Steven Spielberg’in 1993 yapımı Jurrasic Park filmi, Amerikalı romancı Michael Crichton’un romanından uyarlanmıştı. Romancı, genetik devrimini önden görenlerdendi, bir minik amber parçasının içinde milyonlarca yıldır hapis kalmış bir sivrisineğin ısırdığı dinozorun kanının bulunduğunu, bu kandan elde edilen genlerle de dinozorların yeniden yaratıldığını hayal etmişti.
Şimdi, Amerika’da bir şirket, 35 yıl önce romancının hayal ettiği şeyi gerçek yapmaya çalışıyor. Hayır, dinozorları değil, akrabaları bugün hala aramızda olan bir başka soyu tükenmiş canlıyı, mamutları geri getirmek istiyorlar.
ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, Asya fillerini genetik olarak modifiye ederek yünlü mamut özellikleri kazandırmayı planlıyor. İlk mamut yavrusunun 2028 sonuna kadar doğması bekleniyor.
Colossal’ın kurucu ortağı ve CEO’su Ben Lamm, ekiplerinin antik mamut genomlarını incelediğini ve Asya filleriyle karşılaştırarak farklılıklarını anlamaya çalıştıklarını belirtti. Zaten Asya fillerinin hücrelerini gen düzenleme işlemine çoktan başladıklarını kaydetti.
Yapılan işlerden biri, mamutların ayırt edici özelliklerinden biri olan uzun ve kalın tüylerini, aslında kürkünü ve mamutun sahip olduğu düşünülen soğuk havalara dayanma gücünü yeniden yaratabilmek. Bunun için mamut geninden aldıkları uzun tüy ve kürk genlerini alıp laboratuvarda farelere vermişler, yani genetiği değiştirilmiş fare yapmışlar. Ortaya çıkan yeni fareker sahiden de mamutlar gibi uzun ve kalın tüylü.
Lamm, “Bu, her şeyi hızlandırmasa da büyük bir doğrulama noktası,” diyor yapılan fareler için.
Henüz hakemli dergilerde yayımlanmamış olan araştırmada, ekip çeşitli gen düzenleme teknikleri kullanarak döllenmiş fare yumurtalarını veya embriyonik fare kök hücrelerini mamut genlerine bakarak modifiye etti ve bunları fare embriyolarına enjekte etti, ardından da embriyoları taşıyıcı annelere yerleştirdi.
Ekibin, saç rengi, dokusu, uzunluğu veya desenleriyle ilişkili dokuz geni bozmayı hedeflediği belirtildi. Bu genlerin çoğu, farelerin kürklerini etkileyen genler olarak biliniyor ve yapılan düzenlemelerin mamutlarla benzer fiziksel özellikler üretmesi bekleniyor.
Bazı genlerin mamutlarda da bulunduğu ve yünlü bir kürk oluşumuna katkıda bulunduğu düşünülüyor. Araştırmacılar, fare genlerini daha mamut benzeri hale getirmek için değişiklikler yapmaya çalıştılar.
Ekibin ayrıca, farelerde yağların metabolizmasıyla ilişkili bir geni de bozduğu ve bunun soğuk adaptasyonunda rol oynayabileceği öne sürüldü.
Farklı gen kombinasyonları üzerinde düzenlemeler yapan araştırmacılar, bir teknikte aynı anda yedi farklı gen üzerinde sekiz düzenleme yapabildiklerini belirtti.
Taşıyıcı fare annelere nakledilen embriyoların çoğu doğmadı ama doğan fareler yünlü kürkler, uzun saçlar ve altın-kahverengi tüyler gibi çeşitli saç tipleri sergiledi. Ancak, yağ metabolizmasıyla ilişkili genin değiştirilip değiştirilmediğine bakılmaksızın, benzer ortalama vücut kütlesine sahip oldukları görüldü.
Colossal’ın bilim direktörü Beth Shapiro, “Düzenlemelerin verimliliği değişkenlik gösterdi, fakat birçok bireyde denenen düzenlemelerin %100 başarıyla gerçekleştiği görüldü,” dedi.
Lamm, önümüzdeki aylarda soğuk toleransı için davranış testleri gerçekleştirebilmeyi umduklarını belirtti.
İngiltere’deki ünlü gen araştırma kurumu Francis Crick Enstitüsü’nden Robin Lovell-Badge, çalışmanın teknik yönlerini övdü, ancak genlerin farklı saç tipleri üretme mekanizmalarını çözmediğini ifade etti. Mamutları yeniden canlandırmanın, sadece birkaç geni değiştirmekten çok daha karmaşık olacağını vurguladı.
Lovell-Badge, “Kaynakların bu şekilde kullanımı ile yok olma tehlikesi altındaki türleri korumaya yönelik harcamalar arasında bir denge kurulması gerektiğini düşünüyorum,” dedi. Modifiye farelerin gerçekten soğuk toleransına sahip olup olmadığına dair henüz bir sonuç bulunmadığını da ekledi.
Diğer uzmanlar, çalışmanın mamut genlerini farelere entegre etmediğini, daha çok fare genlerinde bilinen etkilere neden olacak değişiklikler yapıldığını vurguladı.
Sheffield Üniversitesi’nden Dr. Tori Herridge, mamut benzeri bir fil elde etmenin çok daha büyük bir zorluk olduğunu belirtti. “İlgili genlerin sayısı çok daha fazla ve genler daha az biliniyor,” dedi.
Bazı uzmanlar mamutun yeniden canlandırılma hedefinin yaklaşmakta olduğunu belirtse de, diğerleri daha şüpheciydi. Herridge, “Mamutun yeniden canlandırılması yakın bir gelecekte gerçekleşecek gibi görünmüyor,” dedi.