Zeytinyağı Hakkında Bilinmesi Gereken 20 Gerçek ve Doğru Bilinen Yanlışlar
30 Mart 2025

Zeytinyağı, benim için sadece bir üretim süreci değil, bir tutku ve yaşam biçimi. On yıldır bu eşsiz altın sıvıyı üretirken, her damlasının içinde emeğin, doğanın ve geleneğin izlerini görüyorum. Bu süreç bana sadece üretim bilgisi kazandırmakla kalmadı, aynı zamanda sabrı, emeğin değerini ve doğayla uyum içinde yaşamanın önemini öğretti. Zeytinyağı üretimi sayesinde, toprağı daha iyi anlamayı, sürdürülebilir tarımın kıymetini kavramayı ve bir ürünün sofralara gelene kadar geçirdiği yolculuğun ne kadar değerli olduğunu fark ettim.

Aynı zamanda, kültürel mirasımızın bir parçası olan bu kıymetli ürünü koruma ve gelecek nesillere aktarma sorumluluğunu hissediyorum. Üretim sürecindeki her aşama, benim için bir öğrenme deneyimi oldu; doğanın sunduğu nimetleri bilinçle ve özenle değerlendirmeyi öğrendim, öğreniyorum . Bu yolculuk, bana sadece zeytinyağını değil, hayatı da daha derinlikli ve bilinçli bir şekilde yaşamanın önemini gösterdi.

Her yıl 1,5 ton zeytin ve 500 litre erken hasat soğuk sıkım zeytinyağı üretiyor ve çoğunu da eşe dosta dağıtıyorum .

Yıllar içinde fark ettim ki, insanlar zeytin ve kaliteli zeytinyağı konusunda pek çok eksik ve yanlış bilgiye sahip. Bilinçsizce yapılan seçimler, yanlış saklama koşulları veya kulaktan dolma bilgiler, bu mucizevi yağın gerçek potansiyelini gölgeleyebiliyor. Üstelik, bu yanlış inanışlar yalnızca tüketicileri değil, üreticileri de etkileyerek sektörde büyük sorunlara yol açabiliyor.

İşte bu yüzden, zaman zaman bilgileri tazelemenin, doğru ve güvenilir bilgileri paylaşmanın önemine inanıyorum. Zeytinyağı, yalnızca mutfağımızı değil, sağlığımızı, kültürel mirasımızı ve yaşam kalitemizi doğrudan etkileyen bir değer. Onu daha iyi tanımak, doğru kullanmak ve kıymetini bilmek hepimizin sorumluluğu.

İşte tam da bu nedenle, “Zeytinyağı Hakkında Bilinmesi Gereken 20 Gerçek ve Doğru Bilinen Yanlışlar” başlığı altında, yıllardır içinde bulunduğum sektörden edindiğim bilgi ve tecrübeleri paylaşmak istedim. Amacım , zeytinyağına dair en yaygın yanlışları ele alıp bilimsel doğrularla destekleyerek, okurların daha bilinçli tüketim yapmasına katkı sunmak.

Çünkü zeytinyağı sadece bir mutfak ürünü değil, aynı zamanda sağlığımızı, kültürel mirasımızı ve ekonomimizi doğrudan etkileyen bir değer. Onun kıymetini bilmek, doğru kullanmak ve yanlış inanışlardan arınmak hepimizin sorumluluğunda.

Zeytinyağı Hakkında Bilinmesi Gereken 20 Gerçek

1.Sofranızdan eksik etmeyin.

Tıpkı tuz ve karabiber gibi, zeytinyağını da masanızın üzerinden eksik etmeyin . Aynı tuz ve karabiber gibi yemeklerinize  lezzet katmak için kullanabilirsiniz.

2.Etiketi dikkatlice okuyun.

Nereden geldiğini, nasıl üretildiğini, üretim son kullanma tarihi  ve içeriğini asit oranlarını mutlaka kontrol edin. Şişe üzerinde ne kadar çok bilgi varsa yağın kalitesi hakkında o kadar doğru bilgi edinebilirsiniz.

3.Yemek pişirirken dikkatli olun.

Çok kaliteli sızma zeytinyağını yüksek ısıda kullanmak, aromasını kaybettirebilir. O sebeple daha ucuz bir zeytinyağı tercih edebilirsiniz pişirme yapmak için .

4.Soğuk sıkım sızma yağ en üst kalitedir.

Isı kullanılmadan elde edilen bu yağlar, düşük asit oranı ve yoğun aromalarıyla öne çıkar. Soğuk sıkım sızma zeytinyağı en iyi kalite yağ katagorisindedir.

5.Rengine dikkat edin.

Renk tamamen belirleyici olmasa da yeşilimsi -altın renk, genellikle kaliteli bir yağın işaretidir.

6.Karışım yağlara dikkat!

