Amerikan Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’da devam eden savaşı bitirmek için ülkesinin üç yıllık politikalarından vaz geçip doğrudan Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’i araması sonrası ABD-Avrupa ilişkilerinde yaşanan deprem ve ardından gelen artçı sarsıntılar devam ediyor.
Amerikan Dışişleri Bakanı Marco Rubio başkanlığındaki üst düzey Amerikan heyeti Suudi Arabistan’da Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la bugün bir araya gelip hem Rus-Amerikan ilişkilerini normalleştirmeyi hem de Ukrayna savaşını konuşacak. Ve bu masada ne Ukrayna bulunacak ne de Avrupa.
Kendi geleceğini ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren böyle bir konuda kapının dışında kalan Avrupa ülkeleri ve Avrupa Birliği dün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un çağrısıyla Paris’te bir zirve toplantısında bir araya geldi. Ancak bu zirve alışılmışın dışındaydı. Ne bir toplu fotoğraf çekildi ne de zirve sonrası bildiri yayınlandı. Ancak zirve sonrası yapılan açıklamalar içeride ne karar alındığını gösteriyordu. Avrupalı ülkeler, Başkan Trump’ın öteden beri ısrarla talep ettiği gibi askeri harcamalarını arttırmaya karar vermişlerdi. Zirve sonrası Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Başkan Trump’ı arayarak bu konuda bilgi verdi.
Avrupa sadece Amerikan Başkanı tarafından aşağılanmadı. Dün Rusya’nın Dışişleri Bakanı da Avrupa ülkelerine hayli aşağılayan bir açıklama yaptı, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesine yönelik barış müzakerelerinde Avrupa’nın bir rolü olmadığını düşündüğünü söyledi.
Oysa Avrupalılar öyle düşünmüyor, Rusya’nın Ukrayna savaşından kazançlı çıktığını düşünmesi halinde ardından Avrupa’ya saldıracağını söylüyorlar, o yüzden Avrupa savunmasını Ukrayna’da kurmak istiyorlar. Ama bunu da Amerikasız yapamayacaklarını düşünüyorlar.
Zirvenin ardından Avrupalı liderler, kıtalarının güvenliğinden kendilerinin sorumlu olmaları gerektiğini vurguladılar.
Polonya Başbakanı Donald Tusk, transatlantik ilişkilerde yeni bir aşamaya girdiklerini ve Avrupa’nın savunma kapasitesini “derhal” artırması gerektiğini söyledi.
Bu yorumlar, Rusya’nın “tüm kıtayı tehdit ettiğini” söyleyen Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen tarafından da desteklendi.
Ancak İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Ukrayna ile olası bir barış anlaşmasının kalıcı olabilmesinin “ABD güvencesine” bağlı olduğunu belirtti.
“Rusya’yı etkili bir şekilde caydırmanın tek yolunun ABD güvenlik garantisi olduğunu” söyleyen Starmer, önümüzdeki hafta Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelecek.
İngiltere Başbakanı, bu ziyaret sırasında barış anlaşmasının “temel unsurlarını” görüşeceklerine söz verdi.
Starmer “ABD güvencesi” ile tam olarak neyi kastettiğini açıklamadı ancak müttefikleri bunun hava desteği, lojistik ve istihbarat yeteneklerini içerebileceğini öne sürüyor.
Beyaz Saray’dan gelen açıklamada ise, zirveye ev sahipliği yapan Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un dün akşam Trump’a görüşmeler hakkında bilgi verdiği belirtildi.
Paris’te Elysee Sarayı’nda yapılan Ukrayna konulu gayriresmi güvenlik zirvesine Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Polonya Başbakanı Donald Tusk, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Hollanda Başbakanı Dick Schoof ve Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen ile AB Konseyi Başkanı Antonio Costa, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve NATO Genel Sekreteri Mark Rutte katıldı.
AB’den iki açıklama: Aciliyet zihniyetine geçmeliyiz
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avrupa’nın güvenliği bir dönüm noktasında. Evet, konu Ukrayna ile ilgili ama aynı zamanda bizimle de ilgili. ‘Aciliyet zihniyeti’ne geçmemiz lazım” dedi, savunma üretimi ve harcamalarının da artırılması gerektiğini vurguladı.
AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ise zirveyle ilgili, “Bu, Avrupa’da barış ve güvenliğe bağlı tüm ortakların katılımıyla devam edecek bir sürecin başlangıcıdır. AB ve üye ülkeleri bu süreçte merkezi bir rol oynayacaktır” değerlendirmesini yaptı.
Avrupalı liderler arasında fikir ayrılığı mı var?
Zirvede konuşulan konulardan biri, Avrupa ülkelerinin barış anlaşması sonrasında Ukrayna’nın güvenliğini garanti etmek için oraya asker göndermesiydi. Avrupa basınına yansıyan iddialara göre bu konuda görüş ayrılıkları yaşandı.
Aslında bu fikir ilk olarak İngiltere Başbakanı Keir Starmer tarafından, onun pazar günü The Daily Telegraph gazetesine yazdığı makalede dile getirildi. Starmer, barış anlaşması sonrası İngiliz askerlerin Ukrayna’da konuşlanabileceğini söyledi.
Ancak dün Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez bu konuyu konuşmak için erken olduğunu söylediler.
Scholz: Daha Ukrayna anlaşmaya evet demedi
Başbakan Olaf Scholz, Fransa’nın başkenti Paris’te Avrupa liderlerinin katıldığı Ukrayna konulu olağanüstü güvenlik zirvesi sonrasında gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.
Scholz Ukrayna için bir güvenlik garantisi verilmesi durumunda ülkesinin asker göndermeye hazır olup olmadığı sorusuna şu yanıtı verdi:
“Şu anda bu tartışmayı yapmak için tamamen erken ve tamamen yanlış bir zaman. Hatta bu tartışmalar beni biraz rahatsız ediyor. İnsanlar, Ukrayna’nın evet demediği ve masaya oturmadığı, gerçekleşmemiş barış görüşmelerinin sonuçları ve olası sonuç varyantları hakkında Ukrayna üzerinden konuşuyorlar. Açıkça ve dürüstçe söylemek gerekirse bu son derece uygunsuz.”
Rusya ile ABD arasında gerçekleştirilecek olan müzakerelere atıfta bulunan Scholz, “Sonucun ne olacağını bile bilmiyoruz. Benim bakış açıma göre, uluslararası barış gücünden başka şeylere kadar pek çok farklı şey tartışılıyor. Dolayısıyla bunun yanlış zamanda ve yanlış konuda yapılan uygunsuz bir tartışma olduğu bana göre oldukça açık. Henüz barışta değiliz ama Rusya tarafından acımasızca yürütülen ve hiç düşünülmeden ilerletilen bir savaşın ortasındayız. Bence can alıcı nokta da bu.” diye konuştu.
Avrupa ile ABD arasında güvenlik ve sorumluluk paylaşımında bölünme olmaması gerektiği konusunda ilgili tüm siyasi liderlerle büyük ölçüde hemfikir olduğuna işaret eden Scholz, “Başka bir deyişle NATO, her zaman birlikte hareket etmemiz ve riski paylaşmamız, dolayısıyla güvenliğimizi sağlamamız üzerine kuruludur. Bunun sorgulanmaması gerekir.” ifadelerini kullandı.
Barışın geliştirilmesine yönelik görüşmeleri memnuniyetle karşıladığını söyleyen Scholz, ancak bunun dikte edilen bir barışın olabileceği ve Ukrayna’nın kendisine sunulanı kabul etmesi gerektiği anlamına gelmediği vurguladı.
