Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’nin “Siyasi mandacılık talep ettiğini” söyledi. Erdoğan’a göre CHP Genel Başkanı’nın BBC’ye demeç verip İngiltere Başbakanı Keir Starmer’den yeterli desteği göremediklerini bir sitem olarak duyurması, “Yeni bir eşiğin aşılması” anlamına geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün akşam, Milli İrade Platformunca Bakırköy’deki bir otelde düzenlenen 9. Milli İrade İftarı’nda konuştu. Oldukça geniş konuşmadan bazı önemli noktaları aktarıyoruz:
Muhalefet biraz okuyup araştırsa
“Bugün burada şu hususu bir kez daha ifade etmek istiyorum, ülkemizde birileri, Türkiye’nin İslam aleminde ve dünyada neye tekabül ettiğini halen idrak edemiyor. Bu çevreler, kendi tarihlerini bilmedikleri, kendi atalarını tanımadıkları için Türkiye’nin tarihi ve kültürel derinliğinden de habersizler. Mesela Suriye’deki devrime Türk milletinin niçin bu kadar sevindiğini, Suriyeli kardeşlerimizin zafer kutlamalarında neden Türk bayrağı açtığını, yeni Suriye hükümetinde niçin bu kadar Türkiye’de eğitim görmüş bakan olduğunu bir türlü kavrayamıyorlar. Bunları bilmedikleri için de dış politikada çuvallıyor, iç siyasette kendilerini komik duruma düşürüyorlar. Oysa biraz okuyup araştırsalar, biraz dünyayı gezseler, kendilerini hapis ettikleri ideolojik mahallelerden biraz dışarı çıksalar, bazı gerçekleri onlar da görecekler, Türkiye’nin sıradan bir ülke olmadığının farkına onlar da varacaklardır. Bizim neden ‘Türkiye, Türkiye’den büyüktür.’ dediğimizi onlar da öğrenecekler. Aynı şekilde ‘cahil’ diyerek, ‘kitap okumuyor’ diyerek aşağıladıkları gençlerin bilgi, birikim, cesaret, vizyon ve donanım noktasında kendilerinden fersah fersah ileride olduğunu onlar da anlayacaklar. Ama bunu yapmaya cesaretleri yok. Ya cehaletlerinden dolayı ya da Batı’ya duydukları platonik aşk gözlerini kör ettiği için maalesef gerçekleri göremiyorlar. Böyle devam ederlerse korkarım hiçbir zaman da göremeyecekler.”
Neo-liberal özgürlükçülüğün sonu geldi
Erdoğan konuşmasında, dünyada soğuk savaşın bitmesi, demir perdenin ortadan kalkması sonrasında çeyrek asrın en büyük değişimlerinden birinin yaşandığını söyledi.
“Geçmiş çeyrek asra damgasını vuran sorumsuz özgürlük, başıboş hürriyetçilik, ben yaparım kimse karışamaz bencilliğini sembol hale getiren neoliberal özgürlükçülüğün günden güne kan kaybettiğini” söyleyen Erdoğan, “Kaybettiği kanı tekrar kendilerine pompalayacak kimse yok. Aşırı özgürlük, bireycilik, radikal demokrasi adına devleti ve toplumu zayıflatacak yönelimlerin siyasallaştırılması devri hızla son buluyor. Toplumu ve insanı ifsat eden, devleti zayıflatan popüler akımlar, dikkat ederseniz artık eskisi kadar rağbet görmüyor. LGBT musibetine yönelik tüm dünyada yükselen tepkileri bunun işaretleri olarak okuyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece Asya’da, Avrupa’da, Amerika’da değil hemen her yerde devletlerin toplumu ve kamuyu güçlendirmek için yepyeni politikalar geliştirdiklerini belirterek, “Ekonomiden ticarete, savunmadan nüfus oranına her alanda insanlık yeni mücadele dönemine kendini hazırlamaya çalışıyor. Türkiye olarak biz de tüm imkanlarımızla yeni dönemin hazırlığı içindeyiz. Yönetimde istikrarın kurumsallaştığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişten savunma sanayisi alanında yaptığımız hamlelere, LGBT belası gibi aile kurumunu hedef alan sapkınlıklarla mücadeleden iç cephemizin güçlendirilmesi çabalarına, ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi doğrultusunda atılan adımlardan dış politikada kurduğumuz yeni denklemlere kadar çok geniş bir yelpazede bunun altyapısını oluşturuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Her yolu hala deniyorlar”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye ne zaman kendisine biçilen konuma itiraz etse, kökü dışarıda bazı kirli odaklar tarafından hedefe konulmuştur. Türkiye ne zaman ezber bozan adımlar atma cesareti gösterse, birileri hemen düğmeye basmış, ülkemizin dikkatini dağıtmıştır. Cumhuriyet tarihinde buna defalarca şahit olduk. Sokak olaylarıyla bunu yaşadık. Sağ-sol, Alevi-Sünni provokasyonlarıyla bunu yaşadık. Üniversite gençliğinin kışkırtılmasıyla bunu yaşadık. Demokrasimize yönelik gayrimeşru girişimlerle bunu yaşadık. Terör örgütlerinin hain ve kalleş saldırılarıyla bunu yaşadık. Hükümetimiz döneminde Cumhuriyet mitingleriyle, 7 Şubat MİT kriziyle, Gezi’deki sokak terörüyle, 15 Temmuz ihanetiyle bunu yaşadık ve gördük. Bizi kendi içimize hapsetmek, kendi iç meselelerimizle meşgul etmek için her yolu denediler. Her yolu hala deniyorlar.”
Erdoğan, “Hatırlayınız, ‘Cumhuriyet tehdit altında.’ dediler. ‘Laiklik elden gidiyor.’ dediler. ‘Sivil darbe.’ dediler. ‘Hayat tarzımıza müdahale ediliyor.’ dediler. ‘Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor.’ dediler. Daha burada saymaya kalksak sabahı bulacağımız bir sürü akıl, ahlak ve insaf dışı iddiaları dillendirerek hedeflerine ulaşmaya çalıştılar. Üzülerek söylüyorum, çoğu zaman başarılı da oldular” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, “Ekonomik ve siyasi bakımdan irtifa kaybettik. Pırıl pırıl gençlerimizi bu kalleş çarkın insafsız dişlilerine kurban verdik. Tüm bunların yanı sıra yıllarca üçüncü sınıf ekonomiye, üçüncü sınıf demokrasiye, kapasitemizin çok altında bir dış politikaya mahkum edildik” dedi.
Yolsuzluğu örtmek istiyorlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik soruşturmalara işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olayları bu fotoğraftan bağımsız değerlendiremeyiz. CHP Genel Başkanı’nın yaptığı sorumsuz boykot çağrıları ile isim vererek yerli ve milli markaları tehdit etmesini yine bundan ayrı göremeyiz. Sizler de takip ettiniz. Bir haftadır yolsuzluğu örtmek, hırsızlığı gizlemek, soygunu perdelemek, sahtekarlığı savunmak adına her şeyi yaptılar. Marjinal sol örgütleri öne sürmekten gençlerin arkasına saklanmaya, ecdat mirası camilerimize terbiyesizlik yapmaktan güvenlik güçlerimize hakaret edilmesine kadar her türlü kepazelik sergilendi. Güya hak arama bahanesiyle demokrasiyle, hukukla, meşru hak arama yollarıyla asla alakası olmayan çok tehlikeli bir provokasyona giriştiler. Ancak polisimizin soğukkanlı ve kararlı tutumu, milletimizin sağduyulu tavrı, zorbalığa maruz kalmalarına rağmen vakarını koruyan gençlerimizin sakin duruşu sayesinde tahrik siyaseti hedefine ulaşamadı. Bunların hiçbirinde muvaffak olamayınca bu sefer Türkiye’yi yabancılara şikayet etmeye, Türkiye’yi alenen kötülemeye başladılar.”
