Sevgili İrem, cinsel istek düğmem çalışmıyor, kocama yetişemiyorum
05 Nisan 2025

İrem Hanım merhaba,

34 yaşında bir kadınım ve 6 yıldır evliyim. İlk yıllarda her şey çok güzeldi, ama son zamanlarda onun cinsel isteği hâlâ turbo moddayken ben daha çok sessiz moddayım. İnanın onu reddettikçe kendimi kötü hissediyorum ama içimden de gelmiyor. Çay demlemek daha çekici geliyor, öyle diyeyim. Acaba bende bir sorun mu var? Bu işin ayarı kaçınca nasıl ayarlanır? Yardım edin, yoksa yakında yatak odasında ‘rahatsız etmeyin’ tabelası asılacak.

Değerli Okurum,

Öncelikle bu konu en çok sorulan meselelerden biri: cinsel istek uyumsuzluğu. “Benimle mi ilgili bir sorun var?” sorusu hepimizin başvurduğu içsel yargı makinesi ama yanıt çoğu zaman hayır. Cinsel istek sadece hormonla ilgili değil; stres, ilişkisel dinamikler, yaşam tarzı, psikolojik süreçler ve evliyseniz mutfakta kimin daha çok soğan doğradığı bile bu işin içine karışabilir. Senin çay demleme isteğini küçümsemiyorum bu arada. Cinsel isteksizlik yaşayan birçok kişi, “başka bir şey yapmayı tercih etme” halinde olur. Bu bir sinyal: “Zihnim ve bedenim bu uyarana karşı şimdilik sessiz.”

Ama istek farkı hastalık değil, dinamiktir. Partnerinden farklı olman seni bozuk yapmaz, sadece senkron ayarı istiyor. Cinselliği sadece ‘sonuca’ değil ‘bağlantıya’ odaklı hale getirin. Belki sadece tensel temasla, yakınlıkla başlayın. Her temas gol olacak diye bir şey yok, bazen paslaşmak da iyidir.Libidoyu etkileyen tıbbi durumları gözden geçir: Tiroid, D vitamini, antidepresanlar, doğum kontrol yöntemleri… (Çaydan önce kan tahlili öneririm.) Fantezi demek ahlaksızlık değil, ilişki vitamini olabilir. İsteklerinizi keşfetmek için biraz oyun alanı yaratın. Partnerinle konuşmaktan çekinme; çünkü susmak, yatak odasının asıl buz torbası. Ve tabii, cinsel terapi bazen tam da bu gibi durumlar için mucizevi çalışabilir. Bir uzmanla konuşmak, “Ben niye böyleyim?” yerine “Biz bu farkla nasıl mutlu olabiliriz?” sorusunu sormanı sağlar.Unutma: Cinsel istek bir düğme değil, ayarlanabilir bir termostat. Ve her evde klima farklı çalışır. Mühim olan, birlikte terlemeden nasıl serinleyeceğinizi bulmak.

Sevişmek sınav gibi

İrem Hanımcığım merhaba! Size yazmak biraz utandırıyor ama içimde tuttukça da daha çok kafamda çalıyor bu mesele. 29 yaşında bir kadınım ve 3 yıldır birlikte olduğum kişi ile 6 aydır nişanlıyım. Nişanlımla aramızda çok güzel bir bağ var ama ben cinsellik düşününce birden içim geriliyor. Sanki bu konuda hep bir şeyleri ‘başarmam’ gerekiyormuş gibi hissediyorum. Orgazm mı olurum, yeterince istekli miyim, doğru mu yapıyorum… derken kendimi bir sınavda gibi buluyorum. Hele o ‘bir şey hissetmek zorundaymışım’ baskısı yok mu.
Bu iş doğal olacak deniyor ama benimki bildiğiniz stratejik planlama gibi. Normal mi bu? Yoksa bende bir şeyler eksik mi? Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim.

Değerli Okurum,
O kadar evrensel bir hikâyeyi paylaşmışsın ki! Bu soruların cevabı yatak odasında değil, zihnimizin içindeki karmaşık labirentte gizli. Cinsellikte “performans baskısı”, kadınlar arasında neredeyse pandemik seviyede yaygın bir sorun. Kadınlar bir yandan “rahat olmalıyım” diye düşünüp, öbür yandan iç sesle kavga ediyor: “Hissetmeliyim, tepki vermeliyim, zamanında tepki vermeliyim, ama abartmadan…” Buna cinsel performans anksiyetesi diyoruz.

