Başkan Donald Trump, Amerikan federal bütçe açıklarını 2 trilyon dolara yakın azaltması için yakın danışmanı haline gelen dünyanın en zengin insanı ünvanlı Elon Musk’a bir görev verdi. Bu amaçla Elon Musk, “Hükümet Verimliliği Departmanı” veya İngilizce kısaltmasıyla ‘DOGE’ diye bilinen ama hala daha resmiyet kazanmamış bir kurumun başına geçti.
Elon Musk bu aslında olmayan “kurum”da sadece kendi şirketlerinde çalışan bazı genç mühendisleri görevlendirdi, onlar da Amerikan hükümetinin aslında en hassas kurumlarına, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile USAID gibi Amerika’nın 60 yıldır uluslararası yardımlarını koordine eden, bizdeki TİKA’yı andıran ofislerine daldı.
Elon Musk ve yaşları 19 ile 25 arasında değişen mühendislerinin yaptıklarıyla ilgili çok büyük bir tartışma var ama bu haberin konusu o geniş tartışma değil. Bu haber, Musk’ın körüklediği, Başkan Trump’ın da balıklama atladığı “medyayı fonlama” tartışmasına dair.
Amerika’nın önde gelen haber sitelerinden birinin adı Politico. Bu site yeni nesil medyayı temsil ediyor ve yıllardır yaptığı haberler, yayınladığı haber analizler ve blog yazılarıyla oldukça etkili bir mecraya dönüşmüş durumda. Zaten bu sebeple, Alman medya devi Axel Springer tarafından 1 milyar dolar gibi inanılmaz bir fiyata satın alındı. Politico’nun yayınlarının bir bölümüne aynen 10Haber’i okumak için yaptığınız gibi bir “ödeme duvarı”nın arkasından, ancak para ödeyip abone olduktan sonra ulaşabiliyorsunuz.
Politico bu ayın başında çalışanlarının maaşlarını ödemede gecikme yaşadı. Bu gecikme Amerikan sosyal medyasında hemen Elon Musk’ın ve mühendislerinin içine daldığı ve bütün ödemelerini dondurduğu USAID adlı federal kurumla ilişkilendirildi. Başlangıçta ilgisiz ve aşırı sağcı isimlerin sosyal medya dedikodusuydu bu.
Ancak Elon Musk bizzat kendisi devreye girdi ve ne kadarlık bir sürenin sonunda olduğunu söylemeden Politico’ya USAID üzerinden 8 milyon dolar ödendiğini, bu paranın “israf” olduğunu söyledi. Onu hemen Başkan Donald Trump izledi. Trump da bu konuyu eleştirerek, hükümetin medyaya yaptığı ödemeleri “Demokratlar hakkında olumlu haberler yazma karşılığı” olarak değerlendirdi.
Bu da birden bire Amerikan hükümetinin USAID üzerinden Politico’yu fonladığı izlenimi doğurdu. Bunun üzerine Politico hemen bir açıklama yaptı, Amerikan hükümetininden 18 yıl boyunca tek kuruş sübvansiyon almadıklarını söyledi.
Anlaşılan oydu ki, USAID’den eğer Politico’ya abonelik bedeli dışında bir para ödenmemişti. Bu bedeller, kaç kullanıcı için abone olunduğuna bağlı olarak onbinlerce dolara, hatta yüzbinlerce dolara kadar yükselebiliyor.
Üstelik devlet kurumları sadece Politico’ya değil, Amerika’nın neredeyse hepsi abonelik sistemiyle çalışan çok sayıda gazete ve haber kurumuna abone. Örneğin Donald Trump’ın hiç sevmediği The New York Times’a da abone çok sayıda devlet kurumu, muhafazakarların sesi konumundaki the Wall Street Journal’a da.
Politico aslında Journal ve Times’la kıyaslandığında oldukça küçük bir balık. Sitenin 2024 cirosu 250 milyon dolar ve site geçen yıl vergi öncesi 50 milyon doları aşkın kâr etmiş olabilir. Politico’nun gelirlerinin yüzde 60’dan fazlası abonelik geliri. Yani 10Haber gibi okuyucularının ödediği ücretlerle finanse ediliyor Politico da.
Halka açık kaynaklarda (USASpending.gov) USAID’in Politico’ya 2024 yılında toplam 24 bin dolar abonelik ücreti ödediği görülüyor. Ama bütün federal hükümetin Politico’ya ödediği toplam abonelik ücreti 8,1 milyon doları bulmuş. Bu da Politico’nun bütün yıllık cirosunun yüzde 3’ü ediyor.