Tarım sektörü geçtiğimiz yıl zor bir sınav verdi. Peki, bu sürecin dış ticaret verilerine nasıl yansıdığına baktığımızda ne görüyoruz? Kimilerine göre rekor seviyede ihracat gerçekleşirken, kimilerine göre ithalat hız kesmeden devam etti.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye’nin 32,6 milyar dolarlık tarım ve gıda dış ticaretine ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Tarım ve gıda ürünleri ihracatında rekor!” paylaşımında bulundu. Hatta ihracatın ithalatı karşılama oranının %150’ye ulaştığını duyurdu. Bu açıklamada dikkatinizi çeken bir nokta oldu mu? Bilmiyorum, ama benim dikkatimi çekti. Çünkü Bakan Yumaklı, tarım ve gıda dış ticaretini tek bir bütün olarak değerlendiriyor. Ancak, tarım ve gıda ürünleri ayrı ayrı ele alındığında ortaya bambaşka bir tablo çıkıyor.
Bakan da biliyor ki bu verileri ayrı ayrı sunduğunda, Türkiye’nin tarımda net ithalatçı, gıda sektöründe ise net ihracatçı olduğu ortaya çıkacak. İşte tam da bu yüzden, tarım ve gıda toplamı üzerinden yapılan değerlendirme, gerçeği tam olarak yansıtmıyor.
Türkiye tarımda net ithalatçı, gıdada net ihracatçı
Türkiye, birçok tarımsal üründe ithalatçı konumda. Hepimizin aklına ilk olarak buğday, ayçiçeği, mısır, pamuk, mercimek gibi ürünler geliyor. Bunun yanı sıra, her gelen bakanın birkaç yıl içinde çözüleceğini vaat ettiği ancak yıllardır süregelen canlı hayvan ve et ithalatı da var.
Örneğin, Türkiye ithal ettiği buğdayın büyük bir bölümünü işleyerek un, makarna, irmik gibi mamul ürünler hâline getirip ihraç ediyor. Benzer şekilde, ayçiçeği tohumunu veya ham yağını ithal ederek hem iç tüketim için kullanıyor hem de işlenmiş hâlde ihraç ediyor. Aynı durum tütün için de geçerli; ithal edilen tütün yaprakları, sigara üretimiyle iç pazara sunuluyor ve ihraç ediliyor. Bu listeyi ceviz ve badem gibi dışa bağımlı olduğumuz meyve ürünleriyle daha da uzatmak mümkün.
Sonuç olarak, Türkiye tarımsal hammaddelerde net ithalatçı, işlenmiş gıda ürünlerinde ise net ihracatçı konumunda. Ancak unutulmaması gereken bir nokta var: İthal edilen tarım ürünlerinin sadece ihraç edilmediği, bir kısmının yurt içinde tüketildiği gerçeği.
Bakan Yumaklı, seleflerinin yaptığı gibi, tarım ve gıda dış ticaretini birlikte açıklayarak gerçeği perdelemeye devam ediyor. Oysa olması gereken, bu verilerin ayrı ayrı açıklanmasıdır. İşte Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı’da kendinden önceki seleflerinin yaptığı gibi siyaseten tarım ve gıda dış ticareti olarak açıklıyor. Halbuki doğru olan bunların ayrı ayrı verilmesi gerekir. Ancak, işimize gelmediği durumda ise her zaman olduğu gibi “Tarım siyaset üstüdür” denilip konunun üzeri kapatılıyor.
Dış ticaret verilerindeki gerçekler
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıklamadığı bir diğer önemli nokta ise veri hesaplama yöntemi. Türkiye’de artık genel ticaret sistemi kullanılıyor. Eskiden, yurt dışından ithal edilip içeride tüketilen veya işlenerek ihraç edilen ürünler, özel ticaret sistemi kapsamında değerlendiriliyordu. Şimdi ise bir firma Türkiye üzerinden İran’dan aldığı bir tarım ürününü doğrudan Avrupa’ya satarsa, bu da Türkiye’nin tarım ve gıda dış ticaret verilerine dahil ediliyor. Yani, ülkeye hiç girmeyen ürünler bile dış ticaret verilerine ekleniyor.
Peki, resmî veriler ne diyor?
TÜİK’in uluslararası sınıflandırma sistemine göre açıkladığı 2024 dış ticaret verileri şu şekilde:
- Tarım sektörü: 6,9 milyar dolar ihracat, 9,3 milyar dolar ithalat → 2,4 milyar dolar açık
- Gıda sektörü: 20,1 milyar dolar ihracat, 8,5 milyar dolar ithalat → 11,6 milyar dolar fazla
- Balıkçılık sektörü: 883 milyon dolar ihracat, 71 milyon dolar ithalat → 812 milyon dolar fazla
Toplamda, 27,9 milyar dolar ihracat, 17,9 milyar dolar ithalat gerçekleşmiş ve 10 milyar dolar fazla verilmiş gibi görünüyor. Ancak tarım ve gıda sektörleri ayrı ayrı değerlendirildiğinde, tarımda net ithalatçı, gıdada net ihracatçı olduğumuz gerçeği ortaya çıkıyor.
Muhalefetin sıkça dile getirdiği “Türkiye tarımda net ithalatçıdır.” ifadesi, bu rakamlarla doğrulanıyor. Ancak ne mevcut Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı ne de önceki bakanlar bu gerçeği açıkça dile getirebildi.
Tarımda ithalata bağımlılığın getirdiği çıkmaz
Ne olursa olsun, insan ülkesinin bitkisel ve hayvansal üretimde ithalatçı olmasından üzüntü duyuyor. Üstelik son 15 yıldır çözülemeyen ve önümüzdeki 5 yılda da çözülmesi pek mümkün görünmeyen canlı hayvan ve et ithalatı sorunu hâlâ karşımızda duruyor.
Bu arada, Bakan Yumaklı’nın bir başka sıkça tekrarladığı söz var: “Tarımda Avrupa’da birinciyiz, dünyada dokuzuncuyuz.” Daha önce de yazılarımda dile getirmiştim; bu sıralamalar, Türkiye çiftçisinin cebine giren parayı artırmıyor.
Ancak Sayın Bakana küçük bir hatırlatma yapmakta fayda var: Selefleri bu sözleri dile getirmeye başladığında, koltuklarında uzun süre kalamadılar. Benden söylemesi.