Şükrü Necati Şahin, Melih Özyılmaz, Deniz Gürlek, Gamze Arslan
Müzik: Ender Gündüzlü, Metin Arıgül, Can Sanıbelli
Oyuncular: Özgü Namal, Özcan Deniz, Mert Yazıcıoğlu, Erkan Avcı, Mert Turak, Selen Öztürk, Şerif Erol, Duygu Sarışın, Asiye Dinçsoy, Sitare Akbaş, Tuğrul Tülek, Yakup Turğut, Mina Demirtaş, Esma Yılmaz, Zehra Kelleci, Can Kızıltuğ, Pelin Ermiş, Mısra Tüfek, Oğulcan İnan, Zeynep Ozan, Emin Gürsoy, Settar Tanrıöğen.

Kızıl Goncalar: Kadın hakları maskeyi düşürdü, tarikat bölündüKızıl Goncalar: Kadın hakları maskeyi düşürdü, tarikat bölündü

ÇOK OKUNANLAR