Bazı zeytinyağları farklı yıllara ve ülkelere ait yağlarla karıştırılarak üretilir. Yağınızı seçerken karıştırılmamış olduğuna dikkat ederek alın .

7.Yağın yaşı önemlidir.

Zeytinyağı, şarap gibi yıllandıkça güzelleşmez. En tazesi her zaman en iyisidir. Zeytinyağının raf ömrü iki yıldır. Üretim tarihinden bir yıl içinde tüketilmesi tavsiye edilir.

8.Buzdolabına koymayın.

Soğukta bulanıklaşabilir ve katılaşabilir. Oda sıcaklığında saklamak en iyisidir. Yağın soğukta donması normaldir iyi bir zeytinyağı soğukta donar ancak oda sıcaklığında yine aynı akışkan kıvamına geri döner .

9.Açtıktan sonra çabuk tüketin.

Sızma zeytinyağını kapağını açtıktan sonra en fazla birkaç ay içinde kullanmalısınız. Hava ile temas eden yağın kalitesi zamanla düşecektir .

10.Aromasını değerlendirin.

Şişenin kapağını açtığınızda çiçek, narenciye ve taze ot kokuları alabiliyorsanız kaliteli bir yağdır.

11.Işık ve ısıdan koruyun.

Ağzı kapalı, koyu renkli şişelerde, serin bir ortamda saklamak en doğrusudur.

12.Birden fazla çeşit bulundurun.

Sızma yağ, hafif yağ ve yemeklik yağ olmak üzere farklı türler tercih edebilirsiniz. Sızma yağ salatalarda tercih edilmeli .

13.Basit ama lezzetli makarna sosu:

Sarımsak, kırmızı biber ve maydanoz, sızma yağ ile basitçe bir sos hazırlanabilir ve lezzeti harikadır.

14.Sebze çorbalarına lezzet katın:

Ekmeğin üzerine zeytinyağı gezdirip çorba kasesinin  altına koyun farklı bir lezzet hissedeceksiniz.

15.Tadım yaparken dilimizin üzerinde bekletin:

Zeytinyağımızın kalitesinden emin olmak için dilinizin üzerinde gezdirin ve hafifçe dişlerinizin arasından havayı da içinize çekerek yutun . Boğazınızda hafif acımsı ve biberimsi bir tat bırakıyorsa  kalitelidir.

16.Tortu oluşabilir, süzülebilir:

Rafine olmamış yeni sıkılmış yağlarda şişelerin dibinde tortu olabilir . Pamuklu bir bez yardımıyla süzerek temiz bir şişeye aktarabilirsiniz. Eğer tortu şişenin dibinde kalırsa yağı bozabilir.

17.Baharatlı aromalar ekleyin:

Yağınıza değişik gıdalar ekleyerek farklı lezzetler yaratabilirsiniz. Tarçın ve karanfil ayrıca sarımsak ve baharatlar ekleyerek farklı tatlar yaratabilirsiniz.

18. Kahvaltıda deneyin:

Ekmeğinize illa tereyağı sürmek zorunda değilsiniz . Tam tahıllı bir dilim ekmek üzerine sızma zeytinyağı, tuz, karabiber ve taze kekik mükemmel bir kombinasyon oluşturur .

19.Tıraş köpüğüne alternatif olabilir:

Eğer tıraş köpüğünüz yanınızda değilse . Zeytinyağı cildi nemlendirerek doğal bir tıraş yağı olarak kullanılabilir.

20.Zeytinyağı, cilt ve saç bakımında harikalar yaratır:

Ayrıca banyo suyuna ekleyerek cildinizi besleyebilir, saçınıza uygulayarak nem kazandırabilirsiniz.

Zeytinyağı Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

1.Zeytinyağı ile yemek pişirilmez.

Zeytinyağı, yüksek ısıya dayanıklı bir yağdır ve yemeklerde kullanılabilir.

2.Rengi ne kadar koyuysa o kadar iyidir.

Zeytinyağının rengi kalitesinin göstergesi değildir.

3.Zeytinyağı buzdolabında saklanmalıdır.

Soğuk hava, yağın kıvamını değiştirir ve saklama süresini kısaltır. Kalitesinin ölçüsüdür ama buzdolabında saklanmaz.

4.Asit oranı ne kadar düşükse, yağ o kadar iyidir. Düşük asit oranı çok kıymetlidir ancak tek kalite göstergesi değildir.

5.Zeytinyağı yıllandıkça daha iyi olur.

Şarap gibi yıllanmaz, en taze hali en iyisidir. Üretimden en fazla iki yıl içerisinde tüketilmesi gerekir.

6.Zeytinyağı sadece Akdeniz mutfağına uygundur.

Sadece Akdeniz mutfağı değil tatlılardan dünya mutfaklarına kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir.

7.Acı veya boğazı yakması kötü bir işarettir.

Bu, içeriğindeki fenolik bileşiklerin fazla olduğunun ve kaliteli olduğunun göstergesidir.

