Dünyanın en büyük fotoğraf ajansı Getty Image, dün Instagram hesabından çok düşündürücü bir fotoğrafı paylaştı.
Fotoğrafta polis barikatı önünde, Mevlevi kıyafetli gaz maskeli bir genç görünüyordu.
Ajans bu fotoğrafı, İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’na destek için yapılan gösterileri anlatmak için paylaşmıştı.
Sembol bir fotoğrafın barışçı imajı
Bazı fotoğraflar vardır ki döneminin sembolü haline gelirler.
Yıllar geçse de çıkmaz insanların hafızasından o semboller..
Bu işte öyle bir fotoğraftı.
Ama aynı zamanda, bu gösterilerin ne kadar barışçı olduğunu anlatıyordu.
AKP ve MHP’nin vicdan sahibi yöneticileri ve bu partilere oy veren vicdan sahibi insanlara işte bu fotoğrafın manasını anlatmak istiyorum.
22-23 Mart günleri toplum olarak ne yaşadık?
Bu ülkede 22 ve 23 Mart 2025 geceleri, tarihimizde hiç görülmemiş bir zihniyet olayı yaşandı.
Milyonlarca insan sokaklara çıkarak İstanbul’un seçilmiş büyükşehir belediye başkanının bir yargı darbesi ile görevinden uzaklaştırılmasına karşı tepkisini ortaya koydu.
Bakın bu bugüne kadar rastlamadığımız bir olaydı.
O gençler bugüne kadar sadece Erdoğan rejiminde yaşadı
O gece sokağa çıkan gençler, bugüne kadar sadece bu rejimi gördüler.
Hayatları boyunca otoriter bir rejime yaşamışlardı.
O gece sadece İstanbul’da sokağa çıkan insan sayısı, 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan insan sayısının üç dört katıydı.
Şunu düşünün…
15 Temmuz gecesi o insanlar, Türkiye’nin Seçilmiş Cumhurbaşkanına bir darbe girişimine karşı sokağa çıkmışlardı.
22 Mart gecesi bu gençler de İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanına karşı yapılan bir darbeye karşı çıkmak için sokağa çıktılar.
Bugün övünerek söylüyorum…
15 Temmuz gecesi ben ne yaptım
15 Temmuz gecesi CNN Türk Televizyonuna çakıp “Bu bir darbedir, gazeteciler bu darbeye karşı çıkmalı, Cumhurbaşkanının yanında olmalı” diye konuşan siyaset dışındaki ilk sivildim ben.
Yarın olsa yine aynı şeyi yaparım.
15 Temmuz’da soka çıkanlar ne kadar şerefli bir demokrasi vazifesi yapmışsa
15 Temmuz gecesi sokağa çıkan insanlar ne kadar şerefli bir demokrasi vazifesi yaptıysa…
19 Mart Darbesine karşı çıkan bu insanlar da o kadar şerefli bir demokrasi vazifesi yaptılar.
O darbenin askeri, bunun sivil nitelikli gibi görünmesi sizi şaşırtmasın.
Bugün Anayasamız gereği Cumhurbaşkanlığı sadece “Seçilmiş bir sivil” makam değildir.
Aynı zamanda “Başkomutanlık makamıdır…”
Pazar günü 31 Martta CHP’ye çıkan toplam oy kadar insan oy attı
Vicdan sahibi sayın AKP’liler ve MHP’liler;
19 Mart darbesine “İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı” olarak giren Ekrem İmamoğlu, Pazar akşamı bu ünvanına bir de “Cumhurbaşkanlığı adayı” ünvanını eklemiştir.
Bir sosyolog olarak, Pazar günü onun adaylığı için kurulan sandıklara giden 15 milyon insanın ne demek istediğini de anlatayım size.
Bu rakam CHP’nin 31 Mart 2024 seçiminde aldığı oy sayısının neredeyse aynısıdır.
Pazar günü sadece 12 bin sandık vardı, ya 200 bin sandık olsaydı
CHP o seçimden yüzde 37 oyla birinci parti olarak çıkmıştı..
O oyu bütün Türkiye’de kurulan 200 bin sandıkta almıştı.
Pazar günü Türkiye’nin ancak belli yerlerinde kurulan sandıkların toplam sayısı sadece 12 bindi.
