Üç yıldır farklı yerlerde, “kurumsaldan girişimciliğe” ve “benden ne olur” temalı konuşmalar yaparken, telefonuma gelen mesajda “girişimci olmak isteyen veya girişimci olmuş bir ekiple buluşacağız ve dinleyici sayısı fazla olabilir” mesajı üzerine konuyu bir kez daha düşündüm. O kadar girişimcinin arasında kalkıp “ben nasıl girişimci oldum” veya “nasıl girişimci olunur” konusunda ahkâm kesmek yerine “benden girişimci olmaz”ı konuşmaya karar verdim.
Bu hafta içinde Maslak 42’de, sevgili Ahu Serter ve ekibinin çok emek verdiği ve yeni bir boyuta taşıdığı, kurumlara ve girişimcilere büyük katkı sağlayan Farklabs’in içinde kendimi harika bir ortamda buldum. Akbank Girişim Bankacılığı’nın destekçisi olduğu “Arya Girişimci Atölyeleri 25”inde yer aldım.
Her seferinde olduğu gibi Arya ve Farklabs ekibinin sıcak ev sahipliği, çok güzel organize edilmiş paneller, tanıdık ve cömert konuşmacılar ve çok güzel bir dinleyici/katılımcı kitlesi.Çok sayıda Genwise mezunu arkadaş ve LinkedIn’den yazıştıklarım da karşımdaydı. 32 yıl kurumsalda çalışmış ve bu konuda uzmanlığı daha iyi olan biri için kurumsaldan çıkış hikayemi ve yaşadığım zorlukları anlatmak daha iyi geldi.
Yol değiştirme konusundaki nedenlerim çok netti
Evet, yeni yeni işlere giriştim ve Genwise adında bir girişim kurdum ama hâlâ hardcore girişim kurucularına göre yolun çok başındayım. Üstelik benim girişimci olma ya da yol değiştirme konusundaki nedenlerim çok netti.
Her gün benzer konuları aynı insanlarla konuşmak, uzayıp giden ve sonucu olmayan toplantılara girmek, istemediğim kişilerle çok sık görüşmek zorunda kalmak ve ajandama benden habersiz giren toplantılar, seyahatler bana “bu mudur?” sorusunu 2-3 yıldır sordurtmaya başlamıştı. “Bırakın da üretelim ve çalışalım” sorgulamalarındaydım.
Kesinlikle kurumsal dünyayı ve kurallarını anlatmak için doğru insan olduğumu düşünmedim. Kurumsalda uzun yıllar kalsam bile seçimlerim, kararlarım ve eylemlerimle kurumsala ve kurumsaldakilere olabildiğince uzak durdum. İçerdeyken bile gözüm dışarda olup bitendeydi ve ‘yaptığımız işler’ içinde ilham aldıklarım daha çok dışarıdaydı.
“Benden girişimci olmaz!” sunuşumu yanıma aldım ve salona girdim. Ve hiç şaşırmadım; koca salonda girişimci olmak konusunu anlatacak en son kişi bendim sanırım. Her yaştan, her kuşaktan, her meslekten, her okuldan girişimcilerin karşısındaydım. En sevdiğim çeşitlilik; birbirinden beslenen ve birbirine el veren bir grup.
Benim için yılın en ilginç olaylarından biri olmaya aday tanışma, sunuşu bitirip insanlarla konuşmaya başladığımda yaşandı.
Sunuş esnasında beni çok dikkatli dinleyen bir gence gözüm takılmıştı. Genelde konuşmama konsantre olmak için beni iyi dinlediğine kanaat getirdiğim bir ya da iki farklı kişiye odaklanır, onlara anlatırmış gibi onlara bakarak konuşurum. Böylece salonun kalabalıklığı beni rahatsız etmez; dost sohbetinde 3-5 arkadaş toplanmış gibi hissederim. İşte sunuş sonrası uzun boylu bu genci görünce iyi dinlediği için teşekkür ettim. Gerçekten sunuşta beni rahatlattığı için teşekkür hak etmişti.
5 dakika sonra yanıma gelip, “İyi dinlemediğimi mi ima ettiniz, tam anlamadım,” dedi. Şaşırdım, “Öyle demek istesem iyi dinlemediniz derdim,” dedim. “Tam da aklımdan ve kafamdan geçeni söyledim,” dedim. Ve neden “Benden girişimci olmaz” konusunu iyi ki seçmişim, anına geldim.
Adını Steve olarak değiştirmiş
“Ben girişimciyim ve adım Steve,” dedi. Ben de, “Memnun oldum, ben de Tuğrul. Yabancı mısınız?” diye soruverdim. Çok iyi Türkçe konuşan ve yıllardır İstanbul’da iş yapan arkadaşlarımı düşünerek.