8.Sızma zeytinyağı ile kızartma yapılmaz.

Sızma zeytinyağı kızartma için kullanılabilir ancak düşük sıcaklıkta pişirmek en iyisidir.

9.Zeytinyağı yalnızca mutfakta kullanılır.

Cilt bakımı, saç bakımı, tıraş yağı ve hatta mobilya cilası olarak bile kullanılabilir.

10.Tüm zeytinyağları aynıdır.

Soğuk sıkım, sızma, riviera ve rafine zeytinyağları olarak sınıflandırılır ve arasında büyük farklar vardır.

Türkiye’de Zeytinyağı: Üretimde Güçlü, Tüketimde Zayıf

Tabii zeytinyağına duyduğum ilgi sadece üretimle sınırlı değil; aynı zamanda Türkiye’de ve dünyada bu alanda yaşanan gelişmeleri de yakından takip ediyorum.

Üretim miktarları, ihracat rakamları, tüketim alışkanlıkları ve sektörü etkileyen küresel dinamikler, zeytinyağının sadece mutfaklarımızda değil, ekonomide ve kültürel mirasımızda da ne denli önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor. İşte bu yüzden, Türkiye’nin zeytinyağı konusundaki konumunu daha iyi anlamak ve değerlendirmek büyük bir önem taşıyor.

Türkiye, zeytinyağı üretiminde dünya devleri arasında yer almasına rağmen, iç tüketim konusunda hâlâ istenilen seviyeye ulaşabilmiş değil. 2024-2025 sezonunda Türkiye’nin zeytinyağı üretiminin 475 bin ton seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyordu son rakamları bulamadım henüz açıklanmadı . Bu, Türkiye’yi dünya genelinde en büyük ikinci üretici konumuna getiriyor . Ancak, Türkiye’de kişi başına düşen zeytinyağı tüketimi maalesef hala 2 litre civarında. Bu rakam, Akdeniz ülkeleri arasında karşılatırma yaptığımızda oldukça düşük bir seviyede. Örneğin, İspanya’da kişi başına yıllık tüketim 11-12 litre, Yunanistan’da ise 20 litre.

Türkiye’de bu yıl toplam zeytin üretiminin 3,6 milyon ton seviyesinde olacağı öngörülüyor. Bunun 750 bin tonu sofralık zeytin olarak ayrılırken, 2,85 milyon tonu ise yağlık zeytin olarak işleniyor.

Üretim açısından bu kadar başarı sağlayan Türkiye’nin, iç tüketimi artırmak için halkı bilinçlendirmesi ve pazarlama stratejilerini geliştirmesi gerekiyor.

Zeytinyağının Geleceği İçin Sorumluluk Hepimizin

Ben, küçük bir üretici ve gazeteci olarak, zeytinyağının gerçek değerini anlatmak için elimden geleni yapıyorum. Her fırsatta yazıyor, anlatıyor ve bilgilendirmeye çalışıyorum. Ancak hâlâ bana “Senin zeytinliklerin siyah zeytin mi veriyor, yoksa yeşil mi?” diye soran gazeteci arkadaşlarım var. Bıkmadan, usanmadan her soruya yanıt veriyorum çünkü zeytinyağı, yalnızca bir mutfak malzemesi değil; kültürümüzün, sağlığımızın ve ekonomimizin vazgeçilmez bir parçası.

Türkiye’nin zeytinyağı üretiminde dünya liderliğine yaklaşması büyük bir başarı. Ancak bu başarı, üreticiler için sürdürülebilir bir kazanca dönüşmüyor. Bunu her yıl yaşayarak tecrübe ediyorum: Yağı üretmek için harcadığımız para ile sonrasında elde ettiğimiz gelir arasında aleyhimize ciddi bir dengesizlik var. Büyük ölçekli üretim yapmıyorsanız, sırf zeytincilikten geçiminizi sağlamanız imkansız. Zeytinliğin bakımı, sürülmesi, hasat, işçi ücretleri, sıkım ve şişeleme gibi maliyetler çoğu zaman başa baş bile gelmiyor.

Bu dengenin sağlanması için Türkiye’de zeytinyağı üretiminin sürdürülebilir olması gerekiyor. Bunun yolu ise iç tüketimi artırmaktan ve tüketiciyi bilinçlendirmekten geçiyor. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmek, sofralarımıza daha fazla zeytinyağı koymak ve doğru bilgileri paylaşmak, hem üretici hem de gazeteci kimliğimle benim sorumluluğum.

Ben, üretici olarak en kaliteli yağı sunma çabamı sürdüreceğim. Ancak tüketicilerin de bu değerli ürünü benimseyerek sofralarında daha fazla yer vermesi, yalnızca üreticilerin ayakta kalması için değil, kendi sağlıkları için de hayati önem taşıyor. Zeytinyağını gerçek değerine kavuşturmak hepimizin sorumluluğu.

ÇOK OKUNANLAR