Haftaya Brüksel’de bir Avrupa Birliği Zirvesi daha var, 20-21 Martta. Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu zirveye davet edildi. Dün zaten Polonya’nın Başbakanı Donald Tusk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuğuydu ve iki lider Polonya-Türkiye ilişkilerinden çok Avrupa savunmasını ve Ukrayna’yı konuştular.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetli olduğu AB Zirvesine İngiltere, Norveç ve İzlanda liderleri de davetli. Nitekim baktığınız Türkiye, Norveç, İzlanda ve İngiltere Avrupa’nın AB dışında kalmış olan dış çemberini oluşturuyorlar ve eski jeo-politik de yerinde duruyor: Türkiye’nin tuttuğu Güneydoğu kanat olmadan da, Norveç’in sert bir parçası olduğu Kuzey Batı kanat olmadan da, İngiltere ve İzlanda’nın tuttuğu Atlantik kanadı olmadan da Avrupa’yı “Avrupa” kabul etmek ve savunmak kolay değil.
Soru, büyük bir ekonomik güç olan AB’nin bu dış çemberi ne yapacağı? Yine dışta mı tutacak, yoksa önceliklendirip içine mi alacak?
AB, 90’ların sonu 2000’lerin başında Doğu Avrupa’yı içine aldığında çok söylendi: Rusya’yı ne yapacaksınız? Türkiye’yi dışta tutarak Avrupa’yı eksik bırakıyorsunuz.
O zamanlar Avrupalılar kördü, bakalım acaba bugün gözleri açıldı mı?
AB’yi sadece iktisadi bir birlik olarak düşünmek, Türkiye’yi fakirliğinden ve büyüklüğünden ötürü kapının dışında bekletmek açık bir kısa görüşlülük, bugün anlaşılmış olmalı.
Tarih geri geliyor.