Berlin Film Festivali’nin ödül töreni dün akşam 1400 koltuklu Berlinale Palast salonunda yapıldı. Her yıl olduğunun aksine ortalıkta pek politikacı yoktu. Sadece Yeşiller Partisi’nin Tarım Bakanı Cem Özdemir törene gelmişti. Bu gün yapılacak seçimlerin etkisi olmalı. Törene giderken metro istasyonunda ilginç bir reklam gördüm: “Oylarınızla demokrasiyi kaybedebilirsiniz. Bu bir kere başımıza geldi.”
Törenin sunucu politikacılara, sponsorlara teşekkür ederek sözlerine başladı. Festivali destekleyen 40 kuruluş varmış. Daha sonra dün Yahudi Soykırım Anıtı’nı gezerken bıçaklanan 30 yaşındaki İspanyol turiste geçmiş olsun dileklerini yolladı. Almanya’da bıçak satışını yasaklamak gerekecek galiba.
20 bin Euro değerindeki Cupra Kısa Film Ödülü’nü ‘Koki Ciau’ filminin yönetmeni Quenton Miller aldı. Yönetmen önce filmde oynayan Koki adlı papağana, sonra da ekibine teşekkür etti. Kısa Film Jüri Ödülü, ‘Ordinary People’ ile Japon yönetmen Yorika Mizoshiri’ye gitti. O da köpeğine teşekkür etti. En İyi Kısa Film, Altın Ayı Ödülü’nü ‘Lloyd Wong, Unfinished’ adlı film ile Lesley Loksi Chan aldı.

En İyi Belgesel Ödülü’nü ‘Holding Liat’ filmi kazandı.
En İyi Belgesel ödülü 7 Ekim rehinelerin hikayelerine gitti
50 bin Euro değerindeki En İyi Belgesel Film Ödülü’nü ‘Holding Liat’ adlı filmle Brandon Kramer kazandı. 7 Ekim 2023’de Hamas tarafından kaçırılan bir rehinenin ailesiyle yapılan konuşmalardan oluşan filmden kısa bir sahne gösterildi ve kanımca törenin en önemli cümlesi orada söylendi: “ Hem İsrail’de hem de Filistinde deliler tarafından yönetiliyoruz, sonuç ölüm.”
Festivalin bu yıl başlayan İlk Filmler Yarışması Perspektives’de, Ernesto Martinez Bucio’nun yönettiği ‘The Davil Smokes and Saves The Burnt Matches in the Same Box’ En İyi Film Ödülü’nü kazandı.
Ve sıra geldi Altın Ayı yarışmanın ödüllerine. Jüri Başkanı Todd Haynes 19 film izlediğini, jürinin diğer üyelerinin yarışma dışındaki başka bölümlerden de filmler izlediğini söyledi. Birçok filmde kadınların kamera önü ya da arkasında olmasından mutluluk duyduğunu belirtti. Berlin için “Kendi kendini yaratan kent” tanımlamasını yaptı.
‘Trump ve Putin yargılansın’
Üstün Sanatsal Başarı Ödülü ‘Buzdan Kule / Ice Tower’ filmine verildi. En İyi Senaryo Ödülü’nü ‘Kontinental 25’ filmiyle Radu Jude aldı. Berlinale Palast’ın girişinde duvarlara yarışmada filmleri olan yönetmen ve oyuncuların büyük boy fotoğraflarını asıyorlar. Filmlerin gösterimlerinden önce bu fotoğraflar imzalanıyor. Radu Jude fotoğrafının altına “Fuck Putin + Trump” yazmış. Teşekkür konuşmasında da “İnşallah İnsan Hakları Mahkemesi bu o… çocuklarını mahkum eder” dedi.
En İyi Yardımcı Oyuncu Ödülü, ‘Blue Moon’ filmiyle Andrew Scott’a gitti. Ben bu filmin daha önemli ödüller almasını bekliyordum. Törenden önce deneyimli bir festival programcısı “Amerikalı jüri başkanı Amerikan filmine ödül vermez” demişti. Haklı çıktı.
Berlin’de birkaç yıldır kadın ya da erkek oyuncu ödülü yok, cinsiyet ayrımı yapmadan En İyi Oyuncu Ödülü veriliyor. Bu ödül izlemeye zaman bulamadığım “Bacaklarım Olsaydı Sana Tekme Atardım / If I had Legs, I Would Kick You’ filmindeki performansıyla Rose Byrne’a gitti.

En İyi Yönetmen ödülünü ‘Living The Land’ filmiyle Huo Meng aldı.
En İyi Yönetmen ödülü Çinli Huo Meng kazandı
En İyi Yönetmen Ödülü festivalin ilk günü izlediğim ve pek beğenmediğim Çin filmi ‘Taşrada Yaşamak / Living The Land’ filminin yönetmeni Huo Meng’e verildi. Bu filmi de kim izleyecek, çok merak ediyorum.
Jüri Ödülü uyuyakaldığım ‘Mesaj / El Mensaje’ filminin oldu. Oysa En Kötü Film Müziği Ödülü alır diye düşünmüştüm. Jüri filmin müziğini sevmiş. Zevkler ve renkler değişiyor.
Jüri Büyük Ödülü, herkesin favorisi ‘Mavi Yol / The Blue Trail’ filmine gitti. Bu çok doğru bir karardı. Arjantinli jüri üyesi ağırlığını koymuş olmalı. Türkiye hakları satın alınan ‘Mavi Yol’ herhalde bu yılki Berlin Film Festivali’nden en çok akılda kalacak ve izlenecek film olacak.
Altın Ayı ‘Rüyalar’ filmine gitti
Ve sıra geldi En İyi Film, Altın Ayı Ödülü’ne. Festivalde “Rüyalar / Dreams’ adlı iki yarışma filmi vardı. Norveç yapımı olan Dag Johan Haugerud’un yönettiği ‘Rüyalar / Dreams (Sex Love)’ En İyi Film seçildi. Festivalin son günlerinde izlediğim, ancak yazmaya zaman bulamadığım bu filmde 17 yaşında bir kız, kadın öğretmenine aşık oluyor. Aradan dokuz ay geçtikten sonra yaşadıklarını 95 sayfaya sığdırıp yazıyor. Edebiyatçı olan anneanne kızın yazdıklarını okuyor. Arkasından kız, annesi ve anneannesi bu konuyu uzun uzun tartışıyorlar. Biraz yavaş başlayan, ilerledikçe ilginçleşen filmde sadece iki, üç dakika görünen iki erkek oyuncu var. Gerisi tümüyle bir kadın filmi.
Bu yılın en büyük sürprizi Alman filmlerine hiç ödül çıkmamasıydı. Bu jüri üyelerini bir daha Berlin’e çağırmazlar.
Cannes Film Festivali’nde görüşmek üzere.