Hayatınız en önemli girişim, zaman ise en büyük yatırımınızdır.
Girişim hem başlayabilme hem de bitirebilme cesaretidir.
Geçen hafta iki günümü Antalya’da Swipeline Summit 2025’te geçirdim. Yukarıda yazdığım iki güzel cümleyi de zirvenin açılışını yapan Popcorn Canlı’dan arakladım. Ama asıl dikkatimi çeken şey, zirvenin içerik zenginliğinden, samimiyetinden çok bana açtığı kapılar ve pencereler oldu. Kendime aldığım notları paylaşmadan edemezdim. Örnek vermek gerekirse, bizim Levent’le konuşmamız ikinci gündü ve ikinci günün özeti benim için şöyle; Alana geçtim, sabahtan harika konuşmacılar dinledim, notlar aldım, çok alkışladım. Az sonra! Özetini aşağıda yapacağım.
Öğle arasında restorana giderken uzayan saçlarımı kestirmek için otel berberine girdim. “15 dakikada bitirirsen otururum” dedim. Sahne kıyafetlerimi giydim, aşağı indim. Sahneye çıktık, kalabalık fena değildi. 32 dakika nasıl geçti anlamadık. (2 dakika uzatma oynadık.) Les Benjamins’in hikayesi kapanışını yaptık ve üstümü değiştirdim, şort–tişört giyip yemeğe indim. Sahile bakayım derken olan oldu.
Genwise mezunu, üniversite 2. sınıf öğrencisi Kemal ve arkadaşlarına yakalandım ve hayır diyemediğim, ama yılda bir oynadıktan sonra ertesi gün garantili omuz ağrılarıyla uyandığım yıllık beach voleybolu etkinliğimi yaptım. İyi servis attım, kötü oynadım. Terledik ve yenildik. Koşarak saat 19.00–21.00 arasındaki online Genwise kampına bağlanmak için odama çıktım ve 22 Genwise’la buluştum. Bitmedi; aşağı indim, yemek kapanmıştı. Saat 22.00’de başlayacak kapanış partisine katıldım. En öndeki, sadece erkeklerden oluşan dijital ekip girişimcileriyle tanıştım. Aç olduğumu duyan herkes, komşu masalardan içki yanına gelen limon sulu bardaktaki havuç ve salatalık dilimlerini bizim masada topladı. Yaklaşık 1 kg havuç ve 1 kg salatalık yedim; her birinin yanına bir bardak bizim +1’den tükettim. Nefis gitti.
Yanıma 20’lerinin ortasında, iki gündür fotoğraflarımızı çeken bir genç geldi. “Annem Nazire sizin arkadaşınızmış” dedi. Evet, hatırladım. Üniversite yıllarında tatil grubumuzdan, ablamın en iyi arkadaşıydı. 35 senedir görmedim. “Hâlâ sakar mı” diye sordum. “Yok, değil,” dedi ve fotoğraf çektik, annesine yolladık. 30’larının ortasında, gündüz sahnede girişimini paylaşan Leus kurucusu Halil İbrahim Özdemir yanıma geldi. “Mide Lobisi’nden Koray Günyaşar çok selam söyledi, mutlaka tanış dedi” diye geldi, sohbet ettik.
Bira almaya gittim, yanıma gözüme tanıdık gelen biri geldi: “Ben bölgenin Efes müdürüyüm, bir şeye ihtiyacınız var mı” dedi. Sohbet ettik, masamıza davet ettim. Masamızdaki arkadaşlarla hızlı bir dostluk kurdu ve geçmişte beraber çektirdiğimiz, benim hatırlamadığım veda gecemin fotoğraflarını bize gösterdi. Bizim masa dans konusunda yetenekli çıkınca, diğer masaları hareketlendirme sorumluluğunu aldı; masa masa gezdik, tanıştık.
Akşamüstü voleybol maçında karşı takımda oynayıp bizi yenen genç bir girişimciyle daha tanıştım, Antakya sohbeti yaptık. Aralarda olan tanışmaları, konuşmaları, telefon alışverişlerini yazmıyorum bile. Bu zirve kaçmaz diyorum, her 3 ayda bir yapılmalı.
Swipeline kurumlara içerik geliştirmeli. Kurumlara tek tek zorla satılmalı. Kurumsal çalışanlar bir araya gelip girişim dünyası ne yer, ne içer, ne anlatır, duymalı, anlamalı ve elini taşın altına koymalı. 20’li, 30’lu, 40’lı yaşlar… Kuşaklar arası bir festival gibiydi. 450 kişilik girişimci ordusu.
