Kusuruma bakmayın, sabah sabah içimde biriken öfkeyi üzerinize boşaltacağım.
Öfkemin sebebi şu: Topraklarının beşte biri Rus işgali altında olan Ukrayna, Amerikan Başkanının “Taraf değiştirir seni desteklemeyi bırakırım” demesi, hatta gerçekten savaşta taraf değiştirmesi yüzünden diz çökmek zorunda kaldı ve değerli madenlerinin yarısını Amerika’ya vermeyi kabul etti.
Cuma günü Volodimir Zelenski Trump’ın ayağına gidecek ve ülkesi için feci bir kapitülasyon anlaşmasını imzalamak zorunda kalacak.
Buna rağmen hakarete uğradı Zelenski. Dün Trump, Oval Ofiste gazetecilerle sohbet ederken gayet sıradan bir şeymiş gibi “Duydum ki” dedi, “Cuma günü buraya geliyormuş, buyursun…”
Sanki Beyaz Saray yol geçen hanıymış, “Cumaya sendeyim” diyen herkese “Buyur beklerim” deniyormuş gibi.
Sıradan bir gelişme gibi yazıyoruz ve yazılanları okuyoruz ama insan uygarlığı tarihinde çok keskin bir dönüşüme tanıklık ediyoruz. Yaşadıklarımız sıradan şeyler değil.
Bir ülke, diğerinden açıkça haraç istiyor, onun zayıflığını kullanıyor ve onu daha da zayıflatmak için resmen mafya metotları uyguluyor.
Sabah The New York Times’da Thomas Friedman’ın yazısını okudum, “Don Corleone, Trump’ın yaptığını yapmaya utanırdı” demiş bir yerinde, tamamen katılıyorum.
İnsanlık tarihi büyük adaletsizlikler ve ahlaksızlıklarla dolu, bunu inkar edemeyiz.
Ama bugün Amerika’nın Ukrayna’ya yaptığı adaletsizlik ve ahlaksızlık, belki her şeyin bütün dünyanın gözünün önünde yaşanıyor olmasından ötürü, insanlık tarihine bir utanç zirvesi olarak geçmesi gereken bir şey.
Tabii insanlık olarak geriye hala bir ahlakımız ve adalet duygumuz kaldıysa.
Geçmişte benzer bir muameleye tabi tutulmuş bir milletin çocuklarıyız biz Türkiye’de.
Aynı ahlaksızlıkla, aynı fütursuzlukla Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarını, doğal kaynaklarını, kültürünü, tarihini paylaştı Batılı emperyalist güçler.
Paylaştı da daha iyisini, insanlık için daha yüksek bir standardı mı getirdi? Hayır, geriye 100 yıldır devam eden kan ve gözyaşı bıraktılar.
En basiti şu: Filistin coğrafyasında bin yıldır Müslümanlar ve Yahudiler yan yana ve barış içinde yaşıyordu; şimdi birbirlerinden öldüresiye nefret ediyorlar.
Dönün Balkanlara bakın. Aynı milletin çocukları, neredeyse aynı dili konuşan, aralarındaki yegane ayrılık dini inanç farklı olan Sırplar, Hırvatlar ve Boşnaklar daha 30 yıl önce kanlı bir etnik savaşın içindeydi. Hala da barışmış sayılmazlar.
Emperyalist Batının büyük paylaşımından sonra geriye kalan vatanımızda 40 yıldan fazla zamandan beri devam eden bir etnik savaşı yaşıyoruz biz de. “Düşük yoğunluklu” dendiğine bakmayın, bazı vatandaşlarımız için bir hayli yoğun bir savaş bu. İnanmayan şehit ailelerine de sorabilir, Güneydoğu’daki herhangi bir Kürt aileye de.
Ama tabii bugünlerde Ukrayna’nın başına gelmekte olanları gördüğümüzde, oturup kalkıp halimize şükrediyoruz.
İnsanlık ve dünya, emperyalizmin bu kadar kaba saba halini aştı, geride bıraktı, ulusların birbirine eşit kabul edildiği yeni bir ahlaka geçildi, insanlık dünya savaşlarından ders çıkardı sanıyorduk ama öyle değilmiş.
Bir adam ve onun tuhaf yönetim biçimi dünyayı eline geçirmiş durumda ve bu adaletsizlik ile ahlaksızlığın dünyada hissedilmediği tek bir nokta bile yok aslında.
“Sen Kırım’ı al, ben Ukrayna’nın madenlerini; sen Kuzey kutbunda petrol çıkar, ben Grönland’ı ve Panama’yı alayım” cümleleri daha bir başlangıç.
Trump yarın Putin’den sonra Çin’le masaya oturacak, daha onlarla da paylaşacak dünyayı.
Gelecek için endişeli olmamak, dünyanın bu kadar adaletsizliği ve ahlaksızlığı taşıyamayacağını düşünmemek elde değil.