Sağlık Bakanlığı tıp merkezlerinde planlı sezaryeni yasakladı
20 Nisan 2025

Sağlık Bakanlığı yeni bir yönetmelikle tıp merkezlerinde planlı sezaryeni yasakladı. Resmi Gazete’de 19 Nisan’da yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’te “Tıp merkezinde planlı sezaryen yapılamaz” ifadesi yer aldı.

Bu yönetmeliğin vajinal yolla doğuma dair tartışmaların ardından gelmesi tesadüf değil. Türkiye’de sezaryenle doğum oranları AB ve OECD ülkelerinin bir hayli üzerinde ve Sağlık Bakanlığı bu oranı düşürmek istiyor, bu amaçla da sloganı nedeniyle son günlerde tartışma konusu olan kampanyayı yürütüyor. Sağlık Bakanlığı, sezaryenin acil bir tıbbi prosedür olduğunu, önceden planlanarak değil doğum sırasında doktorun gerekli görmesi halinde yapılması gerektiğini söylüyor. Ama tabii bakanlığın son yönetmelik değişikliği bu kampanyayla ilişkilendirilse de, büyük olasılıkla kampanyayla bağlantılı değil.

Peki tıp merkezleri nedir ve bu yasak ne anlama geliyor?

Tıp merkezleri “ayaktan teşhis ve tedavi hizmetlerinin sunulduğu özel sağlık kuruluşu” olarak tanımlanıyor.

Sağlık Bakanlığı’nın 2019 verilerine göre Türkiye’de faal 629 tıp merkezi, 571 faal özel hastane, 899 Sağlık Bakanlığı hastanesi ve 69 üniversite hastanesi bulunuyor.

BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, “Aslında tıp merkezlerinde doğum da sezaryen de, gece yatışlı yerler olmadıkları için önerilen bir şey değil” dedi.

Prof. İtil, bu yönetmeliğin “özel hastanelerde de sezaryenin yasaklandığı” gibi lanse edildiğini ancak öyle olmadığını söyledi: “Bu yönetmelik yalnızca tıp merkezlerini kapsıyor, özel hastaneleri kapsamıyor.”

Sezaryenin takip gerektirdiğini ve bu yüzden gece yatış imkanı olan bir yerde yapılmasının doğru olduğunu anlatan Prof. İtil, “Ama tıp merkezlerinde yataklı tedavi yok. Ondan dolayı da yasaklanması yanlış değil” dedi.

Vajinal yolla doğumu özendirdiklerini belirten Prof. İtil, cerrahi işlemler için daha donanımlı yerlerin olması gerektiğini aktardı.

BBC Türkçe’ye konuşan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Alpay Azap da son dönemde hükümetin vajinal yolla doğumu öne çıkarmak için adımlar attığını hatırlattı.

Dr. Azap doğumların genellikle hastanelerde yapıldığını, tıp merkezlerinde doğumun çok sık olmadığını aktardı.

Azap, tercih edilmesi gereken yöntemin vajinal yolla doğum olduğunu belirtirken “Fakat sonuçta bu tıbbi bir karar. Bu doktor ve gebenin birlikte konuşarak karar vereceği bir durum” dedi ve ekledi:

“Böyle zorlamalarla, yasaklarla olmaması gerekiyor. Belki özendirici şeyler yapılabilir. Yasak olduğu zaman gerçekten sezaryene ihtiyaç duyanlar ne yapacak o zaman?”

İlk doğumunu sezaryenle yapan kişilerin ikinci doğumu vajinal yolla yapmasının birtakım riskleri olduğunu belirten Azap, “Bakanlığın bu zorlaması nedeniyle duyuyoruz, ilk doğumu sezaryen olan kişilere ikinci doğumu normal yolla yapması için zorlayanlar oluyor” diye konuştu.

Azap gebe takibinin önemli olduğunu ve bunun iyi yapılması durumunda kadınların vajinal yolla doğumu tercih edeceğini ekledi.

Türkiye’de sezaryenle doğum oranı, pek çok Avrupa ve OECD ülkesinin üstünde. 2017’de Türkiye bu alanda dünya birincisiydi.

Uzmanlara göre Türkiye’deki sezaryen oranlarının yüksek olmasında gebeler için ücretsiz doğal doğum koşullarının yetersiz olması ve vajinal doğuma yönelik yaygın endişeler rol oynuyor.

Dr. Azap, bunun pek çok nedeni olduğunu, gebe takiplerinin yeterince yapılamıyor olmasının, polikliniklerinin yeterli olmamasının ve aile hekimlerinde gebe takiplerinin yeterli yapılmamasının bu nedenler arasında olduğunu söyledi.

“Bir de zaman isteyen bir şey normal doğum. Zaman ve daha çok emek istiyor” diyen Dr. Azap, hekimlerin hastaya ayıracak vakitlerinin az olması ve özel hastanelerin işleyişi açısından sezaryenle doğumun daha pratik olmasının da diğer nedenler arasında yer aldığını belirtti.

BBC Türkçe’ye konuşan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Gülnihal Bülbül de sağlığın özelleştiği, doğumun özel hastanelere taşındığı ülkelerde sezaryen oranlarının .

Türkiye’nin yanı sıra Mısır, İran, Güney Amerika ve Avustralya’yı da bu kategoride sayan Dr. Bülbül, “Sağlık hizmetleri özelleştikçe kâr amacı öne çıkar, daha fazla tetkik ve operasyon yapılır. O nedenle de doğumda operatif doğum şekli, yani sezaryen görülme oranı artar” demişti.

CHP’den açıklama: Sadece özgürlükler değil yaşamlar da riske atılıyor

CHP Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka bu yönetmelik değişikliği hakkında yaptığı açıklamada, bu düzenlemenin “dezavantajlı kesimlerde yer alan kadınları doğrudan etkileyeceğini” söyledi:

“Büyük şehirlerin dışında, birçok ilçede ve kasabada tıp merkezleri sayesinde temel sağlık hizmetlerine erişilebilmektedir. Bu merkezlerde planlı sezaryen yapılmasının yasaklanması, kadınların güvenli ve kontrollü bir doğum sürecine ulaşmasını ciddi şekilde engelleyecektir.

“Yani bu kararla birlikte sadece özgürlükler değil, yaşamlar da riske atılıyor.”

İktidarın “anne olmayan kadın yarımdır” sözleriyle kadınlara çocuk doğurmayı dayattığını belirten Nazlıaka “Aile Yılı adı altında kadınlara önce kuluçka makinası muamelesi yapanlar ardından da bu doğumun nasıl yapılacağına ilişkin ideolojik bir dayatmada bulundu” ifadelerini kullandı.

Nazlıaka açıklamasını “Bir doğumun nasıl olacağına kadın ve doktoru birlikte karar verir. Elinizi kadınların bedeninden çekin! Çıkın insanların yatak odasından!” sözleriyle sonlandırdı.

ÇOK OKUNANLAR