Uluslararası haber ajansı Reuters Türkiye’de yaşanan son gelişmelere ilişkin bir değerlendirme yazısı yayımladı. Yazıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlıca rakibi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik baskılarının Kürtler arasında güvensizliği körüklediğine dikkat çekildi.
Değerlendirmede Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ve PKK ile 40 yıldır devam eden çatışmanın sona ermesinin ardından yapılması beklenen reformlar konusundaki belirsizliğin kırılgan barış sürecinin ilerleyişini sorgulayan Kürtler arasında güvensizliği artırdığı belirtildi.
Reuters’a göre Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrarını güçlendirme ve Orta Doğu’daki gerilimleri hafifletme yönünde atılacak adımların başarıya ulaşmaması durumunda güneydoğudaki ekonomik ve sosyal zorluklar daha da derinleşebilir. Ayrıca bu durum, 40 binin üzerindeki ölü sayısının artmasına neden olabilir.
Barış sürecinde hangi adımlar atılmıştı?
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta kamuoyuyla paylaşılan örgüte yönelik silah bırakma çağrısının ardından PKK çağrıyı dikkate alarak ateşkes ilan etti. Öcalan’ın silahsızlanma sürecini doğrudan yönetmesini isteyen PKK barışın başarılı olabilmesi için siyasi ve demokratik koşulların sağlanması gerektiğini belirtti. DEM Parti ise sürece yönelik demokratikleşme adımları talep etti.
Birçok Kürt ve siyasetçiyle yapılan görüşmelere göre muhalefet partilerine yönelik baskılar ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınarak tutuklanması Türkiye’nin güneydoğusundaki barış umutlarını zayıflattı.
“Bir mayın tarlasına giriyoruz. Her şey rayından çıkabilir ve başarısızlıkla sonuçlanabilir. Bu mümkündür” diyen DEM Parti Milletvekili Cengiz Çandar 1990’ların başında başlayan barış çabalarının ilk girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlandığını hatırlatarak Kürt meselesine dikkat çekti.
Erdoğan ise Öcalan’ın barış çağrısı sonrasında “Silahsızlanmadan sonra demokratik siyaset alanı doğal olarak daha da genişleyecektir” şeklinde konuşmuştu.
“Devlet bizi birçok kez kandırdı”
Erdoğan 21 Mart Nevruz kutlamalarından bir gün önce Demokrat Parti Milletvekili Gülcan Kaçmaz Seyyiğit’in meclise sunduğu yasa teklifini yineleyerek Nevruz’un ulusal bayram olmasını önerdi. Seyyiğit Reuters’a verdiği demeçte her ikisinin de bu çağrıyı yapmasının bir tesadüf olduğunu, ancak bunun barışı pekiştirmeye yardımcı olabileceğini belirtti.
Türkiye 1990’larda Nevruz kutlamalarını yasaklamış, bu da Kürtlerle güvenlik güçleri arasındaki çatışmaları körüklemişti. Çatışmalar 1992 yılında, çoğunluğu Şırnak ilinde olmak üzere, onlarca kişinin hayatını kaybetmesine yol açan “Kanlı Nevruz” olaylarıyla zirveye ulaşmıştı.
Geçen hafta Şırnak’ta düzenlenen Nevruz kutlamalarında DEM Parti Milletvekili Mehmet Zeki İrmez sıkı polis güvenliğine ve çevredeki askeri üslere işaret ederek “Devlet adım atmalı, ancak maalesef bunu yerel olarak hissedemiyoruz” dedi.
63 yaşındaki emekli bir vatandaş “Devlet bizi birçok kez kandırdı. PKK birçok kez ateşkes ilan etti ama hiçbir işe yaramadı” dedi.
Bir PKK temsilcisi ise “Öcalan barış girişimini açıkladığından beri Türkiye saldırılarını durdurmadı veya askeri operasyonlarını azaltmadı. Türk savaş uçakları başımızın üzerinde uçmaya devam ediyor. Türkiye barış sürecinde ilerleme konusunda ciddiyse taviz vermelidir ve şu ana kadar bunu görmedik” dedi.
PKK ile ateşkese yönelik son girişim, PKK’nın uzantısı olarak kabul edilen Kürt YPG milislerinin Suriye’deki etkisini artırdığı 2015 yılında çökmüştü.
Yeni bir anayasa için Kürtlerin desteğini mi almaya çalışıyor?
Süreçle ilgili öne sürülen iddialar arasında 2028 seçimlerinde aday olabilmek için yeni bir anayasa üzerinde uzlaşma arayışında olan Erdoğan’ın Kürtlerin desteğini alarak süreci kolaylaştırmayı amaçladığı yer alıyor. Ancak bu süreçte atılacak taviz adımlarının birçok Türk tarafından yabancılaştırıcı olarak algılanabileceği belirtiliyor.
Eski Başbakan Binali Yıldırım geçen ay diğer etnik grupların kendilerini dışlanmış hissetmemesi için vatandaşlık tanımının “Türk olmak” olarak değiştirilebileceğini öne sürmüştü. AKP sözcüsü Ömer Çelik böyle bir anayasa değişikliği fikrini reddederken Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise Türkiye’nin “toplumun tüm kesimlerini” kapsayan yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu ifade etmişti.
Çandar, Erdoğan’ın bu ay Öcalan heyetindeki bir DEM milletvekiliyle sohbet ettiğini ve nisan başında bu heyetle görüşmeye açık olduğunu söyledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise sürecin hızlı bir şekilde çözülmesini istediğini belirterek PKK’nın mayıs başında Türkiye’nin doğusunda bir kongre düzenleyerek dağılmasını önerdi.
Çandar, Bahçeli’nin geçmişte Öcalan’ı “terörist başı” olarak tanımlamasına karşın, son zamanlarda PKK’nın “kurucu lideri” olarak ifade ettiğine dikkat çekti. “Bütün bu olumsuz imajlara, tutuklamalara, yasaklara ve kayyum atamalarına rağmen bu iş bir yere doğru gidiyor” dedi.