Ekonomist Mahfi Eğilmez, TCMB rezervlerindeki sert düşüşe dikkat çekerek, “Swap hariç net rezervler 65,4 milyar dolardan 12 milyar doların altına geriledi” dedi. Artan risklerin TL’den dövize kaçışı hızlandırdığını belirten Eğilmez, “Bu artık yalnızca ekonomik kararlarla, para politikası uygulamalarıyla olabilecek gibi görünmüyor” ifadesiyle yapısal reform ihtiyacına işaret etti.
Ekonomist Mahfi Eğilmez, son yazısında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) rezervlerinde son haftalarda yaşanan erimeyi ve bu duruma yol açan siyasi-ekonomik gelişmeleri ele aldı.
Eğilmez’in tespitlerine göre, “İmamoğlu’nun diploması meselesinden başlayarak devam eden gözaltılar, tutuklamalar ve bunları izleyerek ortaya çıkan protestolar, boykotlar ülkede zaten yitirilmiş bulunan ekonomik ve sosyal istikrara siyasal istikrarın kayboluşunu da ekleyince belirsizlikler ve riskler hızla yükseldi.” Eğilmez, bu risk artışının en objektif göstergesinin 5 yıllık CDS primindeki sıçrama olduğuna işaret etti: “17 Nisan 2025’de 251 olan CDS primi bugün 338 düzeyine çıktı.”
‘NET REZERVLERİN 12 MİLYAR DOLARIN ALTINA GELDİĞİ TAHMİN EDİLİYOR’
Bu gelişmelerin sonucu olarak carry trade’le gelen sıcak paranın ülkeyi terk ettiğini belirten Eğilmez, dövize dönüşün hem yabancı hem de yerli yatırımcı cephesinde hızlandığını, bunun da rezerv kaybını tetiklediğini vurguladı.
Eğilmez’in sunduğu verilere göre, “Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali öncesinde 65,4 milyar dolar olan swap hariç net rezerv tutarı 25 Nisan haftası itibarıyla 49 milyar dolarlık bir azalmayla 16,4 milyar dolara düşmüş görünüyor. Bu hafta içinde de rezervlerde ek 5 milyar dolar dolayında azalma olduğu ve swap hariç net rezervlerin 12 milyar doların altına geldiği tahmin ediliyor.”
Döviz mevduatlarındaki artışın rezerv kaybını açıklamaya yetmediğine dikkat çeken Eğilmez, bunun iki temel nedeni olduğunu ifade ediyor:
“İlki Türk Lirası mevduat, tahvil ve borsadan çıkan yabancıların aldığı dövizi dışarı götürmesi, ikincisi de dövize dönen Türklerin bir bölümünün dövizlerini yastık altına çekmiş olması. Özellikle ikincisi ekonomi için sıkıntıyı büyüten bir eğilim.”
“TÜRKİYE, TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ BİR SİSTEME DÖNMEK ZORUNDA”
TCMB’nin döviz dengelerini alt üst eden bu siyasal yaklaşımların yarattığı olumsuz gidişi durdurabilmek için makro ihtiyati düzenlemeler adı altında, bir dizi önlem almak zorunda kaldığını belirten Eğilmez yazısını şu ifadeyle noktaladı:
“Bu kararlar, kimi bilerek kimi bilmeyerek yapılan ekonomideki yanlış uygulamalar, sosyal ve siyasal yaşama ilişkin hatalar, demokrasideki gerileme, hukukun tarafsızlığının yitirilmesi gibi nedenlerle sürekli artan risklerin yarattığı Türk Lirasından dövize kaçışı durdurabilmeyi amaçlıyor. Ne var ki bu artık yalnızca ekonomik kararlarla, para politikası uygulamalarıyla olabilecek gibi görünmüyor. Türkiye, hızla bozulmakta olan ekonomiyi toparlayabilmek için siyasal sistemini yeniden güçler ayrımına dayalı demokrasiye ve hukuk sistemini tam anlamıyla tarafsız ve bağımsız bir sisteme döndürmek zorunda.”