Deprem tartışmasının anlamsızlığı
29 Nisan 2025

Öyle Prof. Dr. Naci Görür veya Celal Şengör gibi deprem uzmanı olmaya falan gerek yok, görünen köy kılavuz istemiyor.

Şunu uzun yıllardır biliyoruz: Kuzey Anadolu Fay Hattı denen ve hepimizin nereden geçtiğini ezbere bildiği fayın güneyinde kalan Anadolu, her yıl 2-3 santim kadar Batıya doğru yol alıyor.

Bu hareket, fay hattının güneyi ile kuzeyi arasında sıkışma yaratıyor, güney kuzeyi itiyor veya itmek istiyor. Bu uzun itme hareketi o sıkışma noktalarında gerilim biriktiriyor, aynen bir yayı germişsiniz gibi. Ve fayın belirli bölgeleri belirli aralıklarla bu itmeye dayanamıyor, yüzyıllarca biriken enerji bir gün bir anda ortaya çıkıveriyor, yani biriken kayma gerçekleşiyor.

Fay hattının Marmara’dan geçen bölümüne bakın. Bu fayın kırılmamış ve en azından 250 yıldır sıkışmaya devam eden kesiminde de bu kırılmanın olacağını görmemek imkansız. O fay, İstanbul’un bütün Anadolu yakasını boydan boya paralel olarak kat ediyor, Avrupa yakasında Büyükçekmece-Silivri’ye kadar ulaşıyor.

Bu fayın kırılacağı besbelli. Uzmanlar diyorlar ki fay tek parça kırılacak ve ortaya en azından 7.2’lik bir deprem çıkacak. Başka bazı iyimserler belirdi, “Belki de tek parça kırılmaz, birkaç parça olarak kırılır” diyorlar.

Ama hesap belli: Toplamda 6 metrelik bir kaymayı gerektiren enerji birikmiş durumda. Ben bu cümleyi bitirdiğimde de kırılabilir o fay, bundan 10 yıl sonra da. 

Meselenin biz sıradan insanları ilgilendiren tarafı tam olarak bu: Olacak mı olmayacak mı değil, olduğunda biz ne yapacağız?

‘Devlet ve şehir hazırlanmadı’ diyoruz. Haksız da değiliz. Ama kendi kendimize de sormalıyız: Biz bireysel olarak ne kadar hazırız? Oturduğumuz ev saplam mı, günde 8-10 saatimizi geçirdiğimiz iş yeri veya okul sağlam mı?

Deprem tartışmaları sahiden anlamsız.

ÇOK OKUNANLAR