Ukrayna’nın AB yolunda ilerlemeye devam edebilmesi gerektiğini kaydeden Scholz, “Ukrayna, demokrasisini ve egemenliğini savunabilmeli ve kendi güçlü ordusunu muhafaza edebilecek bir konumda olmalıdır. Bunun barış zamanında gerçekten başarılı olabilmesi için Amerikalı ve uluslararası dostlarımız ve ortaklarımızla birlikte bize de ihtiyaç duyulacaktır. Bu konular pazarlığa açık değildir.” dedi.
Scholz, Avrupa’nın geleceği konusunda herkesin kendisi için gerekli olanı yapmasına imkan tanımanın önemine dikkati çekti.
Sanchez: Daha savaş devam ediyor
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin barış için Ukrayna’ya asker göndermesine yönelik girişimler için “erken” olduğunu çünkü Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın devam ettiğini söyledi.
Sanchez, “Ukrayna’nın halen uluslararası toplumun ve özellikle de Avrupa’nın desteğine ihtiyacı var. İşgalci (Rusya) dışında kimsenin istemediği bu savaş devam ettiği sürece İspanya hükümeti olarak Ukrayna’ya destek vermeye devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
“ABD yönetiminin olası barış müzakerelerine başlamak için temelleri attığını ve barış için bir fırsat olduğunu” kaydeden Sanchez, “Putin Rusya’sının kendisine yabancı toprakları ilhak etmesi ilk kez olmuyor. Bu barış görüşmelerini yeni bir sahte kapanışa dönüştüremeyiz. Kalıcı ve adil bir barış olmalı. Bu da Ukrayna ve AB’nin katılımını gerektiriyor.” açıklamasında bulundu.
Sanchez, “Ukrayna’da bağımsızlıktan ve dolayısıyla barıştan bahsetmek aynı zamanda Avrupa’nın güvenliğinden de bahsetmek demektir. Bunlar aynı madalyonun iki yüzüdür. Bu barış aynı zamanda zorluklar karşısında daha güçlü bir Avrupa’yı da beraberinde getirmelidir. Avrupa Birliğinin oldukça belirleyici bir dönemindeyiz.” diye konuştu.
Sanchez, ayrıca İspanya hükümeti olarak savunma harcamalarını gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 2’sine çıkarma sözünü verdikleri hatırlatarak, “Savunma ve güvenliğe daha fazla harcama yapılabilmesi için mali kuralların değiştirilmesi gerekecek.” dedi.
Rusya: Ukrayna barış görüşmelerinde Avrupa’nın bir rolü yok
Diğer yandan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ukrayna savaşı hakkında Rus yetkililerle görüşmek üzere Pazartesi günü Suudi Arabistan’a gitti.
Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgal etmesinden bu yana iki ülkenin üst düzey temsilcileri ilk kez görüşecek.
Bundan önce bir açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesine yönelik barış müzakerelerinde Avrupa’nın bir rolü olmadığını düşündüğünü söyledi.
Bugün Suudi Arabistan’da ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio başkanlığındaki heyetle görüşecek olan Lavrov, Avrupa ülkeleri için “Müzakere masasında ne yapacaklarını bilmiyorum. Savaşı sürdürmek istedikleri halde eğer çatışmanın dondurulmasına ilişkin bazı kurnaz fikirler söyleyeceklerse o zaman neden oraya davet etsinler?” dedi.
Zelenski: Hiçbir bilgim yok
Ukrayna haber ajanslarına göre Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Kiev’in Riyad’da yapılacak görüşmeler hakkında “hiçbir şey bilmediğini” ve “biz olmadan bizimle ilgili hiçbir şeyi ya da anlaşmayı tanıyamayacağını” söyledi.
Ukrayna Devlet Başkanı bugün Ankara’da olacak ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşecek.
Ukrayna barışının ve Avrupa güvenliğinin görüşüleceği masada aslında Türkiye de yer almak istiyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu isteği önceki gün açıkça dile getirmişti.