Casus edebiyatını takip edenler bu başlıkla kimi kastettiğimi hemen anlamış olmalılar. Büyük yazar John le Carre’nin yarattığı karakter George Smiley bu tabii ki.
Carre’nin kitabı ‘Thinker, Tailor , Soldier , Spy’da George Smiley İngiliz istihbaratının üst düzeydeki bir yetkilisi olarak tüm yeteneklerini sergilemişti.
Aynı adlı ingiliz dizisi televizyonun siyah beyaz olduğu yıllarda Türkiye’de de yayınlanmış ve büyük ilgi görmüştü,
Dizide Smiley’i canlandıran Alec Guiness o kadar başarılıydı ki diziyi seyrettikten sonra Carre’nin hangi kitabını okursam okuyayım Smiley’i daima Alec Guiness olarak düşündüm.
***
Tabii George Smiley yine bir ingiliz olan James Bond’dan tamamen farklıydı. Biliyorsunuz James Bond yakışıklı, kadınlar tarafından arzulanan, problemleri vurdu kırdıyla çözmek yanlısı olan bir casustu. Smiley ise onun tam tersiydi.
ingiliz casuslarının James Bond karakterini ‘amatörler’ diye nitelendirdikleri Amerikan istihbaratına uygun gördükleri konuşulur. İngilizler ise kendilerini vurdu kırdı yerine Smiley gibi gözlüklerini kravatları ile temizlerken orta-uzun vade plan yapan profesyoneller olarak görmek isterler.
***
Orta Doğu’nun haritasını çizmiş olan İngilizlerin istihbaratının Orta Doğu da aktif olması herhalde kimseyi şaşırtmıyordur.
bölgedeki aktif olan nerdeyse bütün dilleri bilip konuşan kadın casuslarının 20’inci yüzyılda çalışmaları kitaplara filmlere konu olmuştur.
***
Şimdilerde aralarında görüş ayrılığı olduğu söylenen ABD ile ingiltere’nin istihbarat örgütleri nedeyse tek bir çatı altında örgütlüdürler.
Zaten ingiltere’nin Washington büyükelçiliği eskiden aynen ABD Devlet örgütlenmesi yapısında oluşmuştu: Bunu iki ülkenin birlikte çalışmalarını kolaylaştırmak için böyle düzenlemişlerdi.
Bu ortak çalışma yapısı Sovyet istihbaratına çalışan hain İngiliz ajanlarının işini çok kolaylaştırmıştı.
***
Bu sovyet ajanı ingiliz casuslarının en önemlisi olan Kim Philby, Donald Maclean, Guy Burgess, Anthony Blunt ve John Cairncross ile birlikte sovyet casusları olarak tarihe geçtiler.
Philby istihbaratın ABD İle ingiltere’nin ortak paylaştığı Washington’da aktifken CIA’nin karşı casusluk birimin başındaki James Angleton’un Moskova ajanı olduğu şüphesiyle dikkatini çekmiş, ünlü casus avcısı Angleton ondan şüphelenmesine rağmen elinden kaçırmıştır. bunun harika hikayesi Robert Littell’ın the Company romanın içinde yer alıyor
***
rus ajanı ingiliz casusu Phliby 1947 yılının şubat ayında İngiltere’nin Türkiye İstihbaratının başına getirildi. Resmi görevi birinci sekreterlikti. istanbul’dan Moskova’ya yönelik bazı operasyonları da da yönettiği söylenir. Bu operasyonları daha olmadan Moskova’daki kontrolüne ilettiği kesindi.
Suriye’deki rejim değişimi başladığı günlerde Başkan Biden’ın ulusal güvenlik danışmanı Jack Sullivan ‘Şu aralarda Washington’da yönetim de karışıklık olduğundan gündelik işleri İngiliz istihbaratına devrettik’ demişti.
***
suriye sahasında çalışan Beyaz Miğferler örgütünün kuruluş ve çalışma planları 2013 yılında İstanbul’da yapılmıştı ve kurucu başkanlardan James Le Mesurier 11 Kasım 2019 tarihinde Karaköy’deki ofis evinin bahçesinde şüpheli şekilde ölü bulunana kadar İstanbul’da yaşamıştı ve o günlerde bölgedeki tüm operasyonları İstanbul merkezden yönetmişti. ABD bu örgüte kurulur kurulmaz nedense 33 milyon dolar, İngiltere ise 39 milyon pound vermişti.
***
bu yazıyı yazmak aklıma Suriye’de 745 alevi vatandaşın öldürülmesinden sonra BBC’nin bir program hazırladığını okuduktan sonra geldi. O haberi okuduğumda elimde olmadan BBC acaba bu programı katliamdan önce mi yoksa sonra mı çekti diye düşününce bu yazıyı yazmak artık kaçınılmaz oldu.