Yani “sevişirken sevişmeyi düşünmek” gibi garip bir döngü. Orgazm bir yarış değil, bir yolculuk. “Oldu mu, olacak mı, geç mi kaldım?” diye düşündüğünde vücut bir nevi ‘otomatik fren’ sistemini devreye sokar. Bence istekli görünmeye çalışmak yerine ‘ne hissettiğine’ odaklan. Cinsellikte dışa değil içe kulak vermek gerek.Haz için yeterince zaman ayırıyor musunuz? Kadın bedeninde uyarılma motoru biraz dizel çalışır. Başlamak geç olabilir ama bitiş muhteşemdir.Partnerinle açık iletişim, sihri başlatır. “Böyle hissettiğimde şunu yaşıyorum” demek bazen 10 terapiden daha hızlı sonuç verir. Ve tabii… Bu konularla baş etmekte zorlanıyorsan, cinsel terapi ya da cinsel danışmanlık desteği almak çok ama çok doğal. Unutma: Hissetmiyorsan sorun sende değildir, sistemdedir. Ve birlikte konuşarak sistem güncellenir.

Sevgilim sosyal medyada sürekli başka kadınlara yorum yapıyor

“İrem Hanım merhaba, 31 yaşındayım. Sevgilimle 4 yıldır birlikteyiz, aynı evde yaşıyoruz. Son zamanlarda içimde garip bir huzursuzluk var. Nedeni şu: sosyal medyada sürekli başka kadınların hikâyelerine bakıyor, beğeniyor, bazılarına emojiyle yorum da yapıyor. Ama sorarsanız ‘gereksiz kıskançlık’ diyor. Oysa ben bunu aldatma değilse bile ‘gizli alan yaratma’ olarak görüyorum. Birbirimize karşı ilgimiz azaldı mı, yoksa ben mi fazla tepki veriyorum bilemiyorum. Ama şunu çok iyi biliyorum: sosyal medya bazı ilişkilerin üçüncü kişisi gibi! Sizce bu dijital beğeni meselesi gerçekten bir “sorun” mu, yoksa ben Instagram’dan ilişki analizine fazla mı daldım?”

Değerli Okurum,
Senin yerinde binlerce insan var. Çünkü artık aldatmalar sadece yatak odasında değil, beğenilerde, DM’de, story tepkilerinde yaşanıyor. Adı konmamış bir ihanet türü gibi: “görünür ama inkâr edilir.” Buna “mikro-aldatma” ya da duygusal bölünme diyebiliyoruz. Gerçek temas kurulmadan yaşanan, ama gerçek güveni sarsan davranışlar bütünü. Tabii ki her beğeni ihanet değildir, ama hiçbir açıklama yapılmadan sürüyorsa, rahatsız edici bir mesaj olabilir. Sosyal medya ilişkilerde yeni bir “gizli oda” oldu. Fiziksel sadakate evet, ama dijital sadakat hâlâ gri alanda.Partnerine güvenmek başka, hissettiğin huzursuzluğu yutmak başka. İlişkide duygu detoksu değil, duygu iletişimi gerek.Eğer bir davranış tekrar ediyorsa ve senin duygusal güvenliğini zedeliyorsa, konu kıskançlık değil: sınır ihlalidir.Aldatma dediğimiz şey sadece ten değil, niyete temas eden bir şeydir. Yani soru şu: “Bunu neden yapıyor?” değil, “Bu beni neden böyle hissettiriyor?”

Ama diğer taraftan şunu da söylemeden geçemem…Eğer ilişkinizde gerçekten bir sorun yoksa, sevgilin sana sevgiyle, saygıyla davranıyorsa, birlikte güzel vakit geçiriyorsanız, iletişiminiz sağlamsa — o zaman kendine şunu da sormalısın:

“Bu kıskançlık, onun eylemlerinden mi, benim güvensizlik alanlarımdan mı besleniyor?”

Bazen insan ilişkisini değil, kendi iç sesini sorgulamalı. Eğer her şey yolundaysa, bırak adamcağız beğensin, yorum yazsın, gülsün.

Sen gülümseyen bir emojiye değil, gözünün içine bakan adama odaklan.Çünkü bazen aldatma korkusuyla, olan güzelliği ihmal ederiz.

Ve o zaman asıl kayıp, bir DM’de değil; içimizde başlar.

ÇOK OKUNANLAR