Üst düzey kurumsal daha çok olmalı ve networke katılmalı. Bu pozisyonlar konuşmacı olmadan gelmiyorlar, ama gelmeliler. Çok genç girişimci ve öğrenci sayısı bence azdı; bütçeleri yetmemiş olabilir. Her sponsor 3–4 genç girişimciye bilet alsa, ne güzel olur. Bir sponsor girişimin kurucusu, Boğaziçi Üniversitesi’nden 4 öğrenciyi desteklemiş. Atlamışlar arabaya gelmişler, Antalya’da arkadaşlarında kalmışlar. Herkesle tanışma ve öğrenme becerilerini görmenizi çok isterdim. Ben böyle bir şey görmedim. Zirvenin en tepesindeydik.
Gelelim konuşma ve benim kendime aldığım notlara;
Açılış Popcorn canlı ile başladı, her soruya çok iyi cevaplar geldi. 212’den Ali Karabey ve Numan Numan, Papara’dan Bora Yılmaz, Swipeline’dan Umut Yaka’nın ve katılımcıların sorularını yanıtladı.
Kendime aldığım notlar;
-Girişimcinin masadaki en büyük yatırımcı olduğunu anlaması lazım. Asıl risk alan yatırımcı değiş girişimcidir.
-Yatırımcınızı seçerken en az sizin kadar bu işe inanan ve risk alan yatırımcıyı siz seçin.
-Yatırımcının bu mantaliyeyi artık ülkemizde de anlaması lazım.
-Size saygısızca davranan yatırımcıyla ortak olmayın.
-Sadece AI girişimlerine yatırım yapan VC olmaz, olamaz.
-Girişimlerinize bebeğiniz, çocuğunuz ve eşiniz gibi bakmayın. Girişimlerde işler büyüdükçe duygusallıktan uzaklaşmalı. Lidere ve takıma ihtiyaç var. Şirket küçükken her duyguyu kurucu yaşar ama işler büyüdükçe farklılaşır. Gerektiğinde bye bye diyip yeni işe başlamalı.
-Yatırım yaparken hem b2b hem b2c’de müşteri edinim başarısı. Oradan hangi büyüklükte bir pazara ulaşıyorsun, iş ne kadar büyüklükte en değerli konu.
-Bizler VC’de ‘niye yatırım yapmayayım’ diye bakıyoruz. Hemen elemek ve bir sonraki potansiyeli bulmak için acele ediyoruz. Kurucuların anlarımda hatasız anlatması lazım. Rakibi bilmeyen, maliyeti bilmeyen, farkındalığı yoksa hemen yollarız.
-Karşımdaki girişimci işine iyi bir yatırım yapmışsa, hakimse ben de yatırım yaparım.
-Türkiye nüfusuyla büyük bir pazar zannediliyor ama değil. Biz globalde at koşturacak şirketler arıyoruz.
-Türkiye girişim kurmak için iyi bir yer, ama büyümek için çok kötü bir pazar. Sanıldığı gibi çok büyüme potansiyeli yok.
-İsrail iyi örneklerden, bu kadar zor koşulları olan ve bizden çok daha küçük bir ülke olmasına rağmen dev girişimler çıkıyorsa bizden çıkmaması için bir sebep olamaz.
Term Sheet Bottle’da Ödeal kurucusu Fevzi Güngör’ün şirketin de avukatı ile birlikte APY Ventures’dan Doğukan Çetin’le yatırım anlşaması yapma örneği ve sahneden sorular alarak konuyu aktarması üniversitede der olacak nitelikteydi. Çok iyi hazırlanmış bir yatırım case’ini madde madde dev ekrana yansıtarak avukat, girişim sahibi ve yatırımcı ile pazarlığı canlandırmaları çok gerçek ve faydalıydı. Her biri konusunda çok iyi olan 3 kişinin cömertlikleri üst düzeydi.
‘İş görüşmesinde iki soru soruyoruz’
300 ‘e yakına çalışanıyla ve 26 yaş ortalaması ile gençlerin en çok çalışmak istedikleri şirketler arasında olan Codeway kurucu ortağı Tolunay Tosun’un konuşması çalışan bağlılığı açısından kurumsal dünyada da ilham olması gereken tipten;
-Tecrübeye değil potansiyele inanıyoruz.
-İş görüşmesinde iki soru soruyoruz.
1- Hayalin ne?
2-Hayaline giderken Todeway bu yolda sana eşlik eder mi?
Cevabı evetse ’biz işe giren her kişinin hayalini gerçekleştirmek için varız’ diye cevap veriyoruz.
-‘Hayal et, test et, inşa et ve kutla felsefemiz var’ dedi.