Yani Pazar günü sadece 12 bin sınırlı sandığa giden insan sayısı 31 Mart günü 200 bin sandığa giden insan sayısı kadardı.
Bu ne demektir biliyor musunuz?
Bu Pazar günü Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılsaydı Ekrem İmamoğlu bugün ülkenin Cumhurbaşkanıydı demektir.
Ekonomiyi düzeltirsek seçimi yine alırız efsanesinin sonu
Emin olun Pazar günü sandığa giden insanlar arasında AKP’liler, MHP’liler, DEM’liler, İyi Partililer, YRP’liler, Saadet Partililer de vardı.
Ümit Özdağ’a oy veren insanlar da vardı…
Böyle bir olay dünya tarihinde bir ilktir…
Bugün Silivri’de cezaevinde yatan insan arkasına işte böyle muazzam bir sosyolojiyi almıştır.
Ve en önemlisi…
Bugüne kadar anketler halkın bir numaralı gailesinin ekonomik sıkıntı ve enflasyon olduğunu ortaya koyuyordu.
Bu da iktidarda şu duyguya yol açmıştı:
“Ekonomiyi düzeltirsek eski oylarımızı alırız…”
Pazar günü ilk defa bu algı tersyüz oldu.
15 milyon insan adalet, vicdan ve demokrasi için sokağa çıktı.
Bunu iyi okumak gerekir.
Vali ve Özgür Özel’e teşekkür ediyorum
Bu arada İstanbul Valisi Davut Gül ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e teşekkür ederim.
Konuşarak, işbirliği yaparak, yeni bir “Kabataş yalanının” önüne geçtiler ve iftar vakti bir provokasyon ihtimalini önlediler.
Büyük Doğu Ocakları da bundan vazgeçerek sorumlu bir davranış gösterdiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 20 yıl önce ne demişti?
Dünden itibaren sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP’yi kurduğu günlere ait bir konuşması dolaşıyor.
Aynen şöyle diyor Cumhurbaşkanı:
“Adalet bir ülkede kaybolursa o ülke çökmüştür. Biz buna inanıyoruz. Tarih bunun örnekleriyle doludur. O nedenle kesinlikle bizde yasak devri değil özgürlük düzeni vardır.”
İsteyen Instagram’a girip, ‘emredicleli’ hesabından bu sözleri Cumhurbaşkanımızın ağzından dinleyebilirsiniz.
Bu sözlerin üzerinden 25 yıl geçti…
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Hakimler kararları ile mi konuşuyor hala
İşte buradan da bu ülkenin vicdan sahibi hakimlerine, savcılarına seslenmek istiyorum.
Nesiller “Ankara’da hakimler var” cümlesine inanarak büyüdü.
Bu çocuklar Sezen Aksu’dan, Mehmet Erdem’den, Erip Akbayram’dan, Kardeş Türküler’den “Hakim Bey” şarkısını dinledi.
Bu ülkenin adaletine inanmak isteyen insanlar, “Hakimler kararları ile konuşur” cümlesine güvenmek istedi.
Hakimlik savcılığın noter makamı değildir
İşte o nedenle, “Hakimlik, savcılığın noterlik makamı değildir” cümlesini kendileri için bir garanti olarak gördü.
Adaletine, yargısına güvenmek istedi bu millet.
Ama bakın bütün anketlerden gelen sonuç ne diyor…
Halkın yüzde 60’ı insanların adalete güvenmediğini söylüyor..
Emin olun 19 Mart darbesinden sonra bu oran daha da yukarı tırmandı.
Sayın Cumhurbaşkanı bu çocuklara yakından bakarsanız kendinizi göreceksiniz
Bu insanların amacı ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına bir şey demiyor. Sadece adalet istiyorlar.
Sadece vicdan ve demokrasi istiyorlar.
Sadece insanca ve özgür yaşamak istiyorlar.
Yani söyledikleri tek şey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bundan 25 yıl önce söylediği söz:
“Adalet bir ülkede kaybolursa o ülke çökmüştür….”
İstedikleri tek şey Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ekrem İmamoğlu ile aynı yaşlardayken istediği şey:
“Yasak değil özgürlük…”
Yani sayın Cumhurbaşkanı o çocuklara yakından baksa…
25 yıl önceki kendini görecek…