Berlin Film Festivali’nin dün akşamki açılış töreni kısa bir tanıtım filmiyle başladı. Sunucu salondaki önemli isimleri tek tek tanıttı. Festivalin onur konuğu Tilda Swinton, açılış filminin yönetmeni Tom Tykwer ve ekibi, bu yılın konuk ülkesi İspanya’nın kültür bakanı, son yılların gözde ülkesi Ukrayna’nın kültür bakanı, Almanya’nın kültürden sorumlu devlet bakanı, Berlin belediye başkanı, jürilerde görev yapan sanatçılar ve gecenin önemli ismi festivalin yeni yönetmeni Tricia Tuttle… Liste uzayıp gidiyor.
1951 yılında, 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden altı yıl sonra başlayan festivalin o yıllara ait siyah beyaz görüntülerinden oluşan kısa filmi iyi bir seçimdi. Arada sponsorlara teşekkürler edildi. Geçmiş yıllarda ödül alan filmlerden kısa görüntülerin yer aldığı tanıtım klibinde ’12 Kızgın Adam’, ‘Korkunun Bedeli’, ‘Yaban Çilekleri’, ‘İnce Kırmızı Hat’, ‘Duvara Karşı’ ve ‘Taxi Tehran’dan sahneler izledik. Bana sanki bu filmler özellikle seçilmiş gibi geldi. Gerçekten de zamanında Berlin’de Altın Ayı kazanmış olmasına karşın kimsenin adını hatırlamadığı bir sürü film var.
Daha sonra festivalin programından, başka bir deyişle film seçiminden sorumlu iki kişi sahneye davet edildi. Bu biraz reklam programı gibiydi. Soruların önceden verildiği, cevapların da ona göre hazırlandığı çok belliydi. Tabii böyle olunca sahnede hiçbir şey aksamıyor, tören kusursuz akıyor. Festivalin programcıları birçok övgünün ardından rüya takımı olarak adlandırılıp sahneden ayrıldılar.
“State-perpetrated and internationally-enabled mass murder is currently actively terrorising more than one part of our world”
British actress Tilda Swinton called out “greed addicted governments” during her acceptance speech, as she received an an honorary Golden Bear award on… pic.twitter.com/dX94ww8cG6
— TRT World (@trtworld) February 14, 2025
Tarihe geçecek bir konuşma
Bu yılın onur ödülü sahibi Tilda Swinton’ın anons edilmesiyle tören renklendi. Swinton 10 dakikayı aşan, belli ki üzerinde çok çalışılmış konuşmasında “Dünyanın birçok yerinde devletler tarafından desteklenen toplu kıyımlardan” söz etti ve isim vermeksizin bu cinayetlere destek veren ve katillere şirin görünmeye çalışan politikacıları eleştirdi. Tarihe geçecek nitelikte bir konuşmaydı.
Festivalin açılış töreninin başlamasından birkaç saat önce Münih’te bir terör olayı yaşandı. 24 yaşındaki bir Afgan göçmen arabasını gösteri yürüyüşü yapan bir grubun üzerine sürdü ve bazıları ağır olmak üzere 30 kişinin yaralanmasına neden oldu. Büyük bir olasılıkla bu olay Türkiye’de duyulmadı.
Afgan göçmenin sekiz yıl önce Somali üzerinden Almanya’ya geldiği, oturma ve çalışma izinlerine sahip olduğu açıklandı. Olayın nedeni henüz bilinmiyor. Bu Almanya’da son aylarda yaşanan üçüncü terör saldırısı. Magdeburg kentinde Suudi Arabistan kökenli bir doktor arabasını Noel pazarındaki yayaları üzerine sürerek beş kişinin ölümüne neden olmuştu. Aschaffenburg kentinde de yine bir Afgan parkta iki yaşındaki bir çocuğu ve çocuğa yardım etmek isteyen 41 yaşındaki bir adamı bıçaklayarak öldürmüştü. Almanya’da insan hayatı çok kıymetli olduğu için böyle terör olayları çok büyük tepki çekiyor, aynı zamanda ülkenin politik gündeminde ön plana çıkıyor.
Açılış töreni de biraz Münih’teki saldırının gölgesi altında kaldı. Böyle giderse Almanya’daki seçimlerin sonucunu göçmenlerin terör saldırıları belirleyecek.
‘Işık’ı İstanbul’da izleyebiliriz
Biz festivalim açılış filmi ‘Işık’a bakalım. Tahmin edileceği gibi film çok farklı tepkiler aldı. Bir başyapıttan söz edenlerle filmi yerden yere vuranlar arasında bir savaş çıkabilir. Berlin’de geçen bir film ile festivalin açılmasını çok olumlu bulanlar da var, “Böyle bir konudan üç film yapılırdı” yorumunu yapanlar da. Filmin neredeyse her sahnesinde yağmur yağmasını eleştirenler de çıktı.
Filmi izlerken bir yönetmenin başına çekimler sırasında iki kötü olayın gelebileceğini düşündüm. Birincisi paranın bitmesi ve çekimlerin sıkıntıya girmesi. İkincisi paranın çok bol olması. Sanıyorum Tom Tykwer “Çok fazla para” nedeniyle sıkıntıya girmiş. Filmde Queen grubunun bir şarkısı eşliğindeki dans sahnesi ‘Hair’ filminden alınmış gibi. Bir de birkaç dakikalık bir canlandırma bölümü var. Nedenini anlamak mümkün değil.
‘Işık’ yine de izlenmesi gereken bir film. Kerem Ayan beğenmiş, ‘Işık’ büyük olasılık İstanbul Film Festivali’nin programında yer alacak.