Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan protestolarda 299 gencin tutuklanmasına tepki gösterdi. Babacan, ”299 gencin tutuklu yargılanması demek aslında fiilen Anayasa’daki bir hakkı askıya almak demek. Ey iktidardakiler kendinize gelin ve aklınızı başınıza alın. İktidar gençlere, ana babalara meydan okuma yeri değildir. İktidar kin tutma rövanş alma yeri değildir” dedi. DEVA Partili gençlerin hazırladığı sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yer aldığı oy pusulasını gösteren Babacan, ”İktidarın demokrasi anlayışını en iyi anlatan oy pusulası burada. Türkiye’ye getirmek istedikleri nokta da bu. Bir sandık mı? Al kardeşim sandığı önünüze ama başka tercihimiz yok. Basacaksın mühürü. Özgürlük ya işte özgürlük” diye konuştu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yeni Yol Grubu’nun TBMM Grup Toplantısı’nda gündemi değerlendirdi. Babacan, şöyle konuştu:
“Yaşanan bizim gözümüzde çok net. 28 Şubat 27 Nisan e-muhtırası neyse iktidarın yaptığı da bizim için o demek. 367 kararı kapatma davaları ne demekse iktidarın son haftalarda yaptıkları o demek. Bizse dün neredeysek bugün oradayız. Onlar ise savruldular. Şu tutuklu olan gençlere bakıp üzülmemek mümkün mü? Neden tutuklular, ne yapmışlar? ‘Demokrasiyi elimizden alamazsınız’ demişle. ‘Benim bir sandık umudum vardı, o umudumu karartamazsınız’ demişler. ‘Sabrediyordum gün gelir belki daha iyi bir iktidar Türkiye’de daha iyi bir iktidar başa gelir. Bu iktidar koltuğa bir yapıştı galiba kalkmayacak’ demişler. Düşün ya artık şu gençlerin yakasından. Bırakın gençler özgürce taleplerini dile getirsinler.
“Hapishane ile hastane arası mekik dokuyan Mahir Polat’ı siz niçin hala tutuklu yargılıyorsunuz?” Peki iktidardakiler ne diyor? ‘Bakın kafamı bozmayın sesini çok çıkaranı atarım içeriye’ Mesele sadece şu an tutuklu olan 299 genç değil, mesele bundan sonra Anayasal hakkı olan gösteri, yürüyüş, protesto çalışmalarına katılacak herkese ve ana babalara gözdağı vermek. 299 gencin tutuklu yargılanması demek aslında fiilen Anayasa’daki bir hakkı askıya almak demek. Ey iktidardakiler kendinize gelin ve aklınızı başınıza alın. İktidar gençlere, ana babalara meydan okuma yeri değildir. İktidar kin tutma rövanş alma yeri değildir. Bakın bu çocuklar sınavlarını kaçırıyorlar. İnadınıza devam ederseniz, okullarından dönem ve yıl kaybedecekler. Sizde hiç vicdan yok mu? İktidardakilere soruyorum, çok ciddi sağlık sorunları olan hapishane ile hastane arası mekik dokuyan Mahir Polat’ı siz niçin hala tutuklu yargılıyorsunuz?
“İktidar olmak demek, her daim adaletle hareket etmek demektir” Bir başka dava yüzünden tam beş ayrılmak iste olan, kendi ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan, tekerlekli sandalyeyle hareket eden, 78 yaşındaki Melek İpek’le ilgili niçin hiçbir şey yapmıyorsunuz? Arkadaşlar, sadece iki örnek veriyorum ama bakın, bakıma muhtaç, yaşlı ve hasta on binlerce insan var şu anda hapishanede. Her türlü teknolojik imkan varken, alternatif uygulamalar varken bu vurdumduymazlık nedir? Yok kanun, ise işte Meclis. Hak adına, insan adına ne getiriyorsanız Meclis burada. Getirin biz de destek verelim. Ben Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. Ey Erdoğan unutma, iktidar olmak demek önce insan diyebilmektir. İktidar olmak demek her daim adaletle hareket etmektir. İktidar olmak demek, her daim adaletle hareket etmek demektir. İktidar olmak demek, vicdan sorumluluğu demektir, ahlak sorumluluğu demektir. İktidar olmak demek, vebal korkusunu yüreğinin tam ortasında hissedilmek demektir.
