Ceza hukukunun meşhur ilkesidir: Kanunsuz suç olmaz.
Ben çok uzun zamandır gazetecilik mesleğini yapıyorum, bu uzun yıllar boyunca hem kişisel olarak başımdan bir sürü adli vaka geçti hem de yönettiğim veya çalıştığım yayın organlarına açılan davalar oldu.
İnsan başından bunca şey geçince ister istemez hukuk eğitimi almış kadar oluyor, kendimi yarım avukat hissetmediğimi söylersem yalan söylemiş olurum.
Ama bunca tecrübeme rağmen bir bilir kişinin adını yazmanın suç olabileceği bana söylense “Hadi ordan” derdim.
Çünkü adı üzerinde, bilir kişi. Adı gizli olamaz, mahkeme ona görev verdiğinde oturuyor rapor yazıyor, kocaman imzasını atıyor, raporu mahkemenin sonucuna etkili olabiliyor.
Avukat veya savcı adı söylemek nasıl suç olamazsa bilirkişi veya hakim adı söylemek de kendi başına bir suç olamaz. Öyle düşünür insan.
Ama ne zaman ki Ekrem İmamoğlu bir bilirkişiyi suçladı, o suçladı diye daha basın toplantısını bitirmeden hakkında “Teröre hedef gösterme” soruşturması açıldı, o zamandan beri bilirkişi adı yazmak “suç” oldu.
Sansürcübaşılığı ben yaptım, o günden beri 10Haber’de İmamoğlu’nun suçladığı bilir kişinin adını yazmadık, hep “bir bilirkişi” diye geçiştirdik.
Şimdi bugün o bilirkişi hakkında disiplin soruşturması açıldığına dair bir haber var, yine cesaret edip tam adını yazmadık.
Bakıyorum da Türk medyasının geri kalanı da bilirkişiden ismiyle söz etmiyor, adının kısaltmasını kullanıyor.
Ne oldu, nasıl oldu da bu noktaya geldik?
Cennet vatanımızda bu cinnetlik durumlar nasıl başımıza geldi?
Normali, olağanı, sıradanı hatırlayanımız var mı?