Summertime and the….
06 Nisan 2025

1939 yılında henüz Harvard’da öğrenci olan Leonard Bernstein “The Absorption of Race Elements into American Music” adlı bir çalışma yaparak klasik müziğin Avrupa’daki gelişimini ve Amerika’da blues ve cazın gelişimini ele alıp bunların birbirinden farklı dinamikler içerdiğini, farklı ortamın ürünleri olduklarını ve Amerika’da klasik beste yapılması beklentisinin blues ve caz kökenlilerden karşılanacağı fikrinin yanlış olacağını söyledi. 

Bir başka Yahudi müzisyen George Gershwin işin sadece teorisi yapmakla kalmadı, “Rhapsody in Blue”yu besteleyerek blues’un sadece siyah müzisyenlerin tekelinde kalmayacağının ilk işaretini verdi. Ayrıca “Porgy and Bess” ile büyük bir “caz operası” da yaptı.

Fakat doğaçlama çalınan cazın etkisiyle müzik zevkinin dinamikleri o dönemde farklı gelişiyordu. Gershwin aslında büyük bir caz operası bestelemek istiyordu ama o operadan etkileyici olarak sadece “Summertime” parçası kalmıştı akıllarda. bu nedenle hemen hepimiz başlıktaki cümleyi tamamlarız herhalde. Daha sonra 20. yüzyılın en sevilen şarkılarından birisi haline gelen “Summertime”ı Billie Holliday ve Miles Davis de yorumladı.

***

Bu arada beyaz bir bestekârın “Negro operası” olarak nitelendirilen bir besteyi yapamayacağını söyleyen Duke Ellington, Porgy and Bess’i reddetti ve bir yandan caz orkestrasıyla doğaçlama cazın gelişimi için çalışırken bir yandan da bu tür bir operayı kendisi yapmaya çalıştı.

Ellington bir swing senfonisi olarak nitelendirdiği “Black, Brown and Beige”i New York’ta Carnegie Hall’da sahneledi. Hâkim sınıfın klasik egemen müziğinin geleneksel sahnesi olan Carnegie Hall’da bir Ellington bestesinin yer alması belki bir zafer olabilirdi ama Ellington’ın ve onun asıl temsil ettiği cazın bu tür bir zafere ihtiyacı yoktu.

Çünkü bir taraftan Ellington orkestrasındaki doğaçlama sololar yapan müzisyenler, bir yandan da evlerde, lokallerde buluşup doğaçlama çalanlar hep birlikte, aslında modern caz demek olan bebop’a hâkim olmaya başlamışlardı.

Doğaçlama caz ustası Ornette Coleman’ın çıkardığı “The Shape of Jazz to Come” albümünün adında da olduğu gibi artık geleceği modern caz belirlemeye başlamıştı. Diyalektik süreç kendi sağlam sentezini çıkarmıştı.

ÇOK OKUNANLAR