CHP lideri Özgür Özel, İstanbul Beylikdüzü’nde yapılan “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yaptığı açıklamaları hatırlatarak, “3 T’ye var mısın? Terörsüz Türkiye’ye evet, tutuksuz yargılamaya evet, TRT’den canlı yayına evet!” ifadeleriyle Bahçeli’ye çağrıda bulundu.
CHP’nin Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına ve “halk iradesine müdahale” iddialarına karşı düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingin dün akşamki ayağı Beylikdüzü oldu. Mitinge katılım oldukça yüksekti. CHP PM üyesi Berkay Gezgin, İmamoğlu’nun mesajını okumak üzere sahneye çıktı. Gezgin,”Gençlerin cesaretini, kararlığını engelleyen tavırlardan uzak durun. Gençlerin yaratıcı ruhları, ülkemizin ve milletimizin teminatıdır. Gençlere çok güveniyorum, çok seviyorum. Ekrem İmamoğlu. Ben 2019 yılında bu kadar insana umut olacağını kestiremedim bir cümle söyledim, Her şey çok güzel olacak!” dedi. Gezgin’in ardından CHP lideri Özgür Özel, mitingte konuşma yaptı.
Özgür Özel’in konuşmasından satır başları:
“Sırrı Süreyya Önder’e bir kez daha Beylikdüzü’nden dua ediyoruz”
“Murat Çalık’ın Ekrem İmamoğlu’nun yol arkadaşları, Türkiye’nin yarınlarına sahip çıkan güzel insanlar hepiniz hoşgeldiniz. 19 Mart darbesine direnenlerle, Saraçhane’de İstanbul’un iradesine sahip çıktık.Biz buraya bir miting yapmaya geldik ama gözün gördüğü, görmediği yerde onbinler yüzbinler var. Bize toplanmayın dediler her gün daha çok olduk. Artık bitti dediler ama biz söyledik ki ‘Biz bitti demeden bitmeyecek’ Ekrem başkan, Murat başkan çıkmadan bitmeyecek. Durmayacağız. Sinmeyeceğiz. Susmayacağız.
Bugün burada gördüğümüz – görmediğimiz, adını saydığımız – sayamadığımız Türkiye siyasetinin iktidar dışındaki hemen hemen bütün partileri var. 16 parti Saraçhane’de genel başkanlarıyla, yöneticileri ile gelip dayanışma gösterdiler. Gündüz ziyaret ettiler, akşam meydanları doldurdular. Bugün Beylikdüzü’nde de sadece Cumhuriyet Halk Partililer değil, her partiden olanlar, demokratlar var. Sosyal demokratlar, milliyetçi demokratlar, muhafazakar demokratlar, Kürt demokratlar, liberal demokratlar, sosyalist demokratlar, Türkiye’nin bütün demokratları otokrata karşı birlikte mücadele ediyorlar, eylem yapıyorlar. Bugün buradan, Beylikdüzü’nden bir selam ve bir dua… Dün akşam saatlerinde haberini aldığımız, Meclisimizin TBMM Başkanvekili, DEM Parti İstanbul Milletvekili, hepimizin yakın dostu Sırrı Süreyya Önder büyük bir kalp rahatsızlığı geçirdi. Kendisi hastanede, bugün öğleden sonra ziyaret ettik. Bir kez daha Beylikdüzü’nden onun için dua ediyoruz ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz, güçlü alkışlarınızla.
“Volkan Konak’a ölümünden sonra iğrenç saldıran Çatalca müftüsü var ya, o namussuzu yuhalayın”
Türkiye siyaseti, kutuplaşmayı, kavgayı, ayrışmayı değil; bir tek adama karşı birleşmeyi zorunlu kılıyor. Biz hem muhalefetin tüm renklerini, hem de son seçimde dahi iktidar partisine oy verseler de bugün İstanbul’un seçilmiş büyükşehir belediye başkanına yapılan büyük haksızlığı, atılan iftirayı, alnına sürülmeye çalışılan ama tutmayan o lekeyi… Hepimiz biliyoruz ki en güçlü tarafı masumiyeti, çalışkanlığı, dürüstlüğü olan Ekrem İmamoğlu’na hep birlikte sahip çıkıyoruz, hep birlikte. Bunun için burada bulunan AK Partili, MHP’li dostlara da burada olamasalar da bu büyük haksızlığa isyan eden herkese yürekten teşekkür ediyoruz. Biz haklıyız ve hep beraber kazanacağız.
Bu kürsü 6 Mayıs 2019 günü ceketini çıkarıp, kollarını sıvayıp, ‘Gençliğimiz var’ diye Ekrem Başkan’ın mazbata iptaline direndiği ve ceketi atıp, kolları sıvayıp yola çıktığı kürsüdür. 2009’da partimizin Beylikdüzü ilçe başkanı olan, 2014’te partimizin belediye başkanı adayı olan ve o günden bugüne Recep Tayyip Erdoğan’ın gösterdiği bütün adayları yenerek… 2014’te Beylikdüzü’nü AK Parti’den alan, 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni karşısına Türkiye’nin son Başbakanı, TBMM’nin Başkanı konduğu halde önce 13 bin oyla alan, hazımsızlar o seçimi iptal ettiğinde ardından yapılan yeni seçimde kolları bu kürsüde sıvayıp 806 bin farkla İstanbul’u kazanan, hemen ardından işe koyulan, beş yıl boyunca gece – gündüz İstanbul için çalışan ve bu sefer karşısına belediyeciliği en iyi bildiklerini düşündükleri bakanlarını çıkardıkları…
Yetmez, 17 bakanla, gerçi milletin gönlünden kopan, milletin bağrından çıkan değil; dolma kalemin mürekkebinden dökülen ama aslında adı ‘bakan’ değil ‘Tayyip Erdoğan’ın sekreterleri’ ile muhatap oldu. Ne Süleyman Soylu kaldı… Yuhalamayın, Ben Süleyman Soylu’yu dahi yuhalatmıyorum. Bakın ben hayatta kimseyi yuhalatmadım. Ama madem yuhalayacaksınız, şu Çatalca müftüsü olacak adam var ya, onu yuhalayın. Volkan Konak’a ölümünden sonra iğrenç saldıran Çatalca müftüsü var ya. O namussuzu yuhalayın. Halen daha onu görevde tutan Tayyip Erdoğan, sana söylüyorum. Her gün Volkan Konak’ın ahı, O Maçka’nın yiğit evladının ahı üzerinedir. O Çatalca müftüsünün orada oturduğu her gün vebali, Tayyip Erdoğan’ın boynunadır.
“Neyle suçluyorlar İmamoğlu İnşaat’ı? Balkonu küçültüp, odayı büyütmüş”
Üç yıl önce hatırlayın, ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 550 tane terörist var’ demişlerdi. Birini bile tespit edemediler, birini bile. Hatırlıyor musunuz? ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 550 tane terörist var’ demişlerdi, birini bile bulamadılar. Şimdi ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde son altı yılda 560 milyar lira yolsuzluk yapılıyor’ dediler. Öncelikle şunu söyleyelim. ‘Son altı yılda 560 milyar yolsuzluk var’ dediler, son altı yıllık İBB bütçesi 497 milyar lira.
Yani altı yıl boyunca bu 80-90 bin personele hiç maaş dağıtmasan, hiç asfalt dökmesen, hiç metro yapmasan, hiç çöp toplamasan, belediye arabaları hiç yerinden kalkmasa, belediye binalarında hiç ışık yanmasa, sokaklar karanlık dursa 497 milyar bütçe var bunlar ‘560 milyar yolsuzluk oldu’ diyorlar. Bir lirasını, bir lirasını bile ispatlayamadılar. Ekrem Başkan’a türbede elini arkasına bağladı diye soruşturma açacak kadar saçmaladılar, Ekrem Başkan görevdeyken beş yılda bin 526 tane müfettişle teftiş yaptılar, bir kuruş bir şey bulamadılar. Ekrem Başkanımızın babası Hasan İmamoğlu’nun yıllarca çalışıp kurduğu şirkete kayyım atayıp, mal varlıklarına el koydular. Neyle suçluyorlar?
Neyle suçluyorlar İmamoğlu İnşaat’ı? Balkonu küçültüp, odayı büyütmüş. Kafayı yemiş bunlar, kafayı yemiş bunlar. Ve öyle bir noktadayız ki bir kuruş yolsuzluk bulamayanlar, Ekrem Başkan’a iftira atacak Meşe, Çınar, Ladin adında üç tane gizli tanık, üç odunu bulmuşlar. Bunların en az olanında 55 tane suç kaydı var. Her türlü rezaletin içine girmiş çıkmış, kriminal tiplerden iftiracı yaratmışlar. Aynı şekilde Murat Çalık Başkan’a, Uğur Güngör diye bir iftiracıyı kullandılar. Neymiş? Başkanımız yıllar önce buna 13 tane fazla daireyi belediyeye vermeye zorlamış. Adama belediyenin hakkı olanı vaktiyle yaptılar diye, çizdiler diye adama iftira atmış. 2020 yılında savcılığa gitmiş, takipsizlik kararı verilmiş. 2023’te kaymakamlık soruşturma açmış, soruşturma izni verilmemiş. Dosyada kanıt olmadığı için bu kişiyi kimse ciddiye almamış, Akın Gürlek İstanbul’a gelince aramış, taramış bu sahtekarı getirmiş, Murat Başkan’a karşı da bu kumpası kurmuş.
“Onların elinde balta yok ama Milli Eğitim Bakanlığı’nın başında bir kazma var kazma!”
Beylikdüzü’ndeyiz herkes kimin ne olduğunu biliyor. Sahtekarı herkes yuhluyor Murat Başkanı alkışlıyor. Sağcısı solcusu, muhafazakarı Alevisi hepimiz birlikteyiz. Biz Ümit Özdağ’ın da özgürlüğünü savunuyoruz, Selahaddin Demirtaş’ın da özgürlüğünü savunuyoruz, Ekrem İmamoğlu’nun da özgürlüğünü savunuyoruz. 19 Mart’tan bu yana milletin hazinesini yakıyorlar.
Ben elinde balta taşıyan bir genç görmedim. Ama bu ülkenin başında, Milli Eğitim Bakanı olarak kiyayetsiz, yeteneksiz, kötü niyetli birini görüyorum. İnsanda birazcık utanma olur. türkiye’nin en başarılı evlatlarını içeri atacaksın sonra da onların elinde balta var diyeceksin. Onların elinde balta yok ama Milli Eğitim Bakanlığı’nın başında bir kazma var kazma!
Türkiye’nin en köklü liselerine saldırmaya çalışıyorlar. Kıymetli mezunların olduğu, en liyakatli öğretmenlerin altın kuşak yetiştirdiği, liyakatli öğretmenleri alıp, ikitdara sadakatle bağlı öğretmenleri getiriyorlar. Lisede direnen öğrencilerin arkasındayız. Öğretmenlerin mezunların arkasındayız. Bu gençler AKP iktidarında gözlerini açtılar. Onlara geçim sıkıntısı, baskı dışında bir şey sunmadınız, şimdi de onların öğretmenlerini, özgürlüklerini yarınlarını tehdit ediyorsunuz.
“Sayın Bahçeli, 3 T’ye? Diyorsun ya ‘Özgür Özel cevap versin. CHP, Terörsüz Türkiye’ye ne diyor?”
Şimdi Devlet Bahçeli’ye Beylikdüzü’nden hep birlikte sesleniyoruz. Bir sessizlik yapalım. Sayın Bahçeli’ye tarihi bir çağrıda bulunuyorum, var mısınız? 3T’ye var mısın Sayın Bahçeli, 3 T’ye? Diyorsun ya ‘Özgür Özel cevap versin. CHP, Terörsüz Türkiye’ye ne diyor?’ Açıkça söylüyorum: Terörsüz Türkiye’ye ben varım. Gel, sen de varsan 3T’de buluşalım, Türkiye’nin önünü açalım. Terörsüz Türkiye’ye evet. Tutuksuz yargılamaya evet. TRT’den canlı yayına evet. Var mısın? Sayın Bahçeli, ben cesaretimi senin ittifak ortağın gibi ordudan almıyorum. O, orduya güveniyor. Sıkışınca, ‘Ordu komutanları dava açacak’ diyor. Bize ipe sapa gelmez iddialarda bulunuyor. İşine geliyor ‘terörist’ diyor, işine geliyor başka iftira atıyor.
Ben gücümü Amerika’dan almıyorum. Ben gücümü İsrail’den almıyorum. Ben Trump’a da Netanyahu’ya da karşı çıkabiliyorum. Filistin’in arkasında durabiliyorum. Sayın Bahçeli biz Cumhuriyet Halk Partililer gücümüzü haklılığımızdan, cesaretimizi yol arkadaşlarına duyduğumuz güvenden ve onların temiz, çalışkan ve dürüst insanlar olduğuna kendi namusumuz kadar kefil olabilmemizden alıyoruz. O yüzden senin ittifak ortağının, cunta başı Tayyip Erdoğan’ın görevlendirdiği savcının ve savcıların bütün iftiralarını TRT’den sor. Cevabını Ekrem Başkan alınlarının ortasına yapıştıracak canlı yayında.
Sayın Bahçeli, demiştin ki, ‘Özgür Özel terörsüz Türkiye’ye ne diyor?’ Ben terörsüz Türkiye’ye ‘evet’ diyorum. Sen de tutuksuz yargılanmaya, TRT’den canlı yayına ‘evet’ de yarın başka bir Türkiye başlasın. Ayrıca Cumhuriyet Halk Partisi şehit ailelerinin, gazi yakınlarının rızası alınarak, Meclis’te tüm toplumun temsil edilebildiği şekilde demokratikleşme üzerinden tüm sorunların çözülmesine, Kürt sorununun da çözülmesine, Türkiye’deki tüm sorunların çözülmesine, artık şehit gelmemesine, anaların gözyaşının durmasına ‘evet’ diyor.”