Yine gurur duyduğumuz oyun şirketi kurucu ortağı Burak Vardal favorilerim arasında yer aldı. Türkiye’nin sessiz devrimi, Yeni Nesil Mobil Oyun başlığında yeni çıkarttığı oyunun başarısının ciroyu yüzde 50 yukarıya taşıdığını anlattı.
Yaptıkları ciroyu konusunda kaba bir fikir verirken, kafamda ortalıkta dolaşan bir çok havalı kurumsalın cirosunu geçmiş olduğunu hesaplayıverdim. Anladığım yeni nesil oyunların yeni neslin tüketim şekline göre yapılmış olmasıydı. Günde 20-25 dakika zaman ayrılan ve hızlı akan, seviyeler zor olan ve 800 level olan oyunlar. Bizim gibi Tetris, Candy Crush jenerasyonunun günlerce, aylarca benzer zorluklarda yavaş ilerleyen oyunları yerine hızlı, akıcı ve zor geçişler istediğini yoksa sıkıldıklarını anlattı.
60’tan fazla oyun şirketi ile birlikte iş birliği yaptıklarını ve her ay 100 oyun test ettiklerini söyledi.
‘Türkiye oyun alanında çok başarılı ve sürekli yatırım parası var’ diye ekledi.
Oyun yapımcılarının çok yaratıcı ve zanaatkar olmaları gerektiğini, tam girişim sektörü gibi işlemediğini anlattı. Türkiye’nin oyun alanında powerhouse olduğunu film ve eğlence sektörüne daha yakın olduğu benzetmesini yaptı.
2000 kişiye yakın çalışanları ile her level’da yaratıcı ustalarla çalıştıklarını ekledi.
Yapay zeka oyun sektöründe hayal kırıklığı- ekip istediği AI tool’unu kullanıyor ama aşama kaydedilmiş değil. Görüldüğü kadar hızlı olmayacak. Operasyon olarak faydalı ama zanaatkarın işini yapamayacak.
Oyunun kurallarını yeniden yazmak başlıklı konuşmada ise Figopara’dan Kora Bahar, Ekmob’tan Sunay Şener, Glocalzone’dam Doğan Turan’ın sorularını yanıtladılar. Koray Fintech alanında yapay zekanın olumlu etkisini ve yeni ürünleri ‘kredilendirme notlaması’ yapan yeni tool’larında KOBİ’lere ve ticarete olumlu etkisini etkisini anlattı.
Les Benjamins nasıl dünyanın sevilen markalarından oldu?
Sipay kurucusu Nezih Sipahioğlu ve KPMG’den 5 yıl önce ekibe katılan CEO’su Semih Muşabak da etkileyiciydi. Big 4’dan yeni gelişen bir girişime gelerek kariyerini baştan yazan hikaye etkileyiciydi.
Girişimci ve kurumsal kafa yetkinlikleri yan yana gelirse ne çıkarak iyi örnekti. Semih ‘Sipay’a katıldığımda toplam 7 kişiydik, 5 yıl geçti 230 olduk’ dedi. Gelirken 3-4 kişilik ekiple gelmiştim, danışmanlık yaparken hem banka, hem holding, hem fintech lerde çalışmıştım. Ama işin içine girince bende körlük olduğunu gördüm. ‘Big 4’da çarpı 2 büyük düşünürken fintech çarpı 10 oldu’ dedi.
Nezih’in sırrı ise, Sipay’da kararları verirken title’dan bağımsız ikna et ya da ikna ol diyoruz. İşte kurumsalda atlanan en büyük konulardan biri; fikirlere açık olmak ve dinlemek. Farklı yaş ve kuşakların deneyimlerini karara katan işlerin başarısını konuştuk.
Çalışanların hayallerini dinleyen işlerin, çalışan mutluluğu yarattığını gördük.
Samimiyetin ve cömertliğin, ilham ve cesaret yarattığını yaşadık.
Kapanışta ise Les Benjamins’in kurucusu Binyamin Aydın’in 15 sene önce 21 yaşında kurduğu ve hayali Harrod’s ve Slefridge’da t-shirt satmak olan markasını dünyanın sevilen markalarından biri yapma hikayesini dinledik.
Hikayenin özünde bana göre modadan çok marka ve özü etrafında yaratılan bir topluluk hikayesi var. Bu da kurucu ve yaratıcının hissiyatının peşine takılarak yakaladığı işler olmuş hep. hep hissiyat öne çıkarak yakalanmış.
Levent’in bana kapanış sorusu olarak sorduğu; Deneyim mi? iç görü mü? sorusuna cevabım da aynı oldu, iç görü ve hislerin.
İçinden gelen sesi dinle.