Ekranbasyon Düşkünü Kocalar!
06 Nisan 2025

New York Magazine geçtiğimiz günlerde sosyal medyayı sallayan bir soruyla geldi:

“Kocanız OnlyFans’a 46.000 dolar harcasaydı ne yapardınız?”

Ne mi yapardım? Önce kredi kartımızın “otomatik ödeme talimatı”nı iptal ederdim.

Bu OnlyFans zaten gündemden düşmüyor ki. Hatırlar mısınız, 14 Şubat Sevgililer Günü’ne özel bir paylaşım yaparak 14 Şubat’ta yalnız olanlar için 400 bin lira karşılığında akşam yemeği yiyebileceğini duyuran OnlyFans fenomeni Merve Taşkın, ‘müstehcenlik’ suçlamasıyla gözaltına alınmıştı.

Özelliklerini “Konuşkanım, güzelim, beklenenden daha zekiyim, manipülasyon yeteneğim fazla, motivasyonum iyi, mütevaziyim” şeklinde sıralamıştı. Aslında onun da ne sattığı çok netti: Duyulma ve görülme hissi.

OnlyFans, 2016 yılında kurulmuş, içerik üreticilerin abonelik karşılığında özel içerikler paylaştığı bir platform. Başta fitness koçları, müzisyenler, şefler gibi farklı meslek gruplarının yer aldığı bu mecra, zamanla özellikle cinsel içerik paylaşımı yapanların yoğunlaştığı bir alana dönüştü. Yani artık çoğu kişi için OnlyFans, “kişiye özel erotik içerik ve mesajlaşma” denince akla ilk gelen yer.

İçerik üreticiler, aylık ücret karşılığı abonelere özel fotoğraf, video ve hatta birebir mesajlaşma hizmeti sunuyor. Bu birebir iletişim hissi de, kullanıcıda bir bağ kurulmuş gibi bir etki yaratıyor. Kimi zaman kullanıcılar, sadece erotik içerik değil, samimiyet ve ilgi satın alıyor. Yani burası sadece bir dijital vitrin değil; birçok kişi için “duygusal ilgi kiralama platformu.” Ve evli ya da ilişkisi olan birinin burada varlık göstermesi, yalnızca fiziksel değil, duygusal sınırların da ihlal edilmesi anlamına gelebiliyor.

Modern zaman evliliklerinin ve ilişkilerinin içinde büyüyen görünmez bir boşluk var. Çünkü mesele 46.000 dolar değil; mesele o paranın neye yatırıldığı: Duyulma, görülme ve var olma arzusuna.

OnlyFans, aslında buzdağının görünen kısmı. Altında saatlerce Instagram’da fitness videoları izleyenler, X’te Instagram’da DM atmaya çalışanlar ve tabii ki TikTok’ta algoritma tarafından “kendisine uygun” olarak sunulan içeriği sekiz saat boyunca kaydıranlar var.

Peki neden?

Çünkü sosyal medya bedava ilgi ve risksiz fantezi vadediyor. Karşısındaki kişi onu eleştirmiyor, trip atmıyor, “çöpü neden sen atmadın?” demiyor. O an sadece beğenilmiş, önemsenmiş ve hatta arzulanmış gibi hissediyor. Gerçekte olup olmaması hiç önemli değil. Algı yeter.

Birçok çift, ilişkinin başındaki o heyecanı zamanla kaybediyor. Gündelik hayatın koşuşturmacası, çocuklar, iş stresi, geçmeyen bulaşıklar ve hiç kapanmayan e-postalar arasında sevgi dili “kirli sepetinin nerede olduğu”na indirgeniyor. İşte tam bu noktada sosyal medya devreye giriyor. Algoritma, kişinin ilgisini çekecek içerikleri öyle bir incelikle sunuyor ki, evde yıllardır duyulmamış bir “çok yakışıklısın” yorumu, bir anda kullanıcıyı duygusal olarak sarhoş edebiliyor. Yani aslında erkek orada sadece çıplaklık ya da flört aramıyor; onaylanmak, takdir edilmek, “sen de varsın” denilmek istiyor.

Sık sık çiftlerden şunu duyuyorum: “Bizim konuşacak bir şeyimiz kalmadı. Bir şey anlattığımda gözünü bile kaldırmıyor telefonundan. Zaten eve geldiğinde ya YouTube’da ya Instagram’da…” Burada dijital bağımlılık kadar, ilişkide karşılıklı ilgisizlik de etkili. Partnerlerden biri duyulmadığında, görülmediğinde, takdir edilmediğinde başka yere yöneliyor. Kimisi bu boşluğu işte dolduruyor, kimisi sporda, kimisi ise ekranın öbür ucunda biriyle “sahte yakınlık” kurarak.

İlişkinizin ekranla olan savaşı başlamış mı? Merak ediyorsanız bir düşünün: Partneriniz sizinle konuşmak yerine telefona sarılıyorsa, gerçek ilgiyi dijital “like”larda arıyorsa, zihni sizde değil, yorumlarda geziniyorsa, göz kontağı yerine ekran kontağı kuruyorsa… Evet, alarm zili çalıyor olabilir.

Tabii ki her çiftin sınırları farklı. Ama önemli olan şu:Dijitalde başkasına açtığınız alan, gerçek hayatta partnerinize kapattığınız boşluktur. Eşinizin sosyal medyada fazla vakit geçirmesi bir “şikayet” değil, bir semptomdur. Altında ne yatıyor, konuşmadan bilinmez. Haftada bir gün bile olsa “ekransız zaman” yaratın.

Ve son olarak: Seks yataktan önce zihinde başlar. İlgiyi, özeni ve merakı başka yere değil, birbirinize verin. 46.000 dolarlık dijital flört, aslında “beni fark et” diyen bir çığlıktır. Belki o çığlığı partnerimiz atmadan duymayı öğrenmeliyiz.

ÇOK OKUNANLAR