“Sayın Özel’e yolsuzlukları aklamak için kendisini bu kadar yormamasını tavsiye ediyorum”
Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevi boyunca yüzlerce farklı ülkeden binlerce siyasi temsilciyle görüştüğünü hatırlatan Erdoğan, “Bunların arasında pek çok muhalefet lideri de vardı. Bakın şunu çok net söylüyorum. Bunlardan bir tanesinin bile bize kendi ülkesini şikayet ettiğini, kötülediğini, kendi ülkesine karşı bizden yardım istediğini görmedik, duymadık. Ama bizdeki muhalefet, uluslararası her platformda kendilerine her mikrofon uzatıldığında bunu yapmaktan kaçınmadı, kaçınmıyor. Ancak önceki gün bizim de tahmin edemeyeceğimiz yeni bir eşik aşıldı. Son olarak Batı’ya yalvaracak kadar kontrolü kaybettiklerini gördük. Öyle büyük bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız ki Cumhuriyet’i kurmakla övünen bir partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor. Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı, Gazze soykırımındaki ikiyüzlü yayınları sebebiyle itibarını kaybetmiş bir yabancı medya kuruluşundan süklüm püklüm yardım dileniyor. ‘Kendimizi terk edilmiş hissettik.’ diyor. Yani ‘Yolsuzluk yapanlara niye destek olmadınız?’ demeye getiriyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, meselenin daha hazin tarafını da dile getirmek istediğini belirterek, ”Bu zat, ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor. ‘Ben partimi ve kendimi niye bu hale düşürüyorum?’ sorusunu sormak aklına dahi gelmiyor. ‘Batı’nın ev zencisi.’ deyince de bu sefer bize kızıyorlar. ‘Mandacı’ deyince bize öfkeleniyorlar, bize saldırıyorlar. İyi de sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyetinden ne farkı var? Ülkesini yabancılara şikayet etmek, Batı’dan medet ummak, Türkiye’nin ana muhalefet partisinin genel başkanına yakışıyor mu? 100 yıllık Cumhuriyet Halk Partisini sırf yolsuzlukları savunmak adına böyle aciz bir duruma düşürmekten hiç mi hicap duymuyorsunuz? Buradan aziz milletime soruyorum. Böyle bir siyasetçi ülkesinin çıkarlarını emperyalistlere karşı savunabilir mi? Ekranlarda yardım dilenen biri, emperyalistler karşısında dik durabilir mi? Elbette duramaz, savunamaz. Milletin menfaatlerini koruyamaz. Sayın Özel’e bir kez daha kendini toparlamasını, yolsuzlukları aklamak için kendisini bu kadar yormamasını tavsiye ediyorum.” dedi.
“Emniyet birimlerimiz gerekli müdahalelerde bulunacaktır”
Erdoğan, “Demokrasiden, hukuktan, meşru ve makbul çizgiden sapmayacağız. Öfkenin aklı ve vicdanı esir alan zehirli diline asla bulaşmayacağız. Bizi çekmek istedikleri tuzaklara düşmeyecek, bu kirli oyunlarda aldanan da aldatan da olmayacağız. Tabii ki bu süreçte kamu düzeninin bozulmasına da göz yummayacağız. Yüzünü kapatan, polise saldıran, işinde gücündeki insanlarımıza tebelleş olan kim varsa emniyet birimlerimiz gerekli müdahalelerde bulunacaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere verdikleri değere işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şunun da bilinmesini isterim. Kandırılmış, marjinal örgütlerin pençesine düşmüş dahi olsa bizim millet ve memleket düşmanlarına kaptıracağımız tek bir gencimiz olamaz. Onları da bir şekilde kazanmakla, onları da bir yolunu bulup iyiye, doğruya, ülkesinin ve milletinin safına katmakla mükellefiz. Sivil toplum kuruluşlarımızın yanı sıra ailelerimizin de bu çabalarımızda devlete destek olması gerekiyor. Ailelerimiz, binbir emekle büyüttükleri çocuklarını, belediyeleri yağmalayan suç örgütlerinin sinsi planlarında kullandırmasınlar. Ana muhalefet partisini esir almış bir avuç belediye soyguncusunun, evlatlarının hayatını karartmasına, paçalarını kurtarmak için evlatlarını canlı kalkan olarak öne sürmesine ailelerimiz izin vermesinler.”