“Haksız yere hapishanelerde tutulan gençleri oradan alacağız” İktidarın sandıklarının ne anladığını sizlere göstermek istiyorum. Sandık günü geldiğinde nasıl bir oy pusulası görmek istediklerini sizinle paylaşmak istiyorum. Buyurun iktidarın demokrasi anlayışını en iyi anlatan oy pusulası burada. DEVA Partili gençlerin buradaki grup toplantısına hediyesidir. Türkiye’ye getirmek istedikleri nokta da bu. ‘Bir sandık mı? Al kardeşim sandığı önünüze ama başka tercihimiz yok.’ Basacaksın mühürü. Özgürlük ya işte özgürlük. Haksız yerde hapishanedeki genç arkadaşlar adına size bu oy pusulasını takdim etmek istiyoruz. Şöyle de bir not yapmışlar arkadaşlar arkasına. Milletin karşısında olanlar nasıl yenildiyse 28 Şubatçılar nasıl yenildiyse siz de öyle yenileceksiniz. Haksız yere hapishanelerde tutulan gençleri oradan alacağız. Bu iktidar gençler tarafından gönderilecek Bu iktidara son verecek olan sesi gür çıkan yeni nesildir. İmza DEVA’lı gençler.
”Bir zamanda insanları kıyafetleri yüzünden ayrıştıranlar şimdi içilen kahveyle ayrıştırmaya başladılar”
28 Şubat’ın paşaları nasıl bittiyse, bugünkü vesayetçiler de paşa paşa gidecekler. Ancak o gün gelene kadar da çok dikkatli olmak zorundayız. Türkiye’deki oluşturulmak istenen siyasi kavgayı da iyi okumak zorundayız. Demokrasi için bir olma, beraber hareket etmek zorundayız. İnsanlarımızı birbirinden ayıracak yeni yol ve yöntemler ortaya attılar. Bir zamanda insanları kılık kıyafetleri yüzünden ayrıştıranlar şimdi içilen kahveleri ayrıştırmaya başladılar. Yetti mi yetmedi. Mobilyayı nereden aldın? Çikolatayı nereden kimden yedini ayrıştıranları gördük bu süreçte. Çünkü onlar için ayırma, ayrıştırma yoksa siyaset yok. Tek bildikleri bu. Benden misin, onlardan mısın? Çünkü bunlar kutuplaşmadan besleniyor. Sonra ne etmemiş olacak? Başladılar sanatçılara ayırmaya. Dediler ki şu paylaşım yaptı bizden, şu bir şey demedim tamam mı? Demek ki onlar. Şu bilmem kimler? Şu dükkan şunlardan, bu dükkan bunlardan bir şeydir. Ülkeyi sokak sokak ayırmaya geliştir. İktidarın tam da istediği iktidar işine gelen bizden misin? Onlardan mısın siyasetine yeni kriterler eklemekle hiçbir beis görmedi. O yüzden üzerine basa basa söylüyoruz. Demokrasiye sahip çıkmak için ellerinden geleni yapan iyi niyetli yurttaşlarımızı da tenzih ederek söylüyorum. Biz kendi siyasi bekaları için milleti ayıranların, ayrıştıranların karşısındayız. Biz bu kargaşanın içinde mağdurun sesini kısmaya çalışanların da karşısındayız. Biz esnafı, işletmeciyi, kafeleri, dükkanları bizden ve onlardan diye ayıran zihniyetin karşısındayız. Bu ülkenin sanatçılarının bir yandan iktidarın, bir yandan da muhalefetin sopasını ayrı ayrı yemelerine göz yumamayız. Hep söylüyorum. Bir yanlış, bir başka yanlışla düzeltilemez.”