“Hayır, İzmitliyim ama Steve Jobs hayranı olduğum için Ayet olan adımı Steve olarak değiştirdim,” dedi. Eski kimliğindeki Ayet’i ve yeni nüfus kâğıdındaki Steve adını gösterdi. Ailesinin tepkisini sordum. Abisi avukat olduğu için değiştirme işleminde ondan destek aldığını söyledi. Anladınız değil mi, niye “Benden girişimci olmaz,” dediğimi?
Ben hem Türkiye’de hem yurtdışında çok farklı zaman dilimlerinde kurumsal işimi ve markamı büyütmek dışında kendime bir hedef koyamazken, gençlerin isimlerini değiştirecek ve ilham aldıkları bir girişimcinin adını alacak kadar cesur olması beni artık şaşırtmıyor, hatta tutku bu olsa gerek diye düşündürtüyor. Benden sonraki paneli ve konuşmacıları dinledim. Toplantının sonuna kadar kalanlarla sohbet ettim.
Bir diğer dinleyici en önden dinledi ve konuşmadan sonra “Linkedin’de 50 yaşından sonra bir akademisyen girişimci olur mu?” sorusunu size ben sordum, dedi ve cevabımı aldım, “Benden olurmuş,” dedi. 15 dakika sonra 18 yaşında girişim kurmuş bir lise son sınıf öğrencisi ile kendimi sohbet ederken buldum. Bana kurduğu girişimden ve aldığı ödülden bahsederken, merak konusunun ne kadar önemli olduğunu düşündüm.
İşte beni heyecanlandıran işler; farklı yaş ve kuşakların aynı şeyi düşünmesi, aynı şeyleri istemesi, birlikte düşünmesi ve birlikte üretmesi. Sunumumun son bölümünü “merak” konusuna ayırmıştım ve tek bir sayfaya tek satır yazı yazdım: “Merak biterse, hayat biter.”
İşte neden öyle yazdığımın canlı örnekleri ile karşı karşıyayım. 5 dakika sonra ise 15 yıllık kurumsal hayatından geçen hafta ayrılmış ve girişimci olmak isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyen biri ile sohbet ediyordum. Hazırlık yapmadan yola çıktığımızda daha kolay düşüyoruz, zorlanıyoruz, kimden ve nereden yardım isteyeceğimizi
bulamıyoruz. Oysa çıkmadan 2-3 yıl önce ne yapacağımızı, hangi yöne gideceğimizi planlayıp bu işi yan birileri ile konuşup yol haritamızı çizersek işin rengi değişiyor. Çok iyi örneklerini Genwise mezunlarında görmeye devam ediyoruz. Sadece iş kurmakla ve farklı alanlara girmekle kalmıyorlar, birbirleri ile ortaklıklar kurup birlikte iş yapmaya başlıyorlar. Tek başına değil, birlikte hareket etmek çok önemli.
Toplantıdan ayrılıp felaket bir trafiğe adım atarken aklımda kalanlar; yeni tanışmalar, sohbetler, ilhamlanmalar ve daha da önemlisi “yalnız değilim, biz aslında çokuz?” hissi. Yalnız değilsin ve senin gibi düşünen, başlayan, henüz cesaret edememiş, yola çıkan, yatırım alan, batan-çıkan ve yeni işler kuran bir sürü insan var.
Ben değişirsem dünya değişir, her şey değişir
Girişimcilik yapmış, sonra kurumsala dönmüş, direktör seviyesinde işe aldıklarım vardı. Çok inanırım girişimcinin iyi kurumsal yönetici olacağına ve kurumsaldan işi bilerek deneyimle çıkan birinin iyi girişimci olacağına. Ve yatırımcıyı daha kolay ikna edeceğine. Kurum gibi değil, girişimci gibi iş kurduğunuz, hedef koyduğunuz, ekip kurduğunuz zaman ‘girişimci kurum’da çalışmak için heyecan ve istek duyuyorsunuz.
Hem kurumsalda hem girişimci olarak bizi harekete ve eyleme geçirenlerle bizi durduran şeyler de birbirine çok benzer.
Öncelikle hazır olmamız gereken şey, değişime hazır mıyım? Ben değişirsem dünya değişir, her şey değişir.
Sonra biraz ilham, biraz cesaret, biraz beni harekete geçirecek yeni bağlar ve dostlar ve biraz de bu işin metodu ve kuralları. Gerisi gelir. Asıl bizi durduracak başlıklara çare bulmak önemli.
Bizi durduracak en önemli şey kendimiziz, yani sensin. Sonra endişeler, korkular, başarısızlık hissi ve hepimizde gittikçe artan kaygılar. İşte bunları aşmak için değişime ve cesarete ihtiyacımız var. Kendimize ve çevremize güvenerek başlamak lazım. Cömert olarak, alarak ve vererek, paylaşarak… İşte o zaman “Benden girişimci olur belki,” demeye başlıyorsun.