Türkiye demokrasisinin Cumhurbaşkanlığı seçimiyle imtihanları bitmiyor.
27 Mayıs darbesi sonrası askeri yönetimin Ali Fuat Başgil’in Cumhurbaşkanı adaylığını zorla engellemesiyle başlayan cumhurbaşkanı seçme krizleri, 12 Mart döneminde Faruk Gürler’in adaylığıyla bir daha yaşanmıştı.
12 Eylül 1980’deki darbenin gerekçelerinden biri Meclis’in uzun süredir Cumhurbaşkanı seçememiş olmasıydı.
Bu krizi en son 2007 yılında Ak Parti’nin Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı göstermesiyle Türkiye yeniden yaşamış, önce 27 Nisan 2007’de Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt tarihe “E muhtıra” olarak geçen bildirisini yayınlamış, izleyen haftalarda da Anayasa Mahkemesi “367 kararı” diye bilinen kararla Meclis’teki Cumhurbaşkanı seçimini iptal etmişti.
O dönem iktidarda olan Ak Parti bu muhtıra ve karara karşı erken seçime gitmiş, bu arada Anayasaya Cumhurbaşkanını halkın doğrudan seçmesi kuralını da getirmişti.
Şimdi Türk demokrasisi üzerine düşen Cumhurbaşkanı seçimi dönemi gölgelerine bir yenisi eklendi, CHP’nin Cumhurbaşkanı aday adayı Ekrem İmamoğlu’nun bundan 31 yıl önce aldığı üniversite diploması 572 yıllık geçmişiyle övünen İstanbul Üniversitesi tarafından iptal edildi.
İstanbul Üniversitesi, kendi resmi sitesinde kuruluş tarihi olarak Fatih Sultan Mehmet’in 30 Mayıs 1453’te İstanbul’u fethini kullanıyor. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten sonra yaptığı ilk işlerden biri, kendi adıyla bir medrese kurmak olmuştu. İstanbul Üniversitesi geçmişini işte bu kuruluşa dayandırıyor.
572 yıllık bu bilim kurumu son birkaç aydır çok ağır bir siyasi ve adli baskı altında. Baskının sebebi de, Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilme yeterliğini kaybetmesi çabaları.
Son olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu konuda bir “evrakta sahtecilik” soruşturması açtı ve İmamoğlu’nun 1990 yılında Kıbrıs’taki bir üniversiteden İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesine yaptığı yatay geçişi sorgulamaya başladı.
Bu amaçla savcılık iki kez üst üste İstanbul Üniversitesi’ne yazı yazarak “gereğinin yapılması”nı istedi, yazılarda tehdit imaları da vardı.
Bu yazılar sonrası toplanan İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu da dün bir karar açıkladı, İmamoğlu’nun diplomasını başka 27 kişiyle birlikte iptal etti.
Üniversitenin açıklaması şöyleydi:
“Üniversitemiz Yönetim Kurulu’nun 18 Mart 2025 tarih ve 61. toplantısında alınan 3 sayılı karar ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 24.02.2025 tarih ve 2025/44681 soruşturma sayılı ve ekinde yer alan Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığının 17.02.2025 tarih ve E-68918934-663.08[2024/519-04-R]-12 sayılı ‘Araştırma Raporu’nda yer alan tespitler çerçevesinde Üniversitemizde görevlendirilen İnceleme Komisyonu tarafından hazırlanan rapor uyarınca, Yükseköğretim Kurulu kararlarına ve mevzuatın aradığı şartlara aykırı olarak 1990 yılında Üniversitemiz İşletme Fakültesi İngilizce programına usulsüz yatay geçiş yapan 38 kişiden kaydı silinen 10 kişinin yatay geçiş kararlarının; geri kalan ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığı’nın ‘Araştırma Raporu’nda adı geçen kişi dahil mezun olan 28 kişinin yatay geçiş kararlarının ve bu kararlara dayalı olarak bu kişilerin elde ettikleri mezuniyetlerin ve diplomaların ‘yokluk’ ve ‘açık hata’ gerekçeleriyle geri alınmak suretiyle iptal edilmesine; Üniversitemizin tüm fakültelerinde yapılmış olan yatay geçişlerle ilgili inceleme ve araştırmalara devam edilmesine ve akabinde gerekli iş ve işlemlerin tesis edilmesine karar verilmiştir. Alınan karar ve bu karara dayanak teşkil eden bütün bilgi ve belgeler İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına ivedilikle gönderilecektir.”
Bu kararın hukuka uygunluğu tartışmalı. Çünkü çoğu idare hukukçusuna göre üniversite yönetim kurulunun böyle bir yetkisi yok, bu yetki olsa olsa diplomayı veren fakülte yönetim kurulunun elinde.
Kaldı ki gerek daha önceki Danıştay kararları ve gerekse en son Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bir karara göre, gerçekten yatay geçişte bir usulsüzlük olsa dahi bundan ötürü diploma iptal edilemez, çünkü bu diploma sahibinin değil idarenin kusuru olur.
Ayrıca olayların üzerinden 35 yıl geçmiş, bu konuda zaman aşımı da var.