Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) Genel Kurulu’ndaki açıklamaları sonrası gözaltına alınarak adli kontrolle serbest bırakılan Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ve Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan hakkında iddianame düzenlendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Turan ve Aras’ı “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymakla” suçladı.
Suçun basın yoluyla işlendiğini iddia eden savcılık Aras ve Turan’ın 1 yıl 10 aydan 5 yıl 6 aya kadar hapsini istedi.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras hakkında, dernek genel kurulundaki konuşmalarında kullandıkları ifadelere ilişkin başlatılan soruşturma sonucu hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı.
“Beyanları toplumda güveni sarstı”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Aras ve Turan’ın Türkiye genelinde hukuki güvenliğin olmadığını, vatandaşların Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik güven probleminin olduğunu, bu sebeple huzursuzluğun bulunduğunu, tutuklama iş ve işlemlerinin hukuksuz olduğunu, kayyum atama iş ve işlemleri ile gözaltı, tutuklama gibi hukuki tedbirlerin toplumda güveni sarstığını beyan ettikleri aktarıldı.
İddianamede, Aras ve Turan’ın “içeriğini bilmedikleri siyasi, hukuki, adli ve idari olaylarla ilgili değerlendirmede bulunarak, telkin ve yönlendirici mahiyetteki yanıltıcı ve dezenformasyon içerikli bilgileri yaydıkları” kaydedildi.
Aras’ın konuşmasının TÜSİAD’ın internet sitesi üzerinden görüntülü ve yazılı şekilde yayınlandığı belirtilen iddianamede, Aras ve Turan’ın konuşmalarını alanında bulunduğu konum ve kariyerleri ile birçok üyesi bulunan derneğin başkanlık makamında bulunmalarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle gerçekleştirmeleri nedeniyle, eylemin etki alanını genişlettikleri ifade edildi.
“Halk arasında endişe ve panik yaratmak amacı güdüldü”
Aras ve Turan’ın beyanlarının düşünce ve kanaat (ifade) özgürlüğü açıklama sınırlarını aştığı, ya da bilgi verme hakkı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı savunulan iddianamede, bu isimlerin ayrıca toplumun doğru haber veya bilgiyi alma ve erişme hakkını yanıltıcı bilgiler aracılığıyla engelledikleri, içeriğini bilmedikleri ve toplumun genelini ilgilendiren olaylara ve adli işlere ilişkin bilgileri sırf halk arasında endişe ve panik yaratmak amacıyla söyledikleri öne sürüldü.
İddianamede Aras ve Turan’ın sözlerinin ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili olduğu, bu kapsamda eylemlerinin kamu barışını bozmaya elverişli olduğu, şüpheliler tarafından siyasi, ekonomik ve ticari konularda toplumu manipüle etmek amacıyla gerçeğe aykırı veya yanıltıcı bilgiler verildiği vurgulandı.
“Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs”
İddianamede, Aras ve Turan’ın “zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan cezalandırılmaları istenirken, “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçundan soruşturma dosyasının ayrıldığı belirtildi.
Bu suçun soruşturma usullerinin ve suçtan zarar gören unsurunun farklı olması nedeniyle ayırma kararı verildiği kaydedildi.
İddianame, İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildi.