Sofraların Diplomasisi: Girit’in Tadıyla Bir Köprü Kurmak
27 Nisan 2025

Side Antik Limanı’nın tarih kokan taşlarında yürürken, bir sofranın nasıl geçmişle bugün arasında bir diyalog kurabildiğini gördüm.

Manavgat’ta düzenlenen “Girit’ten Side’ye Kültür ve Lezzet” Festivali, yalnızca bir gastronomi etkinliği değil; aynı zamanda geçmişle bağ kuran, ortak mirası hatırlatan bir kültürel buluşmaydı. 1897 Girit göçünün taşıdığı derin acılar, bu kez tabaklarda buluşan umut ve dostlukla yeniden anlam kazandı; festival, sofralar üzerinden kurulan bir diplomasi köprüsüne dönüştü.

Manavgat Belediyesi ve dünyaca ünlü şef Maria Ekmekçioğlu’nun davetiyle katıldığım festival, tarih ve lezzetin iç içe geçtiği özel bir buluşma oldu . Apollo Tapınağı’nın sessiz tanıklığında kurulan sofralarda yalnızca yemek değil, geçmişin izleri ve geleceğin umutları da özenle sunuldu. Her lokma, hafızaya kazınan bir anı, dostlukla yazılan yeni bir hikâyeye dönüştü.

Mutfak Diplomasisinin Gücü

Gastronomi diplomasisi, mutfağın uluslararası ilişkilerde bir araç olarak kullanılması, bu festivalde güzel bir örneğini sundu. “Kalpleri kazanmanın yolu midelerden geçer” sözü, Side’de anlam buldu. Yunanlı şefler ve gazeteciler, yemek aracılığıyla dostluk kurmanın yolunu ustaca sergilediler.

Tarihin Gölgesinde Bir Sofra

1897-1898 Girit Ayaklanması sonrası yaşanan zorunlu göç, binlerce Müslüman Giritliyi evinden etti. Lasithi’deki katliamlar, Cyrenaica’ya sürgün, Osmanlı topraklarında yeniden kök salma çabaları… Gidenlerin geride bıraktığı çok şey vardı ama yanlarında taşıyabildikleri tek şey, mutfak kültürleriydi. O tarifler, o kokular, o sofralar; kimliklerini, anılarını ve kültürel aidiyetlerini nesiller boyu yaşattı.

Bugün festivalde sunulan her tabakta işte bu hafıza vardı. Girit yemeklerinin damakta bıraktığı tat kadar gözlerdeki yaş da hikâyenin bir parçasıydı.

Kültürel Belleğin Taşıyıcısı: Yemek

Yemek tarifleri, diaspora toplumlarının hem aidiyet hem de direniş aracı oldu hep. Girit mutfağı da bunun canlı örneği: otlar, zeytinyağlılar, deniz ürünleri ve tatlılarla, hem İslamiyet öncesi hem Osmanlı döneminden izler taşıyan bir sentez. Side’de kurulan sofralar, sadece yemeklerin değil, aynı zamanda ortak hatıraların ve yeni umutların da servis edildiği masalardı.

İki Yaka Aynı Tabağın Etrafında

Festivalin açılışında Manavgat Belediye Başkanı Dr. Niyazi Nefi Kara’nın ev sahipliğinde, Hanya Belediye Başkan Yardımcısı Eleni Zervoudaki, Kültür Başkan Yardımcısı Ioannis Giannakakis ve Girit’ten gelen misafirlerle birlikte Türkiye’nin dört bir yanından yüzlerce insan bir araya geldi. Halk dansları, folklorik ezgiler, piyano tınıları arasında geçmişin gölgeleri, bugünle barıştı.

Girit mutfağının özgün tariflerini modern sunumlarla harmanlayan Maria Ekmekçioğlu, her tabakta bir hikâye anlattı. Şefler Esat Özata, Dilek Yetkiner, Pasquale Lembo, Apostolos Altanis, Ioannis Koufos ve Argyrios Kontakis de bu lezzet diplomasisinin gönüllü elçileri olarak katkı sağladılar.

Sofralar Elçidir, Lokmalar Köprü

Bu festivalde bir kez daha anladım ki; yemek sadece bir ihtiyaç değil, toplumsal hafızayı canlı tutan en güçlü araçlardan biri. Girit’ten Side’ye uzanan bu mutfak köprüsü, kayıpların ötesinde, ortak bir geleceğe dair umut da taşıdı. Her lokma, kültürler arasında bir köprü, her tabak ise geçmişin izlerini taşıyan ve geleceğe dair bir mesaj veren bir diplomat gibi oldu.

Bu anlamlı buluşmayı mümkün kılan başta Maria Ekmekçioğlu olmak üzere tüm şef dostlara ve Manavgat Belediyesi’ne yürekten teşekkürler. Bu sofralar, dostlukları pekiştiren en lezzetli diplomasi belgeleriydi.

ÇOK